
'Saldırılara karşı çözüm ortak ses çıkartmak'
- 09:05 19 Şubat 2025
- Güncel
Rozerin Gültekin
İSTANBUL - Kadınlara, çocuklara ve yönelik saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Zamanı Derneği Yönetim Kurulu üyesi Psikolog Esra kahraman, “Kadın görülmesin, emeği görülmesin, bedeni sömürüye açık olsun, kadın kendi bedeni ve kendi emeği üzerinde bir irade sahibi olmasın isteniyor. Bunlar tekçi, eril, kapitalist modernite zihniyetinin bir sonucudur. Bunlara karşı çözüm, toplum olarak ses çıkartmaktır” dedi.
Kadınlara, çocuklara ve onların mücadeleyle elde ettiği haklara yönelik saldırılar her geçen gün daha da sistematik hale geliyor. Orta Doğu’da kadın karşıtı politikalar derinleşirken, Irak, Türkiye ve Suriye'deki mevcut yönetimler bu saldırılara yön veren ülkelerin başında geliyor. Irak Parlamentosu’nun Kişisel Statü Yasası’nda değişiklik öngören tasarıyı onaylaması, Türkiye’de kadın katliamları sürerken "Aile Yılı" ilan edilmesi ve Suriye’de HTŞ çetelerinin kadınlara yönelik şiddeti kurumsallaştırması, bu saldırıların en somut göstergeleri.
Kadın Zamanı Derneği Yönetim Kurulu üyesi Psikolog Esra Kahraman, bu saldırıların amacını ve sonuçlarını değerlendirdi.
‘Dünya için ciddi tehlike’
Irak Parlamentosu’nda önce kabul edilen, ancak gelen tepkiler üzerine durdurulan “Kişisel Statü” ve “Genel Af Yasaları” hakkında konuşan Esra Kahraman, şu değerlendirmeyi yaptı: "Asıl amaç, kadınların hak ve özgürlüklerini engellemektir. Muhafazakâr ve erkek egemenliğinin açıkça hâkim olduğu iktidarlarda, kadınlar ve kız çocukları ikinci plana itilmeye çalışılıyor. Neolitik çağdan bu yana kadının gücünden, varlığından rahatsız olan; iktidarlarının sarsılacağından korkan erkek egemen sistem, her zaman kadınların kazanımlarına saldırı halinde olmuştur. Irak hükümetinin çıkarmaya çalıştığı yasa tasarısı da bunun bir örneğidir. Yasanın durdurulması, tehlikenin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Bu nedenle hep birlikte daha güçlü bir ses çıkarmak ve konuyu gündemde tutmak büyük önem taşıyor. Bu mesele yalnızca Irak ve Ortadoğu için değil, tüm dünya için ciddi bir tehlike arz ediyor."
‘Çocuğun faydasından söz edilemez’
Yasallaştırmaya çalışılan çocuk yaşta evliliğin Irak’ın da imzasının bulunduğu uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu dile getiren Esra Karaman, “"Çocuk Hakları Sözleşmesi, 18 yaşına kadar olan dönemi, bireyin gelişimini en yüksek düzeyde tamamlaması gereken evre olarak tanımlar. 9 yaşında evlendirilen bir kız çocuğu ya da 15 yaşında evlendirilen bir erkek çocuğunun sağlıklı gelişim göstermesinden söz edebilir miyiz? Hayır, edemeyiz. 9 yaşında evlendirilen bir kız çocuğu okul dışı kalıyor, sosyo-duygusal veya bilişsel zarar görüyor, irade sahibi olması engelleniyor. Bunlar çocuk yaşta zorla evliliklerin sonuçlarıdır. Bedensel, ruhsal olarak bütünlüğünün sağlanmaması, benlik saygısının oluşmaması, haksızlığa ve şiddete karşı ses çıkaramamada, bu uygulamaların psikolojik boyutudur. Irak'ta çocuk evlilikleri çok yoğunlukta ve bu şekilde meşrulaştırmak istiyorlar. Kadınlar ve kız çocukları savunmasız bırakılıp sömürüye açık hale getirilmek isteniyor. Tekçi düzeni sürdürmek isteyen, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden beslenen iktidarlar için bu yasalaşma cesaret verici noktadadır. Şiddetin, tekçiliğin, cinsiyet eşitsizliğinin yoğun olduğu bir toplum inşa edilmeye çalışılıyor. Hem kısa hem de uzun vadede de sonuçları planlıyor. Dünya kadın hareketlerinin buna ses çıkartması gerekiyor” sözlerini kullandı.
DAİŞ kimdir?
DAİŞ çetelerinin serbest bırakılmasını öngören ve kabul edilen Genel Af Yasası’na da değinen Esra Kahraman, bu kararın ne gibi tehlikeler barındırdığını şu sözlerle özetledi: "DAİŞ kimdir? Ne yapmıştır? Bunları tüm dünya biliyor. Kobanê'den, Şengal'den tanıyoruz. Binlerce Êzidî kadın katledildi, tecavüze uğradı, kız çocukları esir alındı. Peki, bunları kim yaptı? DAİŞ çeteleri. DAİŞ'liler, her zaman önce kadınlara ve kız çocuklarına saldırdı. Şimdi bu kişilerin serbest bırakılması yeni bir yapılanma riskini ve kadınlara yönelik saldırıların tekrar tırmanma ihtimalini doğuruyor. Bugün Türkiye'de ‘Aile Yılı’ ilan ediliyor, Irak'ta kadın haklarını hiçe sayan yasalar geçirilmeye çalışılıyor, Suriye’de ise HTŞ kadınların olmadığı bir yönetim kuruyor. Tüm bunlar bir tesadüf değil. Kadınların sömürüye açık hale getirildiği, öz savunmasız bırakıldığı bir toplum yaratılmak isteniyor. Kadınların kazanımlarına yönelik bu sistematik saldırılar, kadının görülmemesi, emeğinin tanınmaması ve bedeninin sömürülmesi amacı taşıyor. Bu, tekçi, eril ve kapitalist modernitenin bir sonucudur.”
Çözüm net: Ortak ses
Kadın mücadelesi ve kazanımlarına değinen Esra Kahraman, sözlerini şöyle tamamladı: “Büyüyen bir kadın hareketi var. Dünden bugüne, yaşayan kadın kazanımları var. Bu tabii ki tekçi zihniyetlerin korkusu haline geliyor, endişe duyuyorlar ve bunun için de önünü kesmek istiyorlar. Bunlara karşı çözüm toplum olarak ses çıkartmaktır. Son olarak da çocuklarla ilgili düzenlemelerin, ülkelerin iç işleyişinden ya da siyasetinden bağımsız olarak dokunulmaz olması gerekmektedir. Çünkü iktidarların değişimine göre hedef alınabilen bir hale gelirdik. Bunun için çocuklarla ilgili özellikle düzenlemelerin, dokunulmaz olması gerekmektedir.”