
Toplumsal barışta NOW TV nerede?
- 09:06 19 Ekim 2025
- Medya Kritik
Öznur Değer
HABER MERKEZİ – Barış savaşanlar arasında olur. Savaşta yüreği yanmayan insan, barışın ve hatta barış umudunun ne denli kutsal olduğunu bilemez. Ancak medya, bu duygunun taşıyıcısı olmayı bıraktığında toplumsal barış da yara alır. NOW TV ve onunla aynı zihniyeti paylaşan birçok medya kuruluşu, “barış” dilini kullanmadığı müddetçe saldırgan güruhlar türemeye devam edecek. Barış gazeteciliğini ilke edinmezsek, topluma kaybettirir, iktidarlara kazandırırız.
Güneşli günlere uyanacağımız, karanlığı ebediyete gömeceğimiz günlerin umudu ve heyecanı içerisinde yaşanan gelişmeleri takip ederken, aydınlığa gölge düşürmek isteyen güruhların varlığı ne yazık ki kendini daha da hissettirir oldu. “Barış” diyoruz. Tek başına sonsuz huzuru tanımlamaya yeten bu kavramın üstün gücünü düşünmeyen bu “gölgeciler”, medyanın gücünü ve toplum üzerindeki etkisini kullanarak, halkların barış umudunu tartıştırarak sonsuz barış yerine sonsuz savaşa teşvik ediyor.
Medyanın öncülüğü
Barışa da savaşa da medya öncülük eder. Toplumu savaş diline de barış diline de medya hazırlar. Tıpkı ayrımcılığı, ırkçılığı ve cinsiyetçiliği körüklediği gibi. Bu nedenle toplumsal barışta medyanın rolü belirleyicidir. Barışın toplumsallaşması, ancak barış diliyle mümkündür; savaş dili ise toplumu her seferinde yeniden kutuplaştırır.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci
1 Ekim 2024 tarihinde MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Parti grubuna giderek tokalaşması ile başlayan ve 27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ile şekillenen süreç üzerinden epey bir zaman geçti. Aradan geçen zaman diliminde takvim yaprakları çok önemli ve tarihi anlara şahitlik etti. Nitekim bunun en önemli ilk adımı 9 Temmuz’da Kürt Halk Önderi’nin tecritte bulunduğu İmralı Cezaevi’nde 27 yılın ardından ilk videolu görüntüsünün yayınlanması, ikincisi ise iki gün sonra akabinde gerçekleşen silah yakma töreni oldu. PKK tarafından atılan tarihi adımı Meclis Komisyonu takip etse de, komisyonun henüz Meclis’e final raporunu sunmaması ile sürecin neye evrileceğine, hukuki ve siyasi zeminin ne olacağına yönelik tedirginlikler de haliyle sürüyor.
Peki tüm bu gelişmeler ışığında ve gelinen aşamada medya nasıl bir rol oynadı ve oynuyor. Elbette sürecin başladığı tarihten bu yana sayısız yazılar kaleme alındı, yorumlar yapıldı. Nitekim yazılmaya, konuşulmaya devam eden bir sürecin içindeyiz.
Meclis Genel Kurulu’nda neler oldu?
Ancak bugün çok spesifik ve hepimizin muhakkak dijital medya hesaplarında, telefonlarımızı kaydırırken denk geldiği bir görüntü üzerinden yazımı devam ettirmek istiyorum. Bu görüntü 14 Ekim’de Meclis Genel Kurulu’nda yaşandı. Hemen özetle görüntünün ne olduğunu kısaca anımsatıp medyanın çıkardığı sonuçlara geçmek istiyorum.
Meclisi, Meclis Başkanvekili ve aynı zamanda İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan yönetirken, toplumsal barışta hiçbir rolü ve belki de fikri olmayan (faşizm dışında) cinsiyetçi ve militarizmi körükleyen İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Meclis’i yöneten Pervin Buldan’a hakaretlerde bulundu. Aynı zamanda İmralı Heyeti üyesi de olan Pervin Buldan’ın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın mesajlarını ve eleştirilerini kamuoyu ile paylaşmasını, özelde medyanın diline yönelik eleştirilerini sunduğu mesajları paylaşmasını “ulakçılık” olarak ele alan Turhan Çömez. Akabinde tansiyonların yükseldiği Meclis gruplarından havada hakaretler, bağrışlar, haykırışlar uçuştu.
İYİ Partili vekil cinsiyetçi söylemden teşhir edildi
Ancak tüm bu tartışmalar arasında çok önemli bir detay vardı. Pervin Buldan yönettiği Meclis Genel Kurulu’nda İYİ Parti Milletvekili Mehmet Mustafa Gürban’ın X hesabından Pervin Buldan’a cinsiyetçi mesaj attığını açıklayarak, teşhir etti. Hani şu “O çocuklar emniyet güçlerine saldırırken mi zırhlı araç altında kaldı?” diyerek 19 Ekim 2023’te DEM Parti grubunun zırhlı araçlarla katledilen çocuklara yönelik araştırma talebini, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nda reddeden İYİ Partili Milletvekili vardı ya işte o. Ancak bu en önemli detayı görmeyen “erk” güruhu, Pervin Buldan’ı hedef almaya başladı.
