Temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar!

  • 09:03 12 Ağustos 2025
  • Emek/Ekonomi
İSTANBUL - Derinleşen ekonomik krizle birlikte, kadınlar her geçen gün maddi güçlerini biraz daha yitiriyor. Artık temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanan kadınlar, krizin bir an önce son bulmasını ve kadınlar için gerçek, sürdürülebilir istihdam alanlarının yaratılmasını talep ediyor.
 
Türkiye’de derinleşen hayat pahalılığı, insanları temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale getirdi. TÜRK-İŞ’in Kasım 2024 verileri, acı gerçeği ortaya koyuyor: Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 20 bin 561 TL, yoksulluk sınırı 66 bin 976 TL. 2025 için belirlenen 22 bin 104 TL’lik asgari ücret, açlık sınırının yalnızca bir adım üzerinde… Üstelik bu ücret, birkaç ay içinde eriyip gidiyor. İstanbul’daki işçi ve emekçi kadınlar, “Bu parayla pazara çıkmak bile lüks oldu” diyerek yaşadıkları çaresizliği dile getiriyor.
 
‘Gelirimiz, giderimizi karşılamıyor’
 
Agirî’den, maddi sorunlar nedeniyle İstanbul’a geldiklerini söyleyen Pamuk Güngör, derinleşen ekonomik krizle beraber geçimini sağlayamadığını belirtti. Ekonomik kriz yüzünden çocuklarını okula gönderemediğini dile getiren Pamuk Güngör, “Altı yıldır bu işi yapmama rağmen evimiz de iş yerimiz de hâlâ kira. Çocuklarım öğrenci ama okutamıyorum. Sabah altı buçukta dükkânı açıyoruz, akşama kadar buradayız. Üç çocuğum var, fakat okutamadığım için ikisini okuldan almak zorunda kaldım. Yufkacılık yapıyorum. Dükkânın vergisi 80 bin TL gelmiş, ancak ödeyecek maddi gücüm yok. Bir çuval un bin 400 TL. Ben kazandığım parayla masraflarımı mı karşılayayım, yoksa evi mi geçindireyim? Dükkânda benden başka çalışan da yok. Eşim hasta, sağlık sorunlarından dolayı bana yardım edemiyor. Gelen elektrik ve doğal gaz faturalarını bile zar zor ödüyoruz. Bize hiçbir destek sağlamıyorlar ama vergi parasını mutlaka alıyorlar” dedi.  
 
‘Kadınlar için istihdam alanları yaratılsın’
 
Gününün tamamını iş yerinde geçirdiğini ifade eden Pamuk Güngör, çok çabaladığını ancak emeğinin karşılığını alamadığını vurgulayarak, “Çalıştığım esnada vücudumda yaralar oluşuyor. Bazen dinlenmek istiyorum ama çocuklarım için çalışmak zorundayım çünkü hayat pahalılığı çok arttı. Açtığım dükkânda hamur yoğurup yufka, makarna, erişte yapıyorum; artık elimden ne gelirse… Sabah erken saatlerde gelip öğlen saatlerine kadar makarna, erişte ve baklava yufkalarının hamurunu yoğuruyorum. Sonrasında açma, katlama ve kesme işlemlerini yapıyorum. Meslek zor ama dediğim gibi, bir karşılık göremiyoruz. Ben kadınların çalışmasını istiyorum; kadınlara istihdam alanları yaratılsın. Ama yapmıyorlar. Bir yerde çalışmak istiyorsun, asgari ücret 22 bin TL ama en ucuz evlerin kirası 25 bin TL. Aldığın maaşla evin kirasını bile karşılayamıyorsun” diye belirtti.  
 
Hayat mücadelesinden vazgeçmedi
 
Özbekistan’dan kısa bir süre önce çalışmak için Türkiye’ye geldiğini belirten Sahiba Ergaseva, Türkçe bilmediği için birçok zorlukla karşılaştığını söyledi. Tüm zorluklara rağmen hayat mücadelesinden vazgeçmediğini vurgulayan Sahiba Ergaseva, “Bizde, ‘Problemi olmayan insan yurt dışına çıkmaz’ diye bir söz vardır. Ben de Özbekistan’da maddi sıkıntılar yaşadığım için Türkiye’ye geldim. Paraya ihtiyacım olduğu için burada çalışıyorum. Türkçem iyi olmadığı için anlaşma konusunda zorluk yaşıyorum. Müşterilerin ne dediğini anlıyorum ama cevap veremiyorum. Şimdi biraz alıştım; ilk geldiğimde hiç konuşamıyordum. Yabancı müşteriler de geliyor, onlarla telefondan çeviri yaparak anlaşıyorum. Telefonda kendi dillerinde yazıyorlar, ben de çeviri ile onları anlayabiliyorum. Bu şekilde çalışıyorum. Patron bir yere gittiğinde, gelen misafirlerle konuşmak için yine telefondan yardım alıyorum.”
 
‘4 çocuğumu bırakıp geldim’
 
Sahiba Ergaseva son olarak şunlara dikkat çekti:“Pazar çok pahalı. Pazara gittiğimizde, kazandığımız paranın hepsini mi buraya harcayalım yoksa memlekete mi gönderelim? 51 yaşındayım; memleketimde maddi sorunlar yaşadığımız için ayrılmak zorunda kaldım. Eğer patronum bana yardımcı olmasaydı, dışarıda geçinmek çok zor olurdu. Memlekette dört çocuğumu bırakıp geldim, bu benim için çok zor oldu. Ama onlar için para kazanmak zorundayım. Ailenden uzakta olmak çok zor. Burada başka hangi iş olursa yapmayı düşünüyorum. Para kazanmak için kafede bir yer ayırdım; çamaşırları yıkayıp ütüleyeceğim. Ailem için her şeyi yaparım. Özbekistan yemeklerini de burada yapmayı düşünüyorum.”