
‘Kalıcı barış için devletin adım atması gerekiyor’
- 09:02 30 Mart 2025
- Güncel
Rabia Önver
WAN - Wan ÖHD Şube Eşbaşkanı Hatice Bağcı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “Sürecin olumlu ilerlemesi ve kalıcı barışın sağlanması için elbette ki devletin de atması gereken adımlar var” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’ta İmralı Heyeti aracılığıyla yapmış olduğu "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısı her boyutuyla konuşulmaya devam ediyor. Bu çağrının ardından uzun süredir tartışılan Anayasa değişikliği de gündeme geldi. Çağrının karşılık bulması için gerekli olan hukuki düzenlemeler ve yasal değişikliklerle birlikte 'Umut Hakkı'nın yeniden tartışılması ve yasal alt yapısının hazırlanarak uygulanması gerektiği çağrısı da güncelliğini koruyor.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şube Eşbaşkanı Hatice Bağcı da çağrıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı demokratik barışı inşa çağrısının tüm halklar açısından önemli ve kıymetli olduğunu vurgulayan Hatice Bağcı, bu çağrının hayata geçebilmesi için gerekli koşulların sağlanması gerektiğini belirterek, “Sayın Öcalan, bu çağrısıyla üzerine düşen tarihi sorumluluğu güçlü bir irade ve kararlılıkla yerine getirmiştir. Bu irade ve kararlılığın, başlatılan barış sürecine olumlu yansıdığına inanıyoruz. Barış çağrısı bugün hukuki ve yasal zemine ulaşmış durumdadır. Bu noktada, sürecin olumlu ilerleyebilmesi ve nihayetinde kalıcı barışın sağlanabilmesi için devletin de artık atması gereken adımlar vardır” şeklinde konuştu.
‘Tüm kesimler toplumsal çağrıya kulak vermeli’
Her ne kadar İmralı Heyeti ile görüşmeler yapılmış olsa da, 26 yıldır İmralı Ada Hapishanesi'nde uygulanan tecridin sürdüğünü hatırlatan Hatice Bağcı, bu sistematik tecridin bir an önce sonlandırılması gerektiğini vurguladı. Hatice Bağcı, “Sayın Öcalan, sürecin aktörlerinden biri olarak üzerine düşen rolü yerine getirdi. Şimdi sıra diğer aktörlerde. Herkes kendi rolünü oynarsa, sürecin çok daha sağlıklı ilerleyeceğine inanıyoruz. Yapılacak hukuki, yasal ve anayasal düzenlemelerle devlet de bu sürece somut katkı sunmuş olacaktır. Bu düzenlemeler sayesinde hem başlatılmış olan süreç sağlıklı bir şekilde ilerleyebilir hem de süreç kalıcı barışla sonuçlanabilir. Böylece tüm Türkiye halkları demokratik barış içerisinde birlikte yaşama yönünde önemli bir kazanım elde etmiş olacaktır. Tüm kesimlerin ve kamuoyunun, bu barış çağrısına ve toplumsal sese kulak vermesi gerekmektedir” dedi.
'Devam eden tecridin sonlandırılmasıyla adım atılabilir'
Barış isteyen tüm kesimlerin, başlatılan sürece bir an önce katkı sunması gerektiğini vurgulayan Hatice Bağcı, “ÖHD olarak, sürece katkı sunacak hukuki, anayasal ve yasal düzenlemelerin çok kıymetli olduğuna inanıyoruz. Barışı isteyen tüm halklar gibi, bizler de bu düzenlemelerin yapılması yönünde devletin artık somut adımlar atması gerektiğini düşünüyoruz. Hukukçular olarak, devletin yasalarında, kanunlarında ve anayasasında gerçekleştireceği düzenlemelere ilişkin üzerimize düşen her türlü sorumluluğu almaya ve sürece bu yönde katkı sunmaya hazırız. Sayın Öcalan’ın çağrısıyla başlayan sürecin olumlu bir şekilde ilerleyebilmesi ve kalıcı barışın sağlanabilmesi için, 26 yıldır süren ve halen devam eden tecridin sonlandırılması önemli bir adım olacaktır” diye belirtti.
‘Yasal ve Anayasal düzenlemeler yapılmalıdır’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı sürecin, mevcut tecrit koşullarında sağlıklı bir şekilde yürütülemeyeceğini belirten Hatice Bağcı, “Devletin, Kürt halkının varlığı ve özgürlüğü konusunda yasal ve anayasal düzeyde düzenlemeler yapması gerekmektedir. Kürt halkının varlığı ve özgürlüğü anayasal güvence altına alınmalıdır. Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrıya, iradesine ve kararlılığına Kürt halkı güven duyuyor. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yıllık inkâr ve ret politikalarıyla büyük acılar yaşamış bir halk gerçekliği de ortada duruyor. Bu sürece dair Türkiye devletinin samimiyeti, ancak yapacağı yasal ve anayasal düzenlemelerle somutlaşacaktır. Hasta mahpuslar ve siyasi tutsakların özgürlüğü için de gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Aynı zamanda Türkiye’de yerel demokrasinin güçlendirilmesi ve yerel yönetimlerin demokratikleşmesi de zorunludur” ifadelerini kullandı.
‘'Umut Hakkı' için yasal düzenleme şart’
Türkiye'nin demokratikleşmesi için gerekli adımlar atıldığında, Türkiye'de yaşayan tüm halklar için demokratik bir ülkenin mümkün olacağını vurgulayan Hatice Bağcı, "Terörle Mücadele Kanunu ve İnfaz Kanunu başta olmak üzere bazı yasaların ihlallere yol açtığı kanaatindeyiz. AİHM bu noktada, Türkiye’de 'Umut Hakkı'nın söz konusu kanun maddeleri nedeniyle uygulanmadığı sonucuna varabilir. Umut hakkına ilişkin olarak ise, AİHM’nin ihlal nedeni olarak gördüğü bu maddelerin değiştirilmesi ya da revize edilmesiyle, 'Umut Hakkı'nın sağlanması çok da zor değildir. Türkiye’nin kendi iç hukukunda bu konuda düzenleme yapması gerektiğine dair bir karar söz konusu ve bu kararda, yapılacak düzenlemelere ilişkin usule dair hukuki yöntemler de zaten belirtilmiş durumda. Türkiye, Terörle Mücadele Kanunu başta olmak üzere, İnfaz Kanunu ve Ceza Kanunu’nda umut hakkını ortadan kaldıran bazı maddeleri değiştirerek ya da kaldırarak, bu hakkın uygulanması için gerekli düzenlemeyi yapmış olacaktır" dedi.