
Çözüm deneyimleri: Güney Afrika (3)
- 09:01 20 Şubat 2025
- Dosya
Hakikat Komisyonu’ndan parlamentoya…
HABER MERKEZİ – Kürt sorununun çözümüne ilişkin tartışmaların yoğunlaştığı bu süreçte, kadınların nasıl bir çözüm istediği ve dünyadaki çözüm deneyimleri de gündemde. Kadınların çözüm süreçlerine katıldığı Güney Afrika’daki mücadele de dikkat çekiyor.
15 Şubat 1999 tarihinde uluslararası komplo ile kaçırılarak Türkiye getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan İmralı Adası’nda özel sistemle ağırlaştırılmış tecrit altına alındı. Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş uygulamalarla karşı karşıya kalan Abdullah Öcalan, bulunduğu koşullarda en küçük bir fırsat bulduğunda bunu değerlendirerek, Kürt sorununun çözümü için olanak yaratma çalıştı.
Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümüne ilişkin oluşturmayı hedeflediği zeminlerden biri, yıllar sonra İmralı’ya giden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder ile gerçekleştirdiği görüşmelerde, 28 Aralık 2024 ve 22 Ocak tarihlerindeki değerlendirmeleriyle yeniden gündeme geldi.
Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü için katkı sunmaya hazır olduğunu dile getirmesiyle birlikte her kesim de konuyu daha fazla tartışmaya başladı. “Kürt sorunu nasıl çözülür?”, “Dünyadaki deneyimler nelerdir?” ve “Hangi yöntemlerle çözüldü” vb. birçok şey tartışılıyor.
Bu tartışmaların önemli konulardan biri de dünyada yaşanan deneyimlerde kadınların rolü. Kürdistan’da kadın mücadelesinin toplumsal özgürlük mücadelesindeki öncülük rol ve misyonu dikkate alındığında dünya deneyimlerine de bakmak, hatırlamak önemli bir yerde duruyor. Biz de dünya deneyimlerindeki kimi örnekleri ele aldık.
Kadınların yaşanan toplumsal sorunları çözme süreçlerine katıldığı yerlerden biri Güney Afrika. Yüz yıllarca 17’nci yüzyıldan 20’nci yüz yıla kadar yaşanan sömürgecilik ve ırkçılığa karşı mücadele ile önemli bir deneyim olan Güney Afrika’da kadınlar neler yaptı, bunu ele almaya çalışacağız.
Güney Afrika’da özellikle 1948-1994 arasındaki ırkçı (apartheid) rejimin ortadan kalkması yıllar süren siyasi mücadeleler, uluslararası yaptırımlar ve halk hareketleri sayesinde mümkün oldu. 1990-1994 yılları arasında, Afrika Ulusal Kongresi (ANC) ve diğer siyasi oluşumlarla, apartheid rejimi temsilcileri arasında müzakereler yapıldı. Bu süreç, karşılıklı diyalog ve uzlaşmayı temel aldı.
Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu
Görüşmelerin ardında kurulan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu apartheid döneminde yaşanan insan hakları ihlallerini ortaya çıkarmayı ve uzlaşmayı hedefledi. İnsanların adalet, affetme ve geçmişle yüzleşme süreçlerine katkı sağladı. Yine uluslararası alanda ırkçılık karşıtı hareketlerin gelişmesi, ırkçı rejime yönelik ekonomik yaptırımlar, kültürel boykotlar ve siyasi baskılar, rejimin sonunu hızlandırdı.
Kadınlar ne yaptı?
Kadınlar, apartheid rejimine karşı mücadelenin her aşamasında önemli roller üstlendi. Güney Afrika’daki kadın hareketleri, hem feminist talepler hem de ırksal adalet arayışıyla şekillendi. Bunun için oluşturulan kadın örgütlülükleri önemli bir mücadele yürüttü.
1956 yılında, 20 binden fazla kadının, ayrımcı yasa uygulamalarını protesto etmek için gerçekleştirdikleri yürüyüş, ırkçı rejime karşı en önemli kadın eylemlerinden biri oldu.
Aynı dönemde kadın haklarını savunmak için kurulan Güney Afrika Kadın Federasyonu da (FSAW), “Kadınlar İnsan Haklarından Yoksun Bırakılamaz" başlıklı bir manifesto yayımladı.
Güney Afrika’daki mücadelede kadın örgütlülüğü dikkat çekerken özellikle mücadeleye öncülük eden kadınlar da göze çarpıyor.
Müzakerelerde yer aldılar
1991-1993 yılları arasında gerçekleşen “Çok Taraflı Müzakereler” (CODESA ve MPNP sırasında kadınlar, özellikle Afrika Ulusal Kongresi (ANC), Kadın Koalisyonu ve sivil toplum örgütleri aracılığıyla katıldılar. ANC içinde Winnie Madikizela-Mandela, Gertrude Shope ve Frene Ginwala gibi müzakerelerde önemli roller üstlendi.
Tanıklıkları ile hakikatin açığa çıkmasında rol aldılar
Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nda tanıklıklarını anlatan kadınlar, geçmişle yüzleşmede önemli bir rol oynadılar.
Yeniden inşada yer aldılar
Ardından da kadınlar, toplumun yeniden inşasında, özellikle eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi alanlarda aktif görev aldı.
Anayasada kadın hakları güvencesi
Güney Afrika’nın 1996’da oluşturulan anayasasında kadın hakları ve cinsiyet eşitliği güvence altına alındı. Bu da kadınların mücadelesi ve talepleri sonucunda gerçekleşti. Ardından da parlamentoda kadın temsiliyeti arttı. 1994’te kadın milletvekillerinin oranı yüzde 27’ye, sonraki yıllarda ise daha da yükseldi. Günümüze gelindiğinde ise eşit temsiliyete yakın yüzde 45.6 düzeyinde kadınlar parlamentoda yer alıyor.
Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için de önemli bir mücadele içerisinde olan kadınlar, “Aile İçi Şiddet Yasası’nın” çıkmasını sağlayarak kadınların yaşamlarını yasal güvenceye aldı. Çözüm sonrası kadınların çıkmasını sağladıkları bir diğer yasa da “Cinsel Suçlar Yasası” oldu.
Son tahlilde Güney Afrikalı kadınlar hem müzakereler hem de sonrasında toplumsal inşada önemli bir rol oynayarak kadınların özgürlük mücadelesinde bir kilometre taşı oldu.
Yarın: Bellek oluşturdular