Memihan Zeydan 

 

MÛŞ - Halkların kurtuluşunun, kadın öncülüğünde gelişen barış mücadelesi ile gerçekleşebileceğini kaydeden Gülay Bingöl, “Sayın Öcalan bunu gördü. Kadın barışın içinde yer alıyorsa, barış başarıyla sonuçlanır” dedi.

 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile başlayan barış sürecinde,  PKK tarafından çağrıya cevap niteliğinde adımlar atıldı. Gözler, devletin atacağı adımlara çevrilirken, Meclis’te kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” ile sürecin hızlanması yönünde beklentiler oluşmaya başladı. Ancak 7 toplantıyı geride bırakan komisyonun, talepleri karşılamada yetersiz kaldığı gibi Abdullah Öcalan ile görüşmemesi de tartışılan konuların başında geliyor.

 

Komisyonun, hasta tutsaklar başta olmak üzere tutsakların özgürlüğü konusunda yasal ve hukuki adımlar atılması noktasında yasa taslağı hazırlaması beklenirken, barış ve demokrasi ısrarı ise haykırılmaya devam ediyor.

 

DEM Parti Mûş İl Örgütü yöneticisi Gülay Bingöl, sürece dair değerlendirmelerde bulundu.

 

‘Tutuklama furyaları ülkeyi 50 yıl geriye götürdü’

 

Türkiye’nin ilerleyebilmesi için halkların özgür birlikteliği ve kalıcı bir barışa ihtiyaç olduğunu ifade eden Gülay Bingöl, “Ortadoğu’nun durumu malum. Her yerde savaş var. 52 yıldır süregelen savaşta sona gelmişken, Türkiye’nin bir savaşa daha girmesini istemiyoruz. Bir ülkede eğer demokrasi varsa, halkların arasında özgür bir birliktelik varsa, o ülkede siyasi parti liderlerinin cezaevinde olmaması gerekiyor. Bu, kendi başına bir eşitsizlik, bir demokrasi sorunudur. Biz yıllardır bunu halka ve mevcut yönetime anlatmaya çalışıyoruz. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile başlayan tutuklama furyaları bugün CHP ile devam ediyor. Bu tutuklama furyaları, ülkeyi 50 yıl geriye götürdü” dedi.

 

‘Hasta tutsakların hakları ihlal ediliyor’

 

Gülay Bingöl, derinleşen ekonomik krize de işaret ederek, halkın ekonomik olarak zorlandığını belirtti.  Gülay Bingöl, “Bunlar yetmezmiş gibi, bugün cezaevlerinde binlerce hasta tutsak var. Onların da hakları var ve bu haklar ihlal ediliyor. Sahip oldukları haklar yerine getirilmedikçe, siyasi parti liderleri, yani halkların iradeleri cezaevinde olduğu sürece komisyon adaleti sağlama iddiasında bulunamaz.

 

Halkın seçtiği belediye eşbaşkanlarının kimisi içeride, kimisi görevden uzaklaştırıldı. Kayyıma, halkın iradesine yönelik olan bu gaspa tamamen karşıyız” şeklinde konuştu.

 

‘PKK üstüne düşen görevi yerine getirdi’

 

Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine  Barış ve Demokratik Toplum Grubu 30 gerillanın silah yakma törenini anımsatan Gülay Bingöl, “PKK üstüne düşen görevi yerine getirdi, silahlarını yaktı. Sürece cevap olabilecek büyük adımlar attı. Şimdi iktidarın adım atma zamanı gelmiştir.

 

Eğer özgür bir birlik inşa edilecekse, öncelikle zindanların boşaltılması gerekiyor. Özellikle siyasi tutsakların serbest bırakılması lazım. Katilleri, tecavüzcüleri değil; düşüncesi nedeniyle tutsak edilenlerin özgür bırakılmasına öncelik verilmesi gerekir.

 

Halkın irade olarak gördüklerinin bırakılması gerekiyor. Kürt halkının yüzlerce siyasetçisi şu anda yurtdışında, sürgünde yaşıyor. Onların da yolunun açılması gerekiyor. Siyasi partilere yöneltilen kılıcın, demokrasi için ortadan kaldırılması lazım” diye konuştu.

 

‘Bu Türkiye’nin son şansı’

 

Yalnızca parti yöneticisi olduğu için kendisine ceza istendiğine dikkat çeken Gülay Bingöl, “Benim gibi binlerce arkadaşımın Yargıtay’da, istinafta dosyaları, cezaları var. Bunlar bertaraf edilmeli. Hukukun yerine getirilmesi gerekiyor. Komisyondan başlıca beklentimiz budur. Yürütülmekte olan bu barış sürecinden halkın beklentileri çok büyük. Umarım gerekli adımlar atılır ve iktidar bunun altında kalmaz. Umarım geçen süreçlerde olduğu gibi masa devrilmez. Bu, Türkiye’nin son şansı.

 

Türkiye’de yaşayan tüm halkların hakkı elinden alınmış durumda. Hukuk devleti ilkelerinin yerine getirilmesi gerekiyor. Masa devrilirse herkes zarar görür. Halkların tamamı zarar görür. Adalet, özgürlük ve eşitlik içinde bir yaşamı komisyondan talep ediyoruz. Halk olarak üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Gelecek nesillere onurlu barışı armağan edelim. Bunun için tüm sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, kurum ve kuruluşlar elinden geleni yapsın” dedi.

 

‘Kadın varsa barış başarıyla sonuçlanır’

 

Abdullah Öcalan’ın süreçteki rolüne değinen Gülay Bingöl, “Sayın Abdullah Öcalan’ın dünya lideri olduğunu AKP’lilerden de duyduk. Önder Apo sadece Kürtler için değil, Ortadoğu halkları için bir kurtuluş ortaya koyuyor. Halkların kurtuluşu için koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor.

 

Sayın Öcalan, mücadelenin temeline kadını almıştır. Günümüz dünyasında, kadının elinin değmediği bir barış, tek ayaklı bir barış olur. Önder Apo da bunu gördü. Kadın barışın içinde yer alıyorsa, barış başarıyla sonuçlanır. Halkların kurtuluşu, kadın öncülüğünde gelişen barış mücadelesi ile gerçekleşir” sözlerini kullandı.