‘Eşitlik de özgürlük de barışla mümkün’

  • 09:02 6 Kasım 2025
  • Güncel
Devrim Fındık
 
İSTANBUL - Yerel Demokrasi Konferansı’na katılan kadınlar, savaşın ve çatışmanın en ağır yükünü taşıyanların kadınlar olduğunu vurguladı. “Biz kadınların da, göçmenlerin de barışmaya ihtiyacı var” diyen kadınlar, eşitlik ve özgürlüğün ancak barışla mümkün olabileceğini belirtti.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, 1-2 Kasım tarihlerinde İstanbul Bakırköy’de bulunan Cem Karaca Kültür Merkezi’nde “Yerel Demokrasi Konferansı” düzenledi. Konferansa çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü temsilcisinin yanı sıra belediye eşbaşkanları, aydınlar, akademisyenler, feministler ve çok sayıda yurttaş katıldı.
 
Çalıştayda hem kadınların kazanımlarına hem de halkın iradesinin yerel yönetimlerde gasp edilmesine dikkat çekilirken, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin önemi vurgulandı. Konferansa katılan kadınlardan Emekçi Hareket Partisi (EHP) Sosyalist Feministler adına Esin İzel Uysal ile feminist yerel yönetim uzmanı Mine Kösem Çınar değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Atılan bütün adımlar önemlidir’
 
Esin İzel Uysal, Kürt sorununun yüz yılı aşkın bir süredir devam eden bir sorun olduğunu ve bu sorunun çözülemediği her durumda yalnızca Kürt halkı üzerinde değil, Türkiye’de yaşayan herkesin sonuçlarıyla yüzleştiğini belirtti. Kürt sorununun çözümsüzlüğünün yaşamın her alanına sirayet ettiğini söyleyen Esin İzel Uysal, bu sorunun çözülmesi gerektiğini vurguladı. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına değinen Esin İzel Uysal, “Bu açıdan yapılan çağrı ve bu yönde atılan her adımın olumlu olduğunu görmek gerekir. Çeşitli nedenlerle bunlar kesintiye uğradı. Ama bu konuda atılan bütün adımlar önemlidir. Çünkü bunun sonunda, çözüme ulaşılmasıyla birlikte bütün halklar, bu ülkede yaşayan herkes derin bir nefes alacak ve başka sorunların nasıl çözüleceğini de konuşma imkânımız olacak. Ona ilişkin yol da açılacak” dedi.
 
Meclis’te kurulan komisyona dikkat çekti
 
Temmuz ayında silah bırakma süreci ve PKK’nin Türkiye’den çekilmesiyle birlikte önemli adımlar atıldığını hatırlatan Esin İzel Uysal, devlete düşen ciddi sorumluluklar olduğuna işaret etti.  Meclis’te kurulan komisyonun süreç açısından önemli bir anlam taşıdığını belirten Esin İzel Uysal, “Konuya dair çeşitli görüş alışverişlerinin yapılması açısından özneler dinlendi, farklı toplumsal kesimler dinlendi. Şimdi aslında bir yasal sürecin hazırlanması, hukuki düzenlemelerin yapılması yönünde önemli bir adım atılması gerekiyor. Yalnızca Kürt illerinde değil, artık Türkiye’nin kalbinde, İstanbul’da da pek çok yere atanan kayyımlar söz konusu. Dolayısıyla bunlara ilişkin nasıl bir adım atılacağı da önemli bir soru. Bunun da atılmasıyla birlikte siyasetin suç olmaktan çıkarılması, gerçek anlamda barışa giden yolda önemli bir siyasi irade beyanı olacak. Demokratik toplum ve demokrasi açısından da hepimiz için büyük bir kazanım olacak. Sırada atılması gereken bu adımlar var diyebilirim” diye belirtti.
 
‘Silahların susmasından daha büyük bir sorunu konuşuyoruz’
 
Esin İzel Uysal şöyle devam etti: “Yalnızca silahların bırakılmış olması bunun için yeterli değildir. Anayasa sorunu var, Kürt halkının kendi anadilini konuşamaması, bu dilde eğitim alamaması gibi bir sorun var. Maalesef bir dil bariyeri nedeniyle öldürülen kadınlar var. Fatma Altınmakas gibi çok acı bir örnek var. Bu, Kürt halkının kendi varlığının inkâr edilmesi dolayısıyla nasıl büyük bir sorunla karşı karşıya kaldığını ve yüzyıllar boyunca bu sorunla yaşamak zorunda bırakıldığını gösteriyor. Eğitim alamıyor, kendini ifade edemiyor, göç etmek durumunda kaldığında bambaşka bir yerde kendini buluyor. Dolayısıyla silahların susmasından çok daha büyük bir sorunu konuşuyoruz. Bir arada yaşayabilmenin yollarını bulmamız gerekiyor. O zaman gerçekten bir barış yaşanabilir. Bütün bunlara rağmen, bir yıllık bir sürecin başlamasının ve bu noktaya kadar kesintisiz gelebilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.”
 
