Samandağ halkı tek ses: Bu topraklar, bu ağaçlar bizim
- 19:59 5 Ekim 2025
- Ekoloji
HATAY – “Bu topraklar, bu ağaçlar bizim” diyen Samandağ halkı, acele kamulaştırmalara karşı mitingle ses yükseltti. Burada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Hatay’ı ölüme terk ettiler, şimdi de topraklarımızı elimizden almak istiyorlar. Asla izin vermeyeceğiz” dedi.
Hatay’ın Samandağ ilçesine bağlı Kurtderesi Mahallesi’nde köylüler, deprem sonrası başlatılan “acele kamulaştırma” uygulamalarına karşı, Topraklarımızı Savunuyoruz İnisiyatifi ismiyle, “Tapulu arazilerimizi, doğamızı, yaşam alanlarımızı koruyoruz! Narenciye ağaçları ve zeytinliklerimizin yok edilmesine karşı sesimizi yükseltiyoruz” diyerek miting gerçekleştirdi.
Zeytinliklerin, narenciye bahçelerinin ve tarım arazilerinin “yeniden inşa” gerekçesiyle ellerinden alınmasına tepki gösteren köylüler, “Bu topraklar, bu ağaçlar bizim; geleceğimizdir” diyerek kararların durdurulmasını istedi. İnşaat alanına yakın bir yerde yapılan mitinge, TİP, TÖP, SYKP, DEM Parti, EMEP, Kaldıraç, CHP, Antakya, Erzin, Samandağ, Dörtyol ilçelerinden çok sayıda çevre örgütü de köylülerin eylemine destek verdi.
Miting, 5. Etap TOKİ projesi için kamulaştırılan zeytinlik ve narenciye bahçelerinin içinde yapıldı. Köylüler bahçelerin arasından yürüyerek miting alanına ulaştı. Kurtderesi’nin yanı sıra Vakıflı, Kapısuyu, Mağaracık ve Tekebaşı köylerinde de benzer şekilde acele kamulaştırma kararlarının alındığı, birçok arazinin sahiplerinin haberi dahi olmadan TOKİ’ye devredildiği vurgulandı. Yerel halk ve çevre örgütleri, yargı süreçleri tamamlanmadan ve çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan alınan bu kararların tarımsal üretimi, ekolojik dengeyi ve kültürel mirası tehdit ettiğini dile getirdi.
‘Kamu arazilerine yapılsın’
Tertip komitesi adına yapılan açıklamada şunlar belirtildi: “Bu topraklar, bu ağaçlar bizim. Onlar sadece gelir kaynağı değil, kimliğimiz ve geleceğimizdir. Derhal kamulaştırmalar durdurulsun. Gasp edilen topraklar geri verilsin, kesilen zeytin ve narenciyelerin yerine yenileri dikilsin.”
Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay, Hatay İl Koordinasyon Toplantısı’nda Bakan Murat Kurum’a halkın taleplerini aktardıklarını kaydederek, “Hasat döneminde bir yıllık emeği yok sayılan yurttaşların zararları ödensin. Burada sadece ağaç yok, alın teri var. Sosyal donatı alanları içindeki ibadethaneler bölgenin yapısına uygun şekilde inşa edilsin. Biz kamu arazilerine yapılmasını istedik.” dedi.
Mitingde söz alan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları şu şekilde konuştu:
“Biz bugün Kurtderesi’nde buluştuk. Toprağımız, suyumuz, evimiz, portakal ağacımız, zeytin ağaçlarımız ve dedelerimizden, ninelerimizden bize kalan toprağımız için buluştuk. Ne yazık ki deprem yaşadık. Acımız ve hüznümüz çok derin. Akrabalarımızı, çocuklarımızı, kardeşlerimizi, kanımızı ve evlerimizi kaybettik. O gün devlet yanımızda değildi, yalnız bıraktı bizi. Şimdi de yıllar sonra biz evlerimizi yapmalarını isterken onlar evleri bırakıp işi ticarete döküyorlar. Samandağ’da, Antakya’da, Defne’de Hatay’ın topraklarını nasıl alırız, nasıl el koyarız, satarız, para kazanırız bunun peşindeler. Depremde bizi ölüme terk ettiler. Şimdi de topraklarımıza el koyarak bizi buradan kovmak istiyorlar. Biz buna geçit vermeyeceğiz.
Depremden sonra Hatay’a yatırım yapılmadı
Bizler acılı bir toplumuz. Bizler 6 Şubat depreminde yaralanan ve yüreği kanamaya devam eden bir toplumuz. Bizler depremin ilk gününden itibaren şu güne kadar yeterince devletin desteğini görmeyen, iktidarın desteğini görmeyen bir kent olmaya devam ettik. İnanın hiç şaşırmıyoruz biliyor musunuz! Çünkü Hatay oldu olası üvey evlat muamelesi gördü iktidarlar tarafından. Bu iktidar da öyle. Bir fabrika açılmadı burada. Bir yatırım yapılmadı burada. Ve buranın insanı 1970'ten bu yana Körfez ülkelerine, Arabistan'a, Katar'a, Libya'ya, Kuveyt'e gidip çalışarak alın teriyle burada kendi evini yaptı, arazisini aldı. Hepsi yurtdışı işçiliğinin ürünü olarak bunlar sağlandı.
