
Korxan yaylalarında güneşten önce kadınlar uyanıyor
- 09:01 28 Ağustos 2025
- Emek/Ekonomi
Neslihan Kardaş
ÎDIR - Korxan yaylasında berivanlık geleneğini sürdüren bu emekçi kadınlar, doğayla iç içe zorlu bir yaşamın içinde ayakta duruyor.
Gün henüz doğmamış, sessizlik dağların eteklerine sinmişken Kürdistan yaylalarında hayat çoktan başlar. Sabahın serin yeliyle birlikte berivanlar uyanır. Onlar, güneşten önce doğar, çünkü berivan olmak, sadece süt sağmak değil; bedenle, doğayla, zorlukla her sabah yeniden mücadele etmektir. Elinde kovasıyla yola koyulan berivan, her adımda bin yıllık bir geleneği taşır. Tanıdık ellerin dokunuşuyla koyunlar bir araya gelir; her damla süt, hem geçmişin mirası hem bugünün ekmeği olur. Bu süt, peynir olur, yağ olur, çocukların karnını doyurur. Ama ardında hep bir yorgunluk, bir zahmet, bir görünmeyen emek saklıdır. Ne çatlayan ellerden şikâyet ederler ne de kavurucu sıcaktan.
Îdir’in Korxan (Korhan) Yaylası’nda da, havaların ısınmasıyla birlikte berivanların yaylaların yolunu tutmaya başladı. Berivanların söylemiyle; “Newroz dönemi” yaylaya çıkmaya başlayan Berivanlar, orada çadırlarını kurar ve havalar soğuyuncaya kadar bin bir emekle yaylalarda yaşamlarını sürdürürler.
Korxan Yaylası’ndaki berivanlar, yaşamlarına dair konuştu.
‘Gün boyu ayakkabılarımız ayaklarımızda’
İlk olarak mikrofonumuza konuşan Ayşe Temel, yaylalara yaşamlarını idame etmek için geldiklerini ifade ederek, “Bazı aileler, Newroz’dan sonra yaylaları gelmeye başlıyorlar. Yaylaları olmayanlar ise biraz daha geç geliyorlar. Bizlerin yaşamının çoğu yaylalarda geçtiği için kent yaşamına dair birçok şeyde geri kalabiliyoruz. Bizim günlerimiz çok zor ve yorucu geçiyor. Sabahları saat dörtte uyanıyoruz. Günlük işlerimizi yapmaya başlıyoruz. Akşama kadar sürekli çalışıyoruz. Gün boyu ayakkabılarımız ayaklarımızda oluyor neredeyse” dedi.
‘Emeğimizin karşılığını alamıyoruz’
Akşam saatlerine kadar işlerinin bitmediğini belirten Ayşe Temel, çok yorulduklarını anlatarak, “Yaşamımızın en zor yanı birçok şeyden uzak kalmamız. Hayvanlarımızdan elde ettiğimiz süt ile yağ, peynir gibi ürünler elde ediyoruz. Çerçiler gelince de onlara satıyoruz. Burada mandıracılar olmadığı için ürünlerimizi ucuz fiyata satmak zorunda kalıyoruz. Bizler verdiğimiz emeğin yarısının bile karşılığının alamıyoruz. Sonbaharda havalar soğuyunca da artık evlerimize dönüyoruz” diye konuştu.
‘Zahmetsiz hiçbir şey yok bu hayatta’
Ardından konuşan 65 yaşındaki Fatma Çakmaz ise yaklaşık 40 yıldır Berivan olduğunu anlatarak, “Havalar ısınmaya başlayınca yaylalara geliyoruz. Günlük işlerimizle uğraşıyoruz. Sabah erkenden kalkıp, ineklerimizi sağıyoruz. Hayvanlarımızdan elde ettiğimiz sütü makineden geçiriyoruz. Burada yaşam çok zor ama bizim için güzel yanları da var. Zahmetsiz hiçbir şey yok bu hayatta. Bizler de çok zahmet çekiyoruz. En çok da kadınlar yoruluyor burada. Hayvanları sağma işini hep kadınlar yapıyor. Peynir, yağ gibi ürünlerin yapımını da yine kadınlar yapıyor” şeklinde konuştu.