Halk süreci nasıl görüyor?

  • 09:07 19 Kasım 2025
  • Güncel
 
Melike Aydın
 
İZMİR –  İzmir’de mikrofon uzattığımız kadınlar, geri çekilme kararının toplumda umut yarattığını ancak devletin oyalama politikaları nedeniyle barışın ancak halkların ortak iradesiyle mümkün olabileceğini söylüyor. 
 
Barış ve Demokratik Toplum Grubu, 11 Temmuz’da Güney Kürdistan’ın Silêmanî kentinde düzenledikleri silah yakma töreni ile devam eden sürecin başarıya ulaşması için önemli bir adım atmıştı. Ardından Kürt Özgürlük Hareketi yönetimi, 26 Ekim’de Qendîl’de yaptığı açıklamada, PKK’nin 12’nci Kongre kararları doğrultusunda ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın onayı ile HPG ve YJA-STAR güçlerinin geri çekilmeye başladığını duyurdu.
 
Hem sürecin seyrini hem de bu adımların toplumda nasıl karşılık bulduğunu anlamak için Kürt Özgürlük Hareketi’nin sürece dair gerçekleştirdiği adımları kadınlara sorduk.
 
‘Kürtler başlarındakinin dediğini yapmak istiyor’
 
Türkiye’de güvenliğin en önemli sorunlar içinde yer aldığını dile getiren muhasebeci Fatma Arık, “İnsanları Türk Kürt olarak ayırt etme taraftarı değilim. Bu ayrımı insanlar çıkarıyor. Maalesef her yerde konuşulamıyor. Küçük çocuğum var ve geleceğini düşünmek zorundayım. Sadece iyi insanların olduğu bir ülke istiyorum” diyor.
 
‘Kürtlerin sorunları çözülmeli’
 
Emekli öğretmen Dolunay Avcıoğlu ise Kürt ve Türklerin kültürel farklılıklarına dikkat çekiyor. Adım atılabilmesi için her iki tarafın da birbiri ile kaynaşması gerektiğini söyleyen Dolunay Avcıoğlu, “Örf ve adetler uyum sağlarsa sıkıntı olmaz, düşünceler aynı olursa ortam iyi olur. İletişimlerini iyi yapmak zorundalar, o zaman Kürt-Türk beraberliği olur. Dayanışma güzel olursa sorun olmaz. İnsan sevgisi varsa dünyayı cennet haline getirmek iki tarafın da elinde” diye ifade ediyor.
 
‘Önce yasa çıkarılmalı’
 
Ev emekçisi Asya Helbe ise 35 yıl önce köyü yakıldığından dolayı İzmir’e göç etmek zorunda bırakıldığını söylüyor. Asya Helbe, “Barış iyi bir şeydir. Ne olacak bilmiyoruz. Türkiye gelsin diyor, biz de istiyoruz, ama önce yasa değişmesi lazım. Bütün Kürtler bizim için akrabadır, hepimizin gönlü birdir. Kürtler hep cezaevinde, öncelikle cezaevlerinin boşaltılmasını istiyoruz. Türk ve Kürdün eşit olmasını istiyoruz” sözlerini kullanıyor.
 
‘Tutuklanacaklarsa neden gelsinler?’
 
Tutsakların serbest bırakılması gerektiğini dile getiren esnaf Asya Akıncı ise şu ifadelere yer veriyor: “Biz çok öldürüldük. Gerilla barış için geri çekildi. 60 yıldır savaş devam ediyor. Biz Kürdüz, Türk değiliz dediğimiz için Türk devleti bize çok şey yaptı. Onlara göre biz hainiz. Oysa onlar savaş diyor, biz barış. Biz onurlu barış istiyoruz. Umarım herkes özgür olur, dağdakiler ailelerine dönerler. Ama buraya geldiklerinde tutuklanacaklarsa neden gelsinler? 30 yıl savaştıktan sonra neden tutuklanmak için gelsinler? Onlar da bunu biliyorlar.”
 
‘Türkiye sürekli oyalıyor’
 
Kürtlerin hakkının tanınması gerektiğini söyleyen ev emekçisi Ayten Akdoğan, “Katliamlar olmasın, tutsaklar serbest bırakılsın. Ama Türkiye doğru dürüst bir şey yapmadı, hep oyun oynadı. Oysa biz ne askerin ne de gerillanın ölmesini istiyoruz. Biz de herkesin evlerine gelmesini isteriz tabii ki. Ama Türkiye sürekli oyalıyor. Onların gelince tutuklanmasını istemiyoruz” diye belirtiyor.
 
‘Yasa çıkarsa da devlet uygulamaz’
 
Adım atma sırasının Türkiye’de olduğunu kaydeden ev emekçisi Mülkiye Er, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile iletişim kurulabilmesi ve hasta tutsakların serbest bırakılması gerektiğini ifade ediyor. Önceki çözüm süreçlerinde Türkiye’ye gelen barış grubu üyelerinin tutuklandığını hatırlatan Mülkiye Er, yaşamını yitiren DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in sözüne atıf yaparak şöyle diyor: “Kürt, Kürt olduğunu söylemediği sürece başkan da olur cumhurbaşkanı da ama Kürdüm deyince terörist oluyor. Bence gerillalar gelirlerse hapse girerler. Yasa çıksa bile devlet bu yasayı uygulamaz, zaten kendi halkına bile uygulamıyor. Artık silahın değil görüşlerin çarpışması gerekiyor. Ben bir Türk ile evliyim, bir arada yaşamamıza rağmen ailesi hâlâ bana karşı iyi değil, hâlâ bize terörist diyorlar. Gençlerimizin kanı çok aktı ama Türkler hâlâ değişmedi. 80’leri de 90’ları da gördük. Babalarımız işkence gördü, çocuklarımız öldü. Umudumuz devletten değil halkımızdan, özellikle Rojava halkından.”
 
‘Politikanın dürüst olmasını istiyoruz’
 
Siyasi gelişmeleri takip etmediğini ancak herkesin hür iradesine saygı duyulmasını isteyen ev emekçisi Semira Aksoy, “Kimse kimseyi incitmemeli. Ben Türkiye’ye güvenmiyorum. Politikanın dürüst olması lazım. Cezaevindekiler çıksın, dağdakiler de gelsin, savaş bitsin, özgürlük olsun istiyoruz. Kimsenin cezaevine girmemesini istiyoruz” diye kaydediyor.
 
‘Öncelikle önderimiz serbest bırakılmalı
 
Sürecin gidişatına dair olumlu düşünmediğini belirten ev emekçisi Hülya Yarar ise şunları söylüyor: “Biz barış, kardeşlik istiyoruz ama ırkçılık var. Boğazım için doktora gittim, Kürt olduğumu anlayınca canımı acıttı. Biz ne yaparsak yapalım bize karşı iyi değiller. Umarım barış olur ama biz onlara güvenmiyoruz. Geçen sefer kapıyı açtıklarında kıyamet gibi insanları tutukladılar. Onlara güven yok, olamaz da. Öncelikle önderimizin bırakılmasını istiyoruz.”