
Amed’de binler yürüdü: Barışa, özgürlüğe ve İmralı'ya selam
- 18:06 1 Eylül 2025
- Güncel
AMED – 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Amed’de binlerin katılımıyla düzenlenen yürüyüşte; halklar barış, özgürlük ve demokratik çözüm talebiyle alanlara çıktı. Yürüyüşte Abdullah Öcalan’ın mesajı okunurken, konuşmalarda “barışın halkların mücadelesiyle geleceği” ve “komisyonun bir an önce Abdullah Öcalan ile görüşmesi gerektiği” vurgulandı.
Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Amed’in Rezan ilçesinden Yenişehir ilçesine binlerce kişiyle kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşe Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il ve ilçe örgütleri, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Barış Anneleri Meclisi, Tevgera Jinen Azad (TJA), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, sivil toplum örgütleri, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve binlerce kişi katıldı.
Barış Anneleri'nin ve kadınların en önde yürüdüğü yürüyüşte Kürtçe ve Türkçe, “Dil, özgürlük, barış”, “Barış kadının özsavunmasıdır, demokratik toplum için yürüyoruz”, “Anadilimiz için statü istiyoruz”, “Barışa ihtiyacımız var”, “Her yerde Kürtçe, her zaman Kürtçe”, “Barış güçlü bir mücadeledir”, “Rêbertiya azad mîsogerkirina aşitiyê ye” yazılı pankart ve dövizler taşındı. Kitle sık sık, “Selam selam İmralı/barış adasına bin selam”, “Jin, jiyan, azadî, azad bike Rêberti”, “Bijî Serok Apo”, “Be Serok jiyan nabe” ve “Gerilla” sloganlarını attı.
Yürüyüş esnasında gençler, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın büyük posterini açarak güvercin uçurdu. Ayrıca gençler, posterin açılışı sırasında “Bê Serok jiyan nabe” sloganını attı.
Binlerce kişinin katıldığı yürüyüşün ardından kitle, Yenişehir ilçesinde bulunan Ofis AZC Plaza önüne geldi. Kitle burada da sık sık “Bijî Serok Apo” sloganları attı. İlk olarak DEM Parti Amed İl Eşbaşkanı Abbas Şahin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 1 Eylül Dünya Barış Günü'ne dönük gönderdiği mesajı okudu.
‘Bu topraklara barış gelecek’
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, 1 Eylül Dünya Barış Günü'ne değinerek, İkinci Dünya Savaşı boyunca insanlık tarihinin değerlerinin yerle bir edildiğini ve barış ihtiyacının güçlendiği bir gün olarak anıldığını belirtti. Ayfer Koçak şöyle devam etti: “Ortadoğu savaşıyla Üçüncü Dünya Savaşı girdabına girilmeye çalışılıyor. Yıllardır Kürt halkı asimilasyona ve zulme uğramıştır. Kürt halkının tarihte verdiği büyük direniş sayesinde büyük bir barış umudu var. Bu umut sadece Kürtler için değil, Aleviler, Dürziler, Araplar, Êzidiler ve diğer halklar içindir. Sayın Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla başlayan silahların yakılmasıyla harlanan barış ateşi, halkların sahiplenmesiyle büyüyor. Kapitalist modernitenin sac ayaklarını kırmak zorundayız. Bugün barış mücadelesi, cinsiyetçiliğe karşı bir mücadeledir. Sömürüye karşı mücadeledir. Bu halk artık net ifade ediyor: Başka yol yok, barış artık bu topraklara gelecek. Yaşasın barış.”
‘Özgürlük ve barışa daha yakınız’
Ardından konuşan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır şöyle dedi: “Bugün Amed’in alanında tarih yazdınız. Bugün Kürdistan’ın başkentinde, onurlu bir barış için anneler ve kahraman gençler öncülüğünde tarih yazdık. Halkımıza çağrıda bulunduk. Türkiye ve Kürdistan’a çağrıda bulunduk. Kürt halkı, coğrafyasında diliyle onurlu bir yaşam sürmek istiyor. Bundan kaynaklı, Kürt Halk Önderi öncülüğünde başlatılan demokratik toplum sürecine giriyoruz. Sizler bugün haklarınıza, statünüze sahip çıktınız. ‘Hakiki bir çözüm istiyoruz. Biz dilimizle varız. Hiçbir şiddet ve asimilasyonu istemiyoruz’ dediniz. Hâlâ dilimiz yasaklanıp kabul edilmiyor. 50 yıldır tarihi bir direniş sergiliyoruz. Artık özgürlük ve barışa daha da yakınız.”
‘İmralı’ya selamlarımızı gönderiyoruz’
Son olarak konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, şunları dile getirdi: “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın yediden yetmişe kadar sahiplenicisi olan değerli Amed halkı, bugünkü yürüyüş, bu görkemli bir araya geliş, bu kalabalık, İmralı’dan gelen mesaja güçlü bir sahiplenme yanıtıdır. Sayın Öcalan selam ve sevgilerini göndermiş bize. Biz de Amed’den alkış ve zılgıtlarımızla selamımız ve sevgimiz İmralı’ya varsın.
