Tülay Hatimoğulları: Onurlu olmayan bir barış kabul edilemez

  • 11:05 31 Ocak 2025
  • Güncel

  

 
İSTANBUL – "Aleviler Barışı Konuşuyor"  panelinde  "yeni süreç" tartışmalarına dikkat çeken DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "Eşit yurttaşlık temelinde bu ülkede yaşayan farklı halkların ve inançların temsil edilmesini sağlamak için çalışıyorum" mesajını paylaştı.
 
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı öncülüğünde İstanbul’un Bakırköy ilçesindeki Florya semtinde bulunan Elite World İstanbul Florya Oteli’nde "Aleviler Barışı Konuşuyor" adlı panel düzenlendi. Panelin yapıldığı salona, “Eşit yurttaşlık, barış, adalet, demokrasi, laiklik”, “Suriye’deki Alevi katliamlarına dur de”, “İnsancıl insanlar barıştan yana/ Ancak zalim olan kıyar insana/ Barış aşkı yayılmalı cihane/ Barış güvercinin uçsun dünyada” şeklinde yazılı pankartlar asıldı.
 
Panele, Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM Parti) Partisi Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra çok sayıda siyasi parti, kurum, kuruluş ve platform temsilcisi katıldı.
 
Panelde konuşa DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Orta Doğu ve Türkiye’deki gelişmeler ile savaşa karşı çözüm meselesini bu panelde konuşacaklarını belirtti. Alevilerin barışı tartışmasının çok önemli olduğunun altını çizen Tülay Hatimoğulları, “Bu toprakların kadim inançların ve nüfus olarak geniş bir nüfusa sahip olan Alevi canlarla Türkiye ve Orta Doğu’yu konuşmak oldukça önemlidir” dedi.
 
Suriye’deki Alevi katliamları
 
Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi: “Burada bulunan kurumlar Suriye’deki Alevi canlarla dayanışma içinde olduklarını, bununla ilgili çok çalışma yürüttüklerini de, hem Türkiye’deki hem Avrupa’daki canlarımızın bu konuda çok ciddi çalışmalar yürüttüklerini de biliyoruz. Alevi inancı için, Arap Alevileri için çok önemli bir değer olan El Xasidi’nin türbesi yakıldı Suriye’de. En son bir akademisyen kadının kaçırıldığı hatta kimi haberlere göre katledildiği bilgisi geldi. Birçok Alevi şeyhinin katledildiğini biliyoruz. Buna karşı güçlü bir çalışmayı, hem Türkiye’deki hem Avrupa’daki canlar olarak Suriye’de yaşanan bu katliamlara karşı, bu savaş ve çatışmalara karşı yürüttüğümüz çalışmaları daha ileri taşımak, güçlendirmek, Suriye’deki Alevi canlarımızın sesi olmak, hepimiz açısından oldukça önemli.”
 
Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalara değinen Tülay Hatimoğulları, “Kürt sorunu 40 yılı aşkındır Türkiye’de Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesiyle önemli bir konu başlığı, çok önemli bir sorun oldu. Kürt halkının hem Türkiye’de hem Suriye’de İran’da verdiği mücadele özgürlük ve kimlik mücadelesi çok önemli ve anlamlı. Artık sadece bu bölgenin ve ülkelerin gündemi değil, artık bütün dünyanın gündemi. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan Kürt halkının oluşturmuş olduğu öz yönetimler bugün bölgenin ihtiyacı olan biraz önce bahsettiğimiz katliamları bitirecek anlayışı kendisidir. Bugün Suriye'deki Kürtler bütün Orta Doğu'da en seküler, farklı halkların ve inançların bir arada yaşamasını sağlayan özellikle geri plana itilmek istenen, HTŞ yönetimiyle beraber neredeyse yok sayılan kadınların siyasetteki ve toplumda ki temsiliyetinin önemli taşıyıcılarıdır, önemli bir model sağlamışlardır bu konuda” diye belirtti.
 
