Kayyımın çıkardığı emekçiler konuştu

  • 09:08 31 Temmuz 2025
  • Güncel
Memihan Zeydan 
 
WAN - Kayyım tarafından işten çıkarılan emekçiler, Berivan Tibelik, “Kayyım atamaları, işçilerin hukuksuz şekilde işten çıkarılması tam da bu barış sürecine yöneltilmiş siyasi müdahalelerdir. Amaç bellidir, sürecin önünü tıkamak, halkı iradesinden uzaklaştırmak” dedi. 
 
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde halkın iradesiyle seçilen Wan Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanlarının 15 Şubat 2025 tarihinde görevden alınarak yerlerine kayyım atanmasının ardından kayyım ilk olarak kadınlara yönelik kazanımlara saldırdı. Kadın kurumlarını kapatarak, kadınlara yönelik yapılan birçok projeyi iptal etti. Kayyımın son icraatı ise 223 belediye çalışanını hiçbir gerekçe göstermeden işten çıkarmak oldu. İşten çıkarılanlar arasında 14 kadın ve 7 engelli yurttaş yer alırken, belediye çalışanlarına işten çıkarıldıkları bilgisi telefon üzerinden verildi. 
 
İşten çıkarılan emekçiler, alınan kararın siyasi olduğuna dikkat çekerek mücadele çağrısı yaptı.
 
‘Kayyım hukuki değil’
 
İşten çıkarılan Van Su ve Kanalizasyon İdaresi (VASKİ) çalışanı Berivan Tibelik, 2016 yılındaki sürecini hatırlatarak, “Bu sürecin sıradan ya da hukuki bir süreç olmadığını anladık. OHAL süreci, birkaç kişinin ve dar bir grubun kararıyla başlatıldı. Ardından özellikle Kürdistan’daki belediyelere kayyımlar atandı. Bu atamalar hukuki değildi. Zaten pratikteki uygulamalarıyla da bu açıkça görülüyordu. Birçok arkadaşımız belediyelerdeki işlerinden çıkarıldı, çok sayıda kişi Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) kamu görevinden ihraç edildi. O dönem zorlu bir süreçti. İşten çıkarılanlar, geçimlerini sağlayabilmek için batıya gitmek zorunda kaldı. Ağır ve güvencesiz işlerde çalıştılar. Ne yazık ki birçok arkadaşımız iş kazalarına maruz kaldı. Bazıları bu kazalarda hayatını kaybetti. Aileler psikolojik sorunlar yaşadı. Özel savaş politikaları, halkı yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda ruhsal olarak da yıprattı” dedi.
 
‘Kayyım, bir çözüm değil, zorbalıktır’
 
Halkın kayyım gaspını kabul etmediğine dikkat çeken Berivan Tibelik, 2019 yerel seçimlerinde halkın iradesini güçlü bir şekilde ortaya koyarak, belediyeleri yeniden kazandığını belirtti. Berivan Tibelik, “Fakat bu iradeye saygı duyulmadı. Sadece dört ay sonra ikinci kez kayyım atandı. Bu halk, 50 yıldır bu tür kirli politikalara karşı direniyor. Çünkü kayyum politikası, halkın iradesini gasp eden bir uygulamadır. 2016’dan bu yana yapılanlara bakıldığında, kayyımların halk, kadınlar, çocuklar, kurumlar ve şehirler için olumlu hiçbir şey yapmadığı görülüyor. Aksine daha da kötüye götüren bir yönetim anlayışıyla hareket ettiler. Kayyım, bir çözüm değil, varlığını halkın iradesini hiçe sayarak sürdüren geçici bir zorbalıktır. Bu yaşananlardan anlıyoruz ki, bir halkın iradesi birkaç kişi ya da bir grubun kararıyla kayyım yoluyla gasp edilemez” şeklinde konuştu.
 
‘Wan halkı iradesini ortaya koydu’
 
Berivan Tibelik, 2024 yerel seçimlerine işaret ederek halkın sandıklara giderek, Wan’daki 14 belediyenin 14’ünün de Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından kazanıldığına değindi. Berivan Tibelik, “Halk iradesine sahip çıktı ama yine kısa bir süre sonra kayyım atandı. Eşbaşkanlarımız Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan görevden alındı, yerlerine kayyım getirildi. Belediyelerde görevli birçok arkadaşımız sürgün edildi, görev yerleri değiştirildi. Ancak Wan halkı, örgütlü yapısıyla büyük bir irade ortaya koydu ve tüm belediyelerini yeniden kazandı. Bu, halkın kararlılığı ve direncinin açık bir göstergesidir” sözlerini kaydetti.
 
‘Kadın, yeniden inşanın öznesidir’
 
Kayyımların öncelikle kadın kazanımlarına saldırmasına vurgu yapan Berivan Tibelik, şöyle konuştu: “Kadın her yerdedir. Evde yaşamı inşa eden kadındır, toplumu var eden, kültürü yaşatan da odur. Kadın, doğayla bir bütündür. Doğanın güzelliği, canlılığı ve gücü kadına yansır. Kadın enerjisini ve ilhamını doğadan alır. Kadının olmadığı yerde ne yaşam gelişir, ne kültür büyür. Çünkü kadın üretendir, dönüştürendir, direnişin ve yeniden inşanın öznesidir. Tam da bu yüzden, kayyım politikaları özel savaş yöntemlerini en çok kadınlar üzerinden yürütüyor. Kadınlar seslerini yükselttiğinde, bu sadece bir coğrafyada değil, tüm dünyada yankı bulur. Geçmişte, bir Kürt kadın başındaki eşarbı çıkardığında bir kavga sona ererdi. İşte kadının öncülüğü, barışı ve sözü böyle güçlüdür. Bugün de halkın çıkarına olan her şeyin öncülüğünü kadınlar yapıyor. Kadın kurumları, kadın projeleri yalnızca kadınlara değil, çocuklara, gençlere ve tüm topluma dokunuyor. Kültürel üretimden sosyal dayanışmaya kadar uzanan bu çalışmalar halkın yararınadır. İşte bu yüzden kayyımların ilk hedefi kadın kurumları ve kadın mücadelesi oluyor.”
 
