‘Şiddet dosyalarında ön rapor titizlikle hazırlanmalı’
- 19:41 15 Aralık 2025
- Güncel
İSTANBUL – İHD İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu ile TİHV’in İnsan Hakları haftası kapsamında “Adli Tıp raporlarının kadına yönelik şiddet davalarındaki rolü” başlıklı panelde, kadına yönelik şiddet dosyalarındaki ön raporun titizlikle hazırlanması gerektiği vurgulandı.
İnsan Hakları Derneği(İHD) İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı(TİHV) İstanbul Temsilciliği, İnsan Hakları Haftası kapsamında Şira Kitap Kafe’de, “Adli Tıp raporlarının kadına yönelik şiddet davalarındaki rolü” başlıklı panel gerçekleştirdi.
Avukat Eren Keskin’in moderatörlüğünde yapılan panelde, TİHV adına Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden Avukat Ekin Baltaş konuşmacı olarak yer aldı.
'Sorun sistematik'
Panelde ilk sözü alan Eren Keskin, işlenen suçların ortaya çıkmasında adli tıpın büyük rolünün olduğunu söyleyerek “Devlet güçlerinin fail olduğu dosyalar dışında adli tıpın dışında verilen raporlar kabul edilmiyor” dedi. Eren Keskin, hasta tutsaklara da dikkat çekerek, hasta tutsak Fatma Tokmak dosyasına değindi. Eren Keskin, hasta tutsak Fatma Tokmak’ın tahliye edilmesi gerekirken adli tıp raporundan dolayı tahliye edilmediğine dikkat çekerek, “Bu adli tıpçıların suçu değil bu sistematik. Ceza ve özellikle failin devlet güçlerinden olduğu dosyalarda adli tıpın verdiği raporlar karşımıza çıkıyor. Kimse görevini yapmadığı için bu karşımıza çıkıyor. Asıl sorun sistemde” dedi.
‘Patriyarka dünyanın her yerinde’
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, cinsiyetçi patriyarkal bir sistem içinde yargının da benzer bir sistemle işlediğine vurgu yaparak, kolluğun da patriyarkadan yararlandığını söyledi. Delillerin toplanıp araştırılmasının her aşamasında patriyarkanın etkisini gördüğünü ifade eden Şebnem Korur Fincancı, “Olayların incelenmesi ne yazık ki güvenli bir şekilde olmuyor. Patriyarkanın etkisiyle sorulan sorular dahi değişiyor. Mahkemede dahi mağdur suçlayıcı tavır sergileniyor. Yalnızca Türkiye’de değil patriyarka dünyanın her yerinde. Patriyarkayı dünya üzerinden silmeden bu sistemi cinsiyetçilikten kurtaramayız” diye belirtti.
'ATK’nin sorununu giderecek olan yargı makamı'
Şebnem Korur Fincancı, Rojin Kabaiş dosyasına da değinerek şunları kaydetti: “Otopside vücudun her santimetre karesinden örnek alınmış ve değerlendirilmiş ama kurul raporunda sadece iki farklı erkeğe dair DNA diyorlar ama onu Kurul raporuna geçirmiyorlar. Aslında onu Kurul raporuna geçirmelerini bekleriz. Burada bir eksiklik yok aslında. Buradaki sorun avukatlar her raporu okumalı. Kurul raporunun nitelikli olup olmadığını değerlendirecek olan yargı makamıdır. Yargının bütün raporları değerlendirmesi gerekir. Otopsi bulguları, bulunuş şekli, laboratuvar sonuçları ve değerlendirme süreci hepsi birbiriyle bağlantılı. Adli Tıp Kurumu evet sorunlu ama her aşama ayrıca sorunlu. O eksikliği giderecek olan yargı sürecidir” diye konuştu.
‘Ön rapor titizlikle hazırlanmalı’
Avukat Ekin Baltaş, şiddet dosyalarında belgelemelere değinerek “Burada en büyük problemlerden birisi doğrudan adli vaka üzerinden işlem yapılması. Kadınlar hastaneye gitmiyorlar bu yüzden şiddete dair ellerinde bir şey olmuyor” ifadelerini kullandı. Şiddet dosyalarında ön raporun titizlikle hazırlanması gerektiğini belirten Ekin Baltaş, şöyle konuştu: “Hakim veya savcı ön raporda en detaylı bilgiyi edinebilir. Kıyafette de vücutta da ne aranacağını gösterebilir ön rapor. Şiddete uğrayan kişiler hastaneye başvurmakta çekimser kalıyorlar. Özellikle kadınlar, sigortası olmadığından başvuru yapamıyorlar. Fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet muayenelerinde sadece fiziksel şiddete bakılıyor.” Ekin Baltaş, özsavunma gerçekleştiren Nevin Yıldırım dosyasına değinerek “Nevin Yıldırım dosyasında hiçbir şekilde haksız tahrik indirimi yapılmadı. Bu dosya erkek için yazılsaydı dikkate alınırdı” diye konuştu. Ekin Baltaş, son olarak “Adli Tıp Kurumu’nun başkanını Cumhurbaşkanı atıyorsa bağımsız olmadığını düşünmek gerekir.”
Panel, soru cevaplarla devam etti.