‘Onurlu olmayan bir barış kabul edilemez’
 
Tülay Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz burada bir tarafından iç barışımızı konuşurken bunun yanı başımızdaki Suriye’den bağımsız olmadığını birbiriyle çok ciddi kader ortaklığı olduğunu biliyoruz, farkındayız. Bizler DEM Parti olarak hep şu noktada durduk; Umuda, barışa dair en ufak bir umut varsa en ufak bir kapı aralanıyorsa biz o kapıyı ardına kadar demokrasi güçleriyle muhalif olan bütün kesimlerle örelim ve örgütleyelim istiyoruz. Bugün, mevcut olan iktidarın her şeyi kendine yontmaya çalışmasını, mevcut olan bu rejimin kendini tahkim etmek için her yol ve yönteme başvurabileceğini biz DEM Parti olarak çok iyi irdeliyor ve bunun farkındayız. Kürt halkı politik bir halktır, örgütlü bir halktır ve tırnak içinde kandırılmak kelimesini kabul etmeyen bir halktır. Bugün onurlu olmayan bir barış, Kürt halkının onurunu, haklarını öngörmeyen bir barışı DEM Parti olarak da, Kürt halkının bizatihi kendisi kabul etmez. DEM Parti kabul etse de Kürt halkı kabul etmez.
 
Muhalefetin olmadığı bir barış olmaz
 
İmralı görüşmelerinin devam ettiği bu süreçte özellikle ikinci görüşmede Sayın Abdullah Öcalan şunu çok net ifade etti. ‘Muhalefetin olmadığı bir barış olmaz. Muhalefet yoksa, bu iktidar her şeyi kendine yontar. Demokratik zeminde bir barışın üzerinde çalışıyorum’ diyen Sayın Abdullah Öcalan, dört saate yakın gerçekleşen görüşmede ‘Demokratik bir barışın zemininin sadece Kürt sorununu çözmek için değil, bu ülkede tarih boyunca yaşanmış olan Alevi sorununu çözmek, eşit yurttaşlık hakkı temelinde bu ülkede yaşayan bütün farklı halkların ve inançların temsil edilmesini sağlamak, bunun sadece sözde değil özde, demokratik bir anayasa ile güvence altına alınması için çalışıyorum’ diyor. Bunu da siz canlarımızla özel olarak paylaşmayı önemli buluyoruz.
 
Barışa her şeyden fazla ihtiyacımız var
 
Barışa her şeyden fazla ihtiyacımız var. Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığı, Halk Tv’ye yapılan son operasyonda Fuat Toktaş’ın tutuklanması, biz burada konuşurken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu mahkemede ifade verirken, Kartalkaya yanığını konuşmak isteyen basın sansürlenirken, insanların can pazarı yaşadığı bir yaşarken insanların barışa ihtiyacı var.  İşsizliğin, yoksulluğun ve açlığın geçinememenin, barınamamanın arttığı bir dönemde barışı her zamankinden daha fazla konuşmaya ihtiyacımız var. Siyasal İslam çizgisinin bölgede kökleşmeye çalıştığı bir dönemde hem Türkiye’de hem bölgede model olarak da HTŞ’yi gösterebiliriz. Böylesi bir zamanda başta Alevi canlar olmak üzere bu coğrafyada yaşayan bütün halkların ve inançların daha fazla barışa ihtiyacı var. Barış toplumsallaşırsa, toplumsallaştırmayı başarırsak ve sahiplenirsek olur.
 
Tuncer Bakırhan'dan örgütlenme vurgusu
 
Tuncer Bakırhan da konuşmasında Suriye'de Alevilerin yaşadıkları baskı ve saldırılara değindi. Tuncer Bakırhan, "Gün yok ki Alevi yurttaşlarımızın canına ve malına el konulmuyor. Biz bunu kınıyoruz, buna asla katılmıyoruz. Bunun karşısında durmaya devam edeceğiz. Ama örgütlenmenin ve ortak mücadele zeminini büyütmenin de ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu bu yaşanılanlardan dersler çıkararak anlamış olduk” dedi.
 
"Yeni süreç" tartışmalarına işaret eden Tuncer Bakırhan, "Biz ortak mücadele zeminiyiz. 100 yıldır inkar edilen, asimile edilen, reddedilen, Kürtlerin ve Alevilerin, emekçilerin ortak mücadele zeminiyiz. Biz demokrasi talebi olan bütün toplulukların eviyiz. Biz sadece Kürt değiliz, sadece Kürt coğrafyasına sıkışmış ya da Kürt coğrafyasındaki sorunları gündemine alan, diğerine gözünü kapatan, müdahale etmeyen, yüreğinde hissetmeyen bir zemin değiliz. Nasıl ki Kürtler yüzyıldır inkar ediliyor, reddediliyor, asimile ediliyor, aynı şeyi Aleviler de yaşıyor. Hepimizin yaşadığı bu sorunlar karşısında ortak mücadele etmeyişimiz bu inkarı, bu reddi, bu asimilasyonu giderek büyütüyor, yıllara yayıyor. Dolayısıyla ortak mücadele zemininin ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu anlatmaya gerek yok" diye konuştu.
 
Panel, basına kapalı olarak devam etti.