Dün ve bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinlikleri, Türkiye’nin dört bir yanında on binlerce insanın katılımıyla gerçekleşti. Bugün Amed’de gerçekten ‘yediden yetmişe’ derken o kadar gerçek bir ifade ki; muhteşem ve görkemli bir yürüyüşle Sayın Öcalan’ın barış talebine karşı güçlü bir sahiplenme oldu.
Kürt halkında, kadınlarda, gençlerde, işçilerde, emekçilerde, doğa ve insan hakları savunucularında bugün hep birlikte alanda bir arada olarak bizler bu çağrıyı sahiplendiğimizi bir kez daha gösterdik. Amed kendisine yakışanı bugün bir kez daha göstermiştir. Kitlesel sahiplenmeyle bu fikrin ve bu görüşün halk tarafından ne kadar benimsendiğini, bugün özellikle Ankara ve Amed'e bakarak bu güçlü mesajın alınmasını çok önemli buluyoruz.”
‘Komisyon, Sayın Öcalan ile görüşmelidir’
Ankara’da kimi önemli gelişmelerin olduğuna dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, “Doğrudur, parlamentoda bir komisyon kurulmuştur. Komisyon bir süredir çalışmalarını devam ettiriyor. Türkiye’deki siyasi parti temsiliyeti, Türkiye nüfusunun yüzde 95’ini temsil etmektedir ki bu çok önemli bir temsil. Yani komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmayı elbette ki kıymetli buluyoruz. Verilen mesajları çok kıymetli buluyoruz. Ancak bu süreçte daha ciddi, daha somut ve daha amacına odaklanmış bir çalışmayı hep beraber bekliyoruz.
Bize diyorlar ki, ‘Odak dediğiniz nedir?’ Onun altını bugün kalın çizgilerle çizerek, odağın ne olduğunu burada bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Birinci odak, Sayın Öcalan’la komisyonun bir an önce görüşmesidir. Çünkü bütün çatışma ve çözüm deneyimlerinde, bütün dünya örneklerinde, bugün örgütü ve Kürt halkı tarafından baş müzakereci olarak kabul edilen ve ilan edilen Sayın Öcalan’la görüşmeden bu sürecin ilerlemesinin zorluklarını bizler kadar devlet de biliyor, iktidar da biliyor.
O yüzden bizler diyoruz ki: 100 yıllık sorun olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için atılacak somut adımlardan, odaklanılacak temel noktalardan biri, Sayın Öcalan’la bir görüşmenin komisyon tarafından gerçekleşmesidir" dedi.
‘Barış yasası çıkarılmalı, kayyım politikası terk edilmeli’
Tülay Hatimoğulları konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Bir diğer nokta, sizler de biliyorsunuz 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı tarihi önemde bir çağrıydı. Örgütü bu çağrıya icap ederek kongresini gerçekleştirdi ve bizlerin de tanıklık ettiği bir gün içinde silah yakma töreni gerçekleşti. O törenden sonra somut olarak beklenen adım, silahsızlanma sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için bütünlüklü hukuki ve yasal düzenlemelerin yapılmasıdır. Bu komisyonun odaklanması gereken en temel noktalardan biri de bu sürece gerekli olan özel yasayı çıkarmasıdır. Buna odaklanmalı, bunun taslağını hazırlamalıdır. 1 Ekim’den itibaren, Meclis açıldıktan hemen sonra Adalet Komisyonu’nun önüne bu somutlukta çalışmaların gelmesini bekliyoruz.
Yine odak noktalardan biri, infazda eşitlik yasasının komisyon tarafından hazırlanacak bir taslakla ele alınması ve parlamentonun somut olarak yasalaştırma gündemine gelmesidir. Değerli halklarımız, biliyorsunuz ki bizler barışı demokrasisiz, demokrasiyi barışsız düşünemeyiz. Ve özellikle en temel demokratik hakkımız olan seçme ve seçilme hakkını gasp eden; kayyım atayan, belediye başkanlarını tutuklayan bu anlayışın bir an önce ve derhal terk edilmesi gerekmektedir. Üzerinde çalışılması gereken diğer somut konu, Demokratik Yerel Yönetimler Yasası’dır. Atılması gereken en acil eylemlerden biri, kayyım yasasının, OHAL döneminde ihdas edilen düzenlemenin geri çekilmesidir. Kayyım atanmış belediye başkanlarının ve tutuklu bulunan eşbaşkanların görevlerine iade edilmesi elzemdir.
‘Kobanê tutsakları derhal serbest bırakılmalıdır’
Bu somutluğun yanı sıra atılması gereken çok önemli adımlar var ki onlar da halkımızın barış inancını perçinleyecektir, güvenini artıracaktır. Güven artırıcı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bunun için atılması gereken yine somut adımlardan biri, hasta mahpuslarla ilgili acil bir çözümün üretilmesidir. İnfazı yakılan, hapishanede tutulan insanlar için bu uygulamanın ortadan kaldırılması ve bu kişilerin serbest bırakılması gerekmektedir.
