Sağlıkta kadın olmak: Şiddet, taciz ve görünmezlik kıskacında

  • 09:08 6 Mart 2025
  • Sağlık/Spor
   
Rabia Önver 
 
WAN- Sağlık sektöründe çalışan kadınların maruz kaldığı şiddeti değerlendiren Wan SES Eşbaşkanı Figen Çolakoğlu, “Görülmeme, her yönüyle saldırıya maruz kalma, öldürülme tecavüz edilme, yok sayılma bunlara karşı duran bizler de varız. Kadın örgütlenmesini yönünde herkesi alanlara bekliyoruz” dedi.
 
AKP'nin 2003 yılında uygulamaya başladığı "Sağlıkta Dönüş Programı"nın yıkıcı sonuçları 2024 yılında kendisini iyice hissettirdi. Nitelik yerine niceliğe önem verilmesi, hastanelerin ticarethane ve hastaların müşteri olarak görülmesi, yine sağlığın ticaret kurullarına teslim edilmesi nedeniyle sağlık sistemi çürüdü. Yaşanan sorunların "pansuman" yöntemlerle çözülmek istenmesi ise, yıl içerisinde krizlerin daha da derinleşmesine neden oldu. Sağlık Bakanlığı, “İkinci Beyaz Reform” kapsamında “2022-2023 Sağlıkta Şiddetin Önlenmesi Eylem Planı” devreye koymuştu. Ancak bu kapsamda yapılan çalışma sadece hastanelerde emniyet ve güvenlik personeli sayısı arttırmak oldu. Bakanlığın bu planı, yaşanan şiddeti durdurmadı. 2023 yılında en azın 9 bin 35 sağlıkçı şiddet görürken, 2024 yılında bu sayı neredeyse iki katına çıktı.Sağlık sektöründe çalışan kadınlar uzun çalışma saatleri, emek sömürüsü zaman zaman izinsiz olarak çalışmaları ve son zamanlarda sağlık sektörü emekçilerine yönelik artan şiddetle ayakta kalmaya çalışıyorlar.
 
 Wan SES Eşbaşkanı Figen Çolakoğlu sağlık sektöründe çalışan kadınların maruz kaldığı çok boyutlu şiddet ve çalışma şartlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Bazı emekler görülürken bazıları da hiçbir yerde görülmüyor’
 
Kadınların her alanda iş yükünün ağır olduğunu söyleyen Figen Çolakoğlu, kadınların özellikle bakım hizmetlerinin olduğu alanlarda ağır iş yükü ile karşı karşıya kaldıklarını belirtti.  Kadınların hem iş ortamın da hem de evde iş yükünün ağır ve sorumluluklarının fazla olduğunu dile getiren Figen Çolakoğlu, “Pandemi döneminden bu yana çalışma koşulları neredeyse aynı. Bizler gerekli koşulların sağlanması için ilgili kurumlarla görüştük. Düzeltmelerin  yapılması noktasında takipçisi konumundayız. Bizler STK’lar olarak yıllardır verdiğimiz bir mücadele var, sağlık emekçileri boyutunda bir kazanım olarak kullanılması boyutuyla bir zaman dilimiydi. Pandemi döneminde sağlık bakanının ortaya çıkıp sadece sağlıkçıları alkışlayan bir tavrı olmuştu bunun eleştirisini yapmıştık. Sağlık alanında emek veren her sağlıkçının yaşamını da tehlikeye atacak bir boyutta özveriyi gösteren noktada bir çalışma yürüttüğünü söyledik. Bazı emekler görülürken bazıları da hiçbir yerde görünmüyor diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
 
 ‘Mücadele etmeye devam edeceğiz’
 
Sağlık alanında iş güvencesinin tehlike altında olduğunu aktaran Figen Çolakoğlu, sağlık çalışanlarına ödeme kalemlerinin birkaç tarzda yapıldığına dikkat çekti. Figen Çolakoğlu, “Bizim alanlarımız da neredeyse emekliliği gelmiş ve emekli olmayı düşünen insanlarda ekonomik krizin bir yansımasıyla insanlar emekli olmaya da çekiniyor.  Bu boyutuyla da bir hak mahrumiyeti de yaşanıyor. Tabi bizim de bu yönlü elbette mücadelemiz oluyor. Mevcut iktidarın da sadece bizlere değil muhalif olan ve hak savunuculuğu boyutunda mücadele eden her kesimin de üç maymunu oynama gibi tavırları maalesef devam ediyor. Biz bunları kırmak ve değiştirmek için mücadele etmeye devam edeceğiz ve mücadelemizi de esas alıyoruz” dedi.
 
 ‘Mücadeleyi sergileme noktasında ki bir gayretimiz var’
 
Çalışan kadınlar olarak her alanda ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirten Figen Çolakoğlu, Çocuk bölümü, yoğun bakım bölümü ve yaşlı bakım bölümlerinde genelde kadınların konumlandırılması kadınların emeklerinin sömürülmesini bir parçası olduğuna dikkat çekti. Figen Çolakoğlu, “Alanları gezdiğimiz zaman ilgili birimlerde ki tavrı, söylemi ve dili de bunun üzerine kuruyoruz. Bir cins ayrımcılığı politikası var. Gözetilen bir noktada kadının da iş yükünün arttığını söyleyebiliriz. 8 Mart’a  giderken elbette ki bu mücadeleyi biraz taçlandıran, mücadeleyi gören o mücadeleyi sergileme noktasında ki bir gayretimiz var. Kadın mücadelesini yansıtan temelde bazı çalışmalar yürüttük yerelde de özellikle sendika üzerinde de paneller ve belgesel gösterimleri daha çok toplumsal cinsiyet normlarına değinen noktada erkeklik tartışmalarımızı önümüze aldık. Bu atölyelerde hem kadınlarla ayrı tartışmalar yürütüp hem erkeklerle tartışmaları yürütecek bazı yürüttük” sözlerini kullandı.
 
‘Kadın örgütlenmesini yönünde herkesi alanlara bekliyoruz’
 
Erkek egemen sistemin sömürüsüne ve saldırısına maruz kalan çalışan kadınların her alanda mücadelelerinin sürdüğünü dile getiren Figen Çolakoğlu, “Kadınların konuşmayan eve çekilen, sindirilen ve tamamıyla erk ve iktidar zihniyetin kadına yaklaşırken sadece aile kavramı üzerinden eve kapatan,  kadın mücadelesinden koparan, hakkını savunan, mücadelesini veren egemen erkek zihniyetine karşı duran kadını bertaraf etme amaçlı bir yaklaşım içerisine giden anlayıştan söz ediyoruz. Her alanda kadınlara bir saldırı var tam da 8 Mart bunun için de bir fırsat. Görülmeme, her yönüyle saldırıya maruz kalma, öldürülme tecavüz edilme, yok sayılma bunlara karşı duran biz de varız. Bizde bu toplumun bir kesimiyiz ve buradayız diyebilecek gücü yansıtmasını bekliyoruz. Bütün kadınları 8 Mart'ta mücadeleyi büyütme ve kadın örgütlenmesini yönünde herkesi alanlara bekliyoruz” dedi.