Kürt Konferansı sona erdi: Abdullah Öcalan serbest bırakılsın

  • 21:50 27 Mart 2025
  • Güncel
HABER MERKEZİ - 19'uncu Kürt Konferansı'nın nihai kararında, ilgili kurumlara, çözümde rolünü oynayabilmesi için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması, Kuzey ve Doğu Suriye'nin tanınması ve PKK'nin “terör” listesinden çıkarılması çağrısı yapıldı.
 
Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunan Avrupa Parlamentosu'nda (AP) düzenlenen 19'uncu "Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler" başlıklı konferans, ikinci gününde sona erdi.
Konferansın beşinci ve son paneli, "Demokrasiyi teşvik etmek ve geleceği inşa etmek" başlığıyla Cenevre Üniversitesi'nden Delal Aydın'ın moderatörlüğünde başladı.
 
‘Kürt kadın özgürlük mücadelesi küresel bir karakter kazandı’
 
İlk sözü alan Aile İçi Şiddet, Din ve Göç Enstitüsü'nden Şîlan Fuad Hisên, kadınların kendi geleceklerini tayin etmek istediklerini söyledi. Kürt kadın özgürlük mücadelesinin feminizm mücadelesi ile buluştuğunu ve küresel bir karakter kazandığını söyleyen Şîlan Fuad Hisên, kadın hareketi sayesinde tüm dünyanın gözünü kulağını Kuzey ve Doğu Suriye’ye çevirdiğini kaydetti.
 
Şîlan Fuad Hisên, “Rojava'da kadınlar ataerkil zihniyete karşı çıktı. Kurdukları sisteme göre en küçük gruptan en büyük meclise kadar bir kadın bir erkek eşbaşkan bulunmalıdır. Bu, kadınların gerçek bir rol oynamasını sağlar. Kadın hareketi Diyarbakır hapishanelerinde, Rojava'da, gerilla alanlarında ortaya çıkmıştır. Kitlesel HDP tutuklamalarına karşı durdular, siyasal anlamda feministlerin cezalandırılmasına karşı durdular. Kürt belediyeleri feminist politikalar yürüttü. Eşbaşkanlık sistemini yaşattılar. Başûrê Kurdistan'da kadınlar feodal anlayışa karşı mücadele verdiler. Kadınlar olmaksızın demokrasi mümkün değil. Küresel alanda demokrasi geriliyor. Kürtlerin mücadelesi başka mücadelelerin yolunu aydınlatıyor. Kürt Kadın Hareketi, en karanlık günlerde bir umut ışığının var olduğunu hatırlatıyor. Gündelik hayatta susmayı kabul etmeyen ve özgürlük arayışı içinde olan kadınlardır” dedi. 
 
‘Savaşa ve otoriter rejimlere karşı demokrasiyi teşvik etmemiz gerekiyor’
 
Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Dış İlişkiler Komitesi'nden Nilüfer Koç ise “Bizim, savaşa ve otoriter rejimlere karşı demokrasiyi teşvik etmemiz gerekiyor. Eğer demokrasiden söz ediyorsak, demokrasiyi savunmamız gerekiyor. Bugün AP'de konuşurken temel bir husus haline geldi. Burada 45 yıllık bir süreden sonra düzen değişikliği söz konusu. İki kutuplu bir dünyadan çok kutuplu bir dünyaya geçiş söz konusu. ABD Başkanı Trump ikinci kez göreve geldi. Sadece yaptıklarını izlemek gerekiyor. İşgalden bahsediyor. Durum endişe verici” diye belirtti. Nilüfer Koç, “Umuttan bahsedeceksek Kürt siyasetine bakmak önemli. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 27 Şubat'ta çağrıyı yaptığında herkese seslendi. Burada önemli bir fırsat var. Bu fırsatı değerlendirmeliyiz. Kürt halkının kendi kaderini tayin etme anı. Biz bu değişimin aktörleri olmak durumundayız. Bu nedenle milletvekillerinin kişilerden ziyade devletlerden söz etmesine şaşırdım. Diktatörlerden demokrasi talebinde bulunmak fuzuli ve bu hiçbir işe yaramaz. Trump veya Erdoğan'ın demokrasiye ihtiyacı yok. Demokrasiye ihtiyacı olan halklardır. Bu yüzden üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Türkiye'nin içinde çok fazla sorun var. Totaliter rejimle karşı karşıyalar. Öcalan'ın çağrısı Kürtlerin bu sürecin başını çekebileceği konusunda bir umut ışığı yaktı” diye konuştu. 
 
Nihai karar
 
Konferans, 2’nci günün sonunda nihai kararı paylaşmak üzere tekrar toplandı. Nihai kararı Dersim Dağdeviren paylaştı.
 
Kararda, dünyada savaşların ve siyasi belirsizliklerin arttığına vurgu yapıldı. Türkiye'de Kürt meselesinin çözümü için önemli adımlar atıldığının hatırlatıldığı kararda şunlar kaydedildi: "Kürt siyasi lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihinde yaptığı tarihi barış ve demokratik toplum çağrısı, yalnızca Türkiye için değil, tüm bölge için düğümü çözmek adına benzersiz bir fırsat sunmaktadır. Kürdistan İşçi Partisi (PKK), bu çağrıya hızlı bir şekilde tek taraflı bir ateşkes ilan ederek yanıt vermiştir. Şimdi yapılması gereken, bu süreci kalıcı bir barışa ulaştıracak uygun hukuki ve siyasi temelleri oluşturmaktır. Öcalan’ın barış sürecine dahil edilmesi, sürecin başarısı için hayati öneme sahiptir. 25 yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan Öcalan’ın serbest bırakılması, yalnızca temel haklarının korunmasını sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda Kürt toplumunun ihtiyaçlarını ve haklarını ele alma yönünde bir taahhüdün de göstergesi olacaktır."
 
Kararda şu talepler sıralandı:
 
“* Türkiye’nin, uluslararası hukukun ihlali anlamına gelen Kuzey Suriye ve Irak Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarını durdurması,
 
* Kayyum uygulamalarına son verilmesi,
 
* Başlatılan sürecin ilerlemesi için derhal siyasi ve hukuki önlemlerin alınması,
 
* Rolünü uygun şekilde yerine getirebilmesi için zorunluluk olan Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması.”
 
ATILMASI GEREKEN ADIMLAR İÇİN ÇAĞRI
 
Kararda Avrupa Birliği ve kurumları ile özellikle Avrupa Konseyi'ne atılması gereken adımlara dair şu çağrı yapıldı:
 
* Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni, birleşik ve çoğulcu bir Suriye’nin vazgeçilmez demokratik unsuru olarak tanımaya ve güçlendirmeye,
 
* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Abdullah Öcalan davasında aldığı kararların derhal uygulanmasını sağlamaya,
 
* Kürt meselesine siyasi bir çözüm ve Türkiye ile Ortadoğu’nun demokratikleşme sürecini güçlendirmek için tüm mekanizmaları devreye sokmaya,
 
* Süregelen barış sürecine olumlu bir mesaj vermek adına Kürdistan İşçi Partisi’ni terör listesinden çıkarmaya.”