
Janer Biehl: Kürt hareketi yetenekli bir liderin elinde
- 09:23 6 Mart 2025
- Güncel
HABER MERKEZİ- Rojava Devrimi üzerine akademik çalışmalar yürüten araştırmacı yazar Janer Biehl, Murray Bookchin’in Abdullah Öcalan ile kurduğu diyaloğu aktardı. Janer Biehl, Murray Bookchin’in Abdullah Öcalan için, “Kürt Hareketi’nin sizin gibi yetenekli bir liderin elinde olduğunu duymak beni gerçekten çok mutlu etti. Umarım bu fikirleri hayata geçirebilirsiniz” dediğini aktardı.
Rojava Devrimi üzerine akademik çalışmalar yürüten araştırmacı yazar Janer Biehl, ANF’nin sorularını yanıtladı.
Murray Bookchin ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın mektuplaşma sürecine yakından tanık olan Janer Biehl, süreci şu şekil anlattı: “Murray Bookchin’in hayatının son 19 yılında onun hayat ve çalışma arkadaşıydım. Burlington, Vermont'ta yaşıyorduk. Onunla tanıştığımda tabandan yukarıya doğru yurttaş meclisleri aracılığıyla doğrudan demokrasiyi savunan tanınmış bir sosyal teorisyendi. Hayatı boyunca radikal biriydi ve yetişkin yaşamının tamamını bu fikir etrafında bir hareket inşa etmeye çalışarak geçirdi. Ancak bu süreç oldukça yorucu ve hayal kırıklığıyla doluydu. Tüm zorluklara rağmen önemli destekçiler kazandı ve kitapları farklı dillere çevrildi. 1990'ların ortalarında, İstanbul'daki bir yayınevinden bazı kitaplarını Türkçeye çevirmek için bir teklif geldi. O da sözleşmeyi imzaladı. Sözleşmeyi pullayıp posta kutusuna attığım anı hatırlıyorum. Kendi kendime düşündüm; Türkiye mi? Sosyal Ekoloji mi? Mümkün değil ama yine de gönderdim. Sonradan anlaşıldı ki, bu, onun imzaladığı en önemli anlaşmaydı. Kitapları Türkçeye çevrildi ve birçok diğer sosyal teori eseriyle birlikte, 1999’da tutuklanıp ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Sayın Öcalan’a, İmralı Adası’na gönderildi.
Kitap listesi Öcalan’a ulaştı
Sayın Öcalan da bu kitapları okudu. Doğrudan bilmiyorum ama herkesin söylediğine göre kitaplardan çok etkilendi. Bizzat şahit olduğum bir husus var. Nisan 2004’te e-posta kutumuza bir mesaj geldi. Mesaj, Almanya’dan bir yoldaştan, Kürt bir aktivistten geliyordu. Öcalan’a Özgürlük Hareketi’ndendi. Murray’e yazıyordu ve ‘Sayın Öcalan kitaplarınızı okudu ve fikirlerinizle çok ilgileniyor. Bir diyalog veya sohbet kurmamız mümkün mü?’ diye soruyordu. Bu sırada Murray yaşlanmıştı. Ölümüne sadece iki yıl kalmıştı. Hayatı boyunca birçok hayal kırıklığına uğramıştı. Bunun ne kadar sinir bozucu olduğunu bilirsiniz. Kürdistan’da neler olup bittiğine dair fazla bir bilgisi yoktu. Öcalan’ın sadece eski bir Marxist olduğunu düşünüyordu. Kendisine gelen mesaja ‘Ah, çok güzel, fikirlerimle ilgilendiğini duymak sevindirici. Bak, burada benim Türkçeye çevrilen kitaplarımdan bazıları var’ diyerek kendi kitaplarının listesini gönderdi. Bu mesajı doğrudan Öcalan’a değil, bu listeyi önce Alman aracısına gönderdi. O da Öcalan’ın avukatlarına iletti ve nihayetinde liste Öcalan’a ulaştı.
Abdullah Öcalan ile birkaç mektup alışverişi yapıldığına vurgu yapan Janer Biehl, “Evet, çok kısa bir süre sonra aynı iletişim kanalından bir mesaj tekrar aldık. Bu mesajda Sayın Öcalan, ‘Fikirlerinizin iyi bir öğrencisiyim. Kendimi bir sosyal ekolojist olarak görüyorum’ diyordu. Sosyal ekoloji, Murray’in kendi fikirlerine verdiği isimdi. Öcalan’ın en çok benimsediği şey, açıkça ekolojik yaklaşım ve bunun tabandan yukarıya doğru işleyen yurttaş demokrasisiyle bağlantısıydı. Yani insanların, büyük şirketler ve büyük hükümetler tarafından sömürülmek yerine kendi toplumları hakkında karar almaları. Bu aslında son derece mantıklıydı. Dünyanın devletsiz en büyük etnik grubu olan Kürtler, farklı ülkelerde azınlık olarak yaşıyor ve doğal olarak devlet temelli olmayan bir çözüm arayışındaydı.
PKK’nin paradigması haline geldi
Murray kendisini önce bir anarşist, daha sonra bir komünalist olarak tanımlamıştı, ancak her zaman bir anti devletçiydi. Onun fikirleri devletsiz bir toplum, devletsiz bir demokrasi üzerineydi. Dolayısıyla bu fikirlerin neden Sayın Abdullah Öcalan’a cazip geldiğini anlamak zor değil. Bu sırada Murray’in sağlığı kötüleşmeye başladı. Çok çaresiz ve başka şeyler konusunda oldukça acı çekiyordu. Öcalan’a şöyle bir cevap verdi: ‘Sayın Öcalan, sizinle bir diyalog kurabilecek durumda değilim. Ama Kürt Hareketi’nin sizin gibi yetenekli bir liderin elinde olduğunu duymak beni gerçekten çok mutlu etti. Umarım bu fikirleri hayata geçirebilirsiniz.’Görünüşe göre bu yanıt olumlu karşılandı ve anladığım kadarıyla Öcalan, bu fikirleri demokratik konfederalizme dönüştürmeyi önerdi. Bu fikirleri PKK’ye sundu ve onlar da kabul etti. Kısa süre içinde PKK’nin paradigması haline geldi.”