‘Amaç, sürecin önünü tıkamak’
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan barış sürecinin kıymetli bir süreç olduğunun altını çizen Berivan Tibelik, barış sürecinin sadece bir halkın değil, bu coğrafyada yaşayan herkesin kurtuluş umudu olduğunu vurguladı. Berivan Tibelik, “Yıllardır süren mücadelenin, acının, direnişin sonunda ortaya çıkan bu barış zemini, kolay kazanılmış değildir. 50 yıllık bir emeğin, bedelin ürünüdür. Ancak ne zaman bir umut filizlense, ne zaman halkın iradesi güçlense, bu süreci sabote etmeye yönelik hamleler devreye giriyor. Kayyım atamaları, işçilerin hukuksuz şekilde işten çıkarılması tam da bu barış sürecine yöneltilmiş siyasi müdahalelerdir. Amaç bellidir, sürecin önünü tıkamak, halkı iradesinden uzaklaştırmak. Bugün 223 arkadaşımız işten çıkarıldı. Bunların 14’ü kadındır, 7’si engelli yurttaşlardır, 2’si engelli kadınlardır. Bu insanlar bu şehirde yaşıyor bu şehrin sorununu sıkıntısını biliyor. Bu şehir nasıl ayakta durur, nasıl gelişir en iyi bu arkadaşlar bilir. İşten çıkarılan bu 223 kişi, belediyeye resmi yollarla başvurmuş, seçilmiş belediye eşbaşkanları tarafından liyakat ile işe alınmıştır. Yani bu hukuksuzluk sadece emekçilere değil, halkın seçilmiş iradesine de yapılmış bir saldırıdır” ifadelerine yer verdi.
 
‘Biz emeğimize sahip çıkıyoruz’
 
Çalışanların telefonla aranarak veya mesajla işten çıkarıldıkları bilgisinin paylaşıldığını söyleyen Berivan Tibelik, ayrıca işten çıkarmalar için bir gerekçe sunulmadığına dikkat çekti. Berivan Tibelik, “Bu bir idari işlem değil, doğrudan siyasi bir karardır. Çünkü bu insanlar hırsızlık yapmadı, yolsuzluğa bulaşmadı. Tam tersine, bu pislikleri açığa çıkaracak kadar onurlu ve halkçı bir çizgide durdukları için hedef oldular. Ve bu yüzden başları dik, vicdanları rahat. Biz emeğimize sahip çıkıyoruz. Mücadelemize sahip çıkıyoruz. Hukuki süreçleri başlatıyoruz. Avukatlarımız ve kurumlarımızla birlikte bu süreci takip edeceğiz. Çünkü çok iyi biliyoruz, işten çıkarılmamızla ilgili hiçbir hukuki gerekçe yok. Mahkemelerde sunacak tek bir somut neden bile bulamayacaklar. Biz haklıyız, biz buradayız, biz direnmeye devam edeceğiz. Fikrimizden, mücadelemizden, halkımıza olan inancımızdan asla vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.
 
‘Engelli olduğum halde işten çıkarıldım’ 
 
Büyükşehir Belediyesi santralinde çalışan Devlethan Duman ise engelli olmasına rağmen işten çıkarıldığını vurguladı. Devlethan Duman, “Engellilerin çıkartılmadığını söylüyorlar ama engelli olduğum halde işten çıkarıldım. Talep etmeme rağmen bana tekerlekli sandalye verilmedi. Eve gidiş gelişi sağladığımız bir araç vardı bir buçuk aydır onu da elimizden aldılar. Mecburen taksiyle gidip geliyordum. Kazandığımda yol masrafıma gidiyordu. Hiçbir açıklama yapılmadan işten çıkarıldım. Telefonla arayıp bize sadece ‘çıkışınızı verdik, yarın işe gelmeyin’ denildi. Sadece bu söylendi herhangi bir gerekçe sunulmadı” dedi.
 
‘Hukuksuz, adaletsiz bir ülkede yaşıyoruz’
 
Devlethan Duman, haksızlığa uğradıklarını belirterek, daha önce de işten çıkarıldığını, DEM Parti’nin yönetime gelmesinin ardından işe geri alındığını aktardı. Devlethan Duman, “Hukuksuzca işten çıkarıldık. Yasal işlemlerde herhangi bir sorun olmamasına rağmen hepimizi işten çıkardılar. İşimizi geri almak için mücadele edeceğiz, bu bizim hakkımız. Engelli ve yaşlılara değer verdiklerini söyleyenler engelli olmama rağmen beni işten çıkardılar. İşten çıkarılan tek engelli çalışan ben değilim. Çalışan 7 engelli arkadaşımız da işten çıkarıldı. Bizden intikam alıyorlar. Hukuksuz, adaletsiz bir ülkede yaşıyoruz. Adalet olmayınca bu ülkede herkese her şeyi reva görüyorlar” şeklinde konuştu.