Yine atılması gereken önemli adımlardan biri; Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının hayata geçirilmesidir. Ve sevgili Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, tüm Kobanê tutsakları derhal serbest bırakılmalıdır.
Barış altın tepside sunulmayacak
Bizler çok iyi biliyoruz ki ne barış ne demokrasi bizlere altın tepsiyle sunulmayacak. Sayın Öcalan’ın çağrısını bizler yorumlarken, değerlendirirken şunu aklımızdan çıkarmamalıyız: Ankara’da ya da İmralı’da süren görüşmelerin sonucu beklenecek bir sürecin içinde değiliz. Halk olarak, toplum olarak, her kesimden yurttaş olarak barışın ve demokrasinin inşa edilmesi ve kalıcı hale gelmesi için şimdi ne kadar örgütlüysek, bunu birkaç kat artırarak; mahalle mahalle, hane hane, ilçe ilçe, il il, bütün örgütlenmelerimizi en güçlü şekilde hayata geçireceğiz.
Kadınlar ve gençler bu sürecin en önemli öznesidir
“Başta kadınlar ve gençler biliyoruz ki bu sürecin en önemli özneleridir. Çünkü bizler bu sürecin en güçlü özneleri olarak, mücadelenin zayıf olduğu dönemlerde dahi geri durmadık. Tam tersine alanları, meydanları kadınlar doldurdu. Çünkü biz kadınlar, ‘Kadın, yaşam, özgürlük – jin, jiyan, azadî – heya, mara, hîrriye’ felsefesine bağlıyız.
Bütün halklarımız barış istiyor
Bugün gerçekleşen bu yürüyüş, bize bir kez daha gösterdi ki bütün halklarımız barışa susamış. Bütün halklarımız barış istiyor. Dün ve bugün gerçekleşen mitinglere, yürüyüşlere; Türkiye genelinde Karadeniz’den Ege’sine, Akdeniz’den Serhat’a, Amed’e, İç Anadolu’ya kadar hepsine bakıp değerlendirdiğimizde, bugün yakaladığımız bu tarihi fırsatın ne kadar önemli olduğunu halklarımız çok iyi kavramış durumdadır.
Buradan özellikle iktidardan, devletten ve muhalefetin bütün kesimlerinden toplumun çok temel bir beklentisi olduğunu vurgulamak istiyorum: Gerçekleşen bu sürece büyük bir ciddiyetle yaklaşılması gerekir. Bu sürecin, Ortadoğu’da savaşın gittikçe genişlemesinin koşullarının oluştuğu bir dönemde, Türkiye’de barışa ne kadar ihtiyacımız olduğunu; Suriye’de barışa, kalıcı bir barışa ve eşit yurttaşlık hakkı temelinde herkesin hakkının, dilinin, kültürünün, inancının tanınmasının ne kadar hayati olduğunu herkes fark etmeli ve anlamalıdır.
Barış için cesur olalım
Suriye’deki gelişmeleri hepimiz yakından takip ediyoruz. Orada da demokratik bir Suriye’nin inşa edilmesi için Kürt’ün, Alevi’nin, Sünni’nin, Dürzi’nin, herkesin temsil edildiği ortak bir demokratik anayasanın oluşması çok önemlidir. Türkiye olarak, biz bu süreci başarıyla yürütürsek, barışı Suriye’ye, Rojava’ya ve tüm bölgeye taşıyabiliriz. Bir kez daha çağrımızdır: İktidara, muhalefete ve devlete... Ezberlerimizi bozalım. Cesur olalım, sorumluluk alalım, elimizi taşın altına koyalım. Güven artırıcı adımları atalım. Kalıcı, demokratik bir iç barışa ihtiyacımız var. Bu stratejik ve tarihsel önemi asla göz ardı etmeyelim.
Halklarımıza çağrımızdır
Son çağrım bizlere, sizlere, değerli halklarımıza... Daha çok örgütlenelim. Daha çok sesimizi duyuralım. Daha çok alanlarda, meydanlarda olalım ki İmralı’dan yükselen çağrıya bizler de buradan, sokaktan, meydandan, işçiler kendi alanından, kadınlar, gençler, emekçiler, ekoloji ve insan hakları savunucuları olarak ses verelim. Hepimizin barışa ihtiyacı var. Ve hepimizin kendi rengiyle, diliyle barışı dillendirmeye, yükseltmeye, örgütlemeye ve inşa etmeye ihtiyacımız var.
Bunu başaracağımıza yürekten inanıyorum. Bir kez daha Amed halkının bugün büyük bir emekle bu yürüyüşü örgütleyen tüm arkadaşlarımıza, bugün 7’den 70’e katılım gösteren bütün halklarımıza teşekkür ediyoruz. Ve bizler mutlaka barışı inşa edeceğiz.”
Yürüyüş, yapılan konuşmaların ardından çekilen halaylar ve zılgıtlarla sona erdi.