
Kayıp yakınlarından adalet çağrısı
- 14:28 22 Şubat 2025
- Güncel
HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları, üç merkezde yaptıkları eylemde, katledilen ve kaybettirilen yakınları için adalet çağrısında bulundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla Amed, Êlih ve Colemêrg’de bu hafta da eylemlerine devam etti.
Amed
İHD ve kayıp yakınlarının eylemi, 837’nci haftasında Rezan ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’nda bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde devam etti. Çok sayıda kayıp yakını ile sivil toplum örgütü temsilcisinin katıldığı eylemde, faili meçhul bir şekilde katledilen ve kaybettirilenlerin fotoğrafı taşındı.
Bu haftaki eylemde 1993’de katledilen iki yakın arkadaş Avukat Metin Can ile Doktor Hasan Kaya’nın hikayesine yer verildi.
‘Kaçırılarak katledildi’
Eylemde ilk olarak konuşan İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, Dünya Anadil Günü’ne işaret ederek, cumhuriyetten bu yana Türkiye’deki dillere, özellikle Kürtçeye yönelik saldırılar olduğuna dikkat çekti. Kürtçenin hala “bilinmeyen dil” olarak görüldüğünü ve çoğu yerde yasaklı olduğunu belirten Tahir Saçaklı, “Vedat Aydın’ı da anmak istiyoruz. İHD’nin kongresinde Kütçe konuştu, sonra gözaltına alınmıştı. Ardından kaçırılarak, katledilmişti. Büyük acılar yaşandı” diye kaydetti.
‘Çok iyi insanlardı’
Ardından Metin Can ile Hasan Kaya’nın katledildiği yıllarda İHD Bölge Temsilcisi olan İHD Genel Merkez Denetleme Kurulu üyesi Şevket Akdemir, Metin Can ve Hasan Kaya’yı anlattı. Şevket Akdemir, “Onların böyle bir meselesi çıktığında duyduğumda çok üzüldüm. Cenazelerini aradık, köprü altında gördük. Çok iyi insanlardı. Şaşırıyorum. Kürtler herkesi seviyor. Hasan ve Kaya, her meselede insan bir, eşit olsun diyorlardı” diyerek, Metin Can ve Hasan Kaya’yı andı.
‘Geri dönmediler’
İHD Amed Şube Sekreteri Ömer Saman, Metin Can ve Hasan Kaya’nın kaybediliş hikayesini anlattı. Metin Can’ın 1993’te Xarpêt’te İHD Şube Başkanı, Hasan Kaya’nın ise üyesi olduğunu hatırlatan Ömer Saman, “21 Şubat 1993 günü Doktor Hasan Kaya’nın yanına gelen iki kişi, durumu acil bir yaralı için kendisinden yardım istedi. Bunun üzerine Doktor Hasan Kaya yanında Avukat Metin Can ile birlikte Xarpêt’in Vartatil (Yazıkonak) köyüne doğru yola çıktı. Ancak gitmelerinin üzerinden saatler geçmesine rağmen geri dönmediler ve kendilerinden bir daha haber alınamadı. O görüşmede yanlarında bulunan bir İHD yöneticisinin daha sonra teşhis edeceği o iki kişiden biri, JİTEM adına çalışan itirafçı Ayhan Öztürk olduğu öğrenildi” dedi.
‘Ailelere işkence sesleri dinletildi’
Ailelerin, demokratik kitle örgütlerinin ve İHD'nin başvurularının sonuçsuz kaldığını belirten Ömer Saman, “Önce, Metin Can ve Hasan Kaya'nın yola çıktığı otomobil terkedilmiş halde bulundu. Aileleri telefonla aranarak işkence sesleri dinletildi. 23 Şubat 1993 günü Metin ve Hasan’ın ayakkabıları bir poşet içerisinde Metin’in bürosunun yakınına bırakıldı. Sonra, 27 Şubat 1993 günü iki arkadaşın işkence görmüş cansız bedenleri Dinar Köprüsü altında bulundu” sözleriyle devam etti.
‘Metin Can ve Hasan Kaya dosyasında adalet istiyoruz’
Dönemin basınının, “Yeşil" lakabıyla bilinen Mahmut Yıldırım'ın, Metin Can ve Hasan Kaya'nın kaybedilip katledilmesinden sorumlu olduğu yönünde yazılar yazdığını dile getiren Ömer Saman, “Yıldırım MİT, JİTEM ve Emniyet için önemli bir operasyon elemanıydı. Yıldırım'ın Elazığ Emniyet'inden yardım aldığı basına yansıdıysa da iç hukuktan Metin Can ve Hasan Kaya Davası'na yönelik bir sonuç alınamadı. AİHM'e taşınan dava ise, Türkiye'nin mahkumiyeti ile sonuçlandı. Kaybedilişlerinin 32’nci yılında, Metin Can ve Hasan Kaya dosyasında adalet istiyoruz. İnsan hakları savunucularına yönelik günümüzde de sürdürülen ağır baskılara son verilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Açıklama, bir dakikalık oturma eyleminin ardından son buldu.
Êlih
Êlih’de kayıp yakınları, 673’üncü haftada Gülistan Caddesi üzerinde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yaptı. Eylemde, gözaltında kaybettirilenlerin fotoğrafları taşındı. Eylemde, Av. Metin Can ile Dr. Hasan Kaya’nın hikayesi okundu.
Buradaki açıklama da oturma eylemiyle son buldu.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 163’üncü haftasında Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemde gözaltında kaybedilen ve katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde, 25 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alındıktan sonra cenazesi bulunan Mehmet Zeki Yılmaz’ın failleri soruldu.
Mehmet Zeki Yılmaz’ın katlediliş hikayesini, İHD yöneticisi Eren Baskın şu sözlerle anlattı: "Mehmet Zeki Yılmaz, Yüksekova'da bakkal işletiyordu. 9 Şubat 1994’te güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Gözaltında ölümle tehdit edilen Mehmet Zeki Yılmaz işkence gördü. O dönemde Yüksekova’da gözaltına alınanların faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bilinen bir gerçek olduğundan kendisini güvende hissetmiyordu. 22 Şubat 1994 sabahı, her zamanki gibi dükkanını açtı. Sivil plakalı iki araçla gelen kişiler, zor kullanarak Mehmet Zeki Yılmaz’ı arabaya bindirerek kaçırdı. Aile hemen savcılık ve emniyete başvurdu lakin gözaltına alındığı inkar edildi. 25 Şubat 1994’te Mehmet Zeki Yılmaz’ın ağır işkenceye uğramış bedeni bulundu.”
Yapılan bütün başvuruların reddedildiğini ve Mehmet Zeki Yılmaz’ın faillerinin bulunmadığını söyleyen Eren Baskın, "Mehmet Zeki Yılmaz’ın oğlu, dosyayı AİHM’e taşıdı ve AİHM Türkiye’yi etkin bir soruşturma yürürütmemesinden dolayı mahkum etti. Böylelikle Türkiye’nin adil bir hukuk devleti olduğu normu AİHM kararı ile sekteye uğradı" dedi.