Medya neyi görmek istedi
Tüm bu gelişmeler yaşanırken ve Pervin Buldan erkek siyaseti ve zihniyeti tarafından hedef gösterilirken, uğradığı cinsiyetçi söylemi görmezden gelen medya bakın nasıl bir tutum sergiledi.
Medyanın eril dili, yaklaşımı ve bakışı konusunda da yine spesifik bir örnekle devam edeceğim. Hepimizin tanıdığı bir ismin bu konuya yaklaşımı üzerinden medyanın neyi görüp neyi perdelediğini gözler önüne de sermeye çalışacağım.
Now TV ve kadın düşmanı Selçuk Tepeli
NOW TV, eski adıyla FOX TV, ana haber spikeri Selçuk Tepeli’nin, işi, görevi yalnızca halka doğru haber aktarmak olan bu kişinin ana haber ekranlarından bir kadını nasıl hedef aldığını anlatmaya çalışacağım.
Birkaç yabancı dil bildiği için de (ki ülkesinde çoğunlukta konuşulan Kürtçe, Arapça gibi dilleri bilmez) kendini “aydın” ve “entelektüel” addeden bir kişi aynı zamanda Selçuk Tepeli. En çok eleştirdiği “emperyalist” ülkelerin dilini bilir, yaşadığı Orta Doğu coğrafyasında ana dili dışında başkaca dil bilmez. Gazeteciliğe ise ABD merkezli Newsweek Türkçe dergisinde başlar. 2020’den bu yana ise eğlence sektöründe dünyanın en büyük medya şirketlerinden biri olan yine ABD merkezli The Walt Disney Company’in devraldığı NOW (FOX) TV’de ana haber spikeri olarak çalışmaya devam ediyor. Buraya kadar, en çok eleştirdiği “emperyalist” ülkelere bağlı şirketlerde çalışıp yine çok eleştirdiği “emperyalistlerden” para alması dışında herhangi bir beis yok. (!)
Ancak gel gelelim ki, işi yalnızca halka haber ulaştırmak olan bir gazetecinin, haber spikerinin ana haber ekranlarından Meclis Başkanvekili bir kadın siyasetçi hakkındaki söylemlerine. Haber sunumunda izleyicilere izletilen Meclis görüntülerinin akabinde, haber sunmak yerine şahsi görüşünü belirtmekten ayrıca zevk alan Selçuk Tepeli, Pervin Buldan’a hitaben, “Bu işin adabını öğrenecek, ondan sonra konuşacağız” diye sesleniyor. Haber sunmak yerine izleyiciye adeta bilgi iktidarcılığı taslayan, izleyiciye haber aktarmak yerine aşağılayan, halkı “cahil” addeden çok bilgili, kültürlü, entelektüel, kadın hakları savunucusu Selçuk Tepeli (!), Pervin Buldan’ın ifşa ettiği, Meclis Genel Kurulu’ndan teşhir ettiği İYİ Parti Milletvekili Mehmet Mustafa Gürban’ı ise hiç görmedi. Bir kadına “adap” öğretmeye yeltenen ancak erkeğin cinsiyetçi söylemine değinme lüzumu bulmayan Selçuk Tepeli’ye kanalı NOW TV de tepki göstermedi.
“Barış ve Demokratik Toplum” sürecinin başladığı tarihten bu yana barış söyleminde hiçbir değişime gitmeyen NOW TV, “terör, terörist, terörist başı” gibi toplumsal barışa hiçbir katkı sunmayacak söylemlerde ısrar ederek, tarihin kara sayfalarındaki yerini şimdiden hazırlıyor. Toplumsal kutuplaşmayı körükleyen bu dil ve söylem, barışa hizmet etmediği gibi “ulusal değerleri” de koruma rolü olamaz.
Barış mı istiyoruz savaş mı?
Selçuk Tepeli ve onun gibi eril, kadın düşmanı yorumcular dijital medyada Pervin Buldan’a saldırırken; kadın özgürlük çizgisini savunan kadınlar ve destekçileri bu dili teşhir etti.
Halk TV ekranlarında ise farklı bir ses, İrfan Değirmenci, Pervin Buldan’a yönelik saldırılara karşı barış çizgisini savunarak tepki gösterdi. Bu fark, medyada barış dilinin hâlâ mümkün olduğunu hatırlatıyor.
Barış savaşanlar arasında olur. Savaşta yüreği yanmayan insan barışın ve hatta barış umudunun ne denli kutsal olduğunu bilemez. NOW TV ve onunla aynı zihniyeti taşıyan birçok TV kanalı, gazete, ajans ve basın mecraları toplumsal barışta “barış” dilini kullanmadığı müddetçe saldırgan güruhlar türemeye devam edecek.
Savaş kaybettirir barış ise her dem kazandırır.