‘İktidar rakiplerinin iç işleyişlerini dizayn etmeye çalışıyor’
 
Siyasetin önünün iktidar tarafından kapatıldığını kaydeden Esin İzel Uysal, “Demokrasi dediğimiz şey aslında birçok sesin, farklı fikirlerin, tartışmaların var olabilmesidir. Ama şu an iktidar, kendisi dışındaki hiçbir fikre tahammül edememekle birlikte kendi rakipleri olan partilerin iç işleyişlerini dahi dizayn etmeye çalışıyor. CHP’ye atanan kayyımlar, operasyonlar bunu gösteriyor. Ama bunu ilk kez yapmıyor AKP iktidarı; yıllardır Kürt hareketi ve Kürt halkı üzerindeki baskılarda bunun çeşitli örneklerini gördük. İlk olarak bundan vazgeçilmesi gerekiyor. Hem Kürt illerinde hem de batıda atanan bütün kayyımların geri çekilmesi gerekiyor ki bu halkın seçtiği temsilciler kentleri yönetmeye başlayabilsin ve birlikte yönetim deneyimi ortaya koyabilelim” diye konuştu.
 
‘Sürecin arkasında olmak ve onu korumak önemlidir’
 
Topluma ve siyasi kesimlere düşen sorumluluğa dikkat çeken Esin İzel Uysal, “Biz bunu anlatacağız, bunun yollarını geliştireceğiz” dedi. Sürecin başarıya ulaşması için ortak mücadelenin önemine işaret eden  Esin İzel Uysal, “Ama bu da bir nesnelliğin sonucudur. Kürt halkının yıllardır süren mücadelesinin bir sonucudur. Ortadoğu’daki dengelerin bir sonucudur. Her koşulda barış olduğunda, Kürt meselesini çözdüğümüzde yüzyıllardır süregelen bir sorunu çözmüş olacağız. O zaman demokrasi, işçi sınıfı ve diğer toplumsal kesimlerin mücadelesi için neler yapılabileceğini konuşabileceğiz. Hep birlikte bu sürecin arkasında olmak, onu korumak ve kollamak çok önemli” diye belirtti. 
 
‘Biz kadınların barışmaya ihtiyacı var’
 
Feminist ve yerel yönetim uzmanı Mine Kösem Çınar, çalıştaya dair değerlendirmesinde şunları söyledi: “Kadınlar olarak yıllardır kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesiyle yerel yönetimlerde kazandıkları kadın dayanışma merkezleri, sığınaklar ve eşitlik birimleri üzerinden tartıştık. Çünkü bunların hepsi aslında kadınların mücadeleyle yerel yönetimlerde kazandıkları alanlardır. Şimdi mücadele bizim için daha büyük; çünkü demokrasi yerelde başlar, dayanışma yerelde başlar. Bu biz kadınlar için de öyle, geri kalan diğer kimlikler için de öyle. Kadınların mücadelesinin büyük bağlamda kent barışına da katkı sunacağını düşünüyoruz.
 
Çünkü merkezi siyasetle ayrıştırılan, kutuplaştırılan, birini yoksul bırakan, birini daha da zengin kılan bir sistemdeyiz ve bu farklar gittikçe açılıyor. Kent artık bir uzlaşı, bir barış mekânı değil. Hiçbir zaman öyle olmadı çünkü hiçbir zaman kent yönetim mekanizmalarına biz halk olarak katılamadık. Dolayısıyla şu anda bunun mücadelesini vermek her zamankinden daha önemli. Bu yüzden kent barışı için çalışmanın, büyük toplamda barışa da katkı sunacağını düşünüyorum. Çünkü hepimizin barışmaya ihtiyacı var. Biz kadınların da, göçmenlerin de barışmaya ihtiyacı var. Hepimizin bu kente ortak olmaya ihtiyacı var.”