Hiçbir yerde bu kadar rezerv alan ilanı gerçekleşmedi
Şimdi depremi Allah'ın lütfu olarak gören bu iktidarın, Hatay'da demografik yapıyı değiştirmek için atmadığı adım kalmadı. Ben diğer deprem bölgelerine de tek tek gidiyorum. Diğer deprem bölgelerinin ne kadar acılı ve ne kadar hizmetsiz kaldığını da biliyorum. Ama hiçbiri Hatay kadar çaresiz bırakılmadı konut konusunda. Hiçbir yerde bu kadar toprağa çökülmedi. Hiçbir yerde topraklara bu kadar el konulmadı. Hiçbir yerde bu kadar rezerv alan ilanı gerçekleşmedi. Neden? Neden diye sormaya devam edeceğiz. İşte biz o nedenle diyoruz ki burada demografik yapıyı değiştirmek birinci neden. İkinci nedense buradaki halkın toprağına çökerek bir ticaret yapmak; yani devlet yani iktidar işbirliği yaptığı şirketlerle TOKİ’ler yaparak buraya bir ticaret ve para kazanma merkezi olarak bakıyorlar. Onlar Samandağlı, Antakyalı, Defneli yurttaşımız acaba nasıl rahat eder, onları konteynerden çıkarıp bir an önce nasıl evlerine yerleştireceğini düşünmek yerine depremzedeyi yani sizi müşteri olarak görüyor.
Depremzedelerin toprağına nasıl çökerim, onu nasıl bina satarım diye düşünüyorlar. Olmaz olsun böyle hizmet, olmaz olsun böyle anlayış, olmaz olsun böyle bir yaklaşım. Günlerdir Kurtderesi Mahallesinde başta analarımız olmak üzere, kadınlar olmak üzere burada nöbet tutuyorlar. Selam olsun analarımıza. Selam olsun nöbet tutan Kurtderesi'ne. Selam olsun Samandağlılara. Toprağı için direnen herkese.
Asla izin vermeyeceğiz
Samandağ'da özellikle şimdi burası, bu mitingin gerçekleştiği bu arazi TOKİ’nin 5. etap olarak inşa etmeyi düşündüğü arazi. Bugün dışarıdan gelenler şöyle etrafa bir baksın. Uçsuz bucaksız güzelim mandalina tarlaları, zeytin ağaçları var. Hani depremde evlerimiz yıkıldı, canlarımızı kaybettik ya. Acımız sadece bu değil. Aynı zamanda insanlar işyerlerini, esnaf işini gücünü de kaybetti. Dolayısıyla burada çok derin bir yoksullukla karşı karşıya buranın insanı. Bu nedenle bu mandalina ağaçlarına, zeytine, aynı zamanda ekonomik olarak da ihtiyacı var buradaki yurttaşın. Sadece bu mu? Hayır değil.
Biraz önce sunumu yapan arkadaşlar o kadar güzel sunumlar yaptı ki emeklerine, yüreklerine sağlık. Dediler ki ‘Biz sadece maddi kaygıyla değil ama yoksulluk insanın canını yakan bir şeydir. Ekmeksiz kalmak insanın yüreğini dağlayan bir şeydir. Ve olmazsa olmazdır barınma hakkı, olmazsa olmazdır beslenme hakkı değil mi?’ Buna rağmen o arkadaşlarımın dediği gibi, bizim dedelerimizden, ninelerimizden bizlere miras kalan, kendi kültürümüzü yaşattığımız bu topraklardan bizi kovmalarına asla izin vermeyeceğiz.
5. Etap TOKİ'ler derhal başka yere kaydırılmalı
Kurderesi Mahallesinden, Samandağ'dan, Hatay'dan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'a sesleniyoruz. 5. etap TOKİ'ler derhal başka yere kaydırılmalı. 5. Etap TOKİ'ler hazine arazilerine kaydırılmalı. Buradaki halkın temel talebi budur. Halkın talebini duymak zorundasınız.
Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar ‘toprağıma sahip çıkıyorum’ köprülerini hep birlikte kuracağız
Kazdağları'na, maden ocakları ve birçok enerji şirketi göz dikti. Kazdağları'nda direniş devam ediyor. Daha geçtiğimiz günlerde ben de oradaydım Besta'da, Şırnak'ta, ağaç kesimine karşı oradaki Kürt halkı ‘Ağacımı kesme, ağacımla barış’ diye güçlü bir mesaj verdi. Karadeniz'de yeşil yola karşı, Cerattepe'de bakır ve altın madenine karşı; yani ez cümle AKP'nin işbirliği yaptığı 5’li Çete'ye karşı, Türkiye'nin dört bir yanında, insanlar ayakta, insanlar direnişte. Selam olsun Türkiye'nin her yerinde direnenlere. 28 Eylül'de Muğla'da ‘Toprağımızı Vermiyoruz’ mitingine katıldım. Orada yaptığım konuşmada Samandağ'dan bahsettim. Ama sadece ben değil, o gün orada bütün Türkiye vardı. Bütün muhalefet partileri sağdan sola, sosyalistlere kadar tüm devrimciler herkes oradaydı. Bütün
Türkiye'nin ekoloji hareketi oradaydı. Emek meslek örgütleri oradaydı. Çok büyük bir temsiliyetle, gerçekten bütün Türkiye'ye örnek olacak çok mükemmel bir Muğla mitingi gerçekleştirdik. Ben mitinge giderken burada nöbette olan arkadaşları aramıştım. ‘Mitinge gidiyorum. Bir mesajınız var mı’ diye sordum. Ve Kurtderesi'nde nöbette olan arkadaşlar dediler ki: ‘Bizler Muğla'daki direnişi destekliyoruz. Onlar da bizim sesimizi duysun ve binlerce insan alkış ve zılgıtlarla sizlere destek oldu Muğla'da.’ Bizler de buradan Muğla'da, Kazdağları'nda, Karadeniz'de, Ege'de, Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar doğama, toprağıma, suyuma, ağacıma sahip çıkıyorum köprülerini hep birlikte kuracağız.
Taş ocakları derhal kapatılmalı
Bu mücadelede yani toprağına, suyuna sahip çıkmak için mücadele ederken özel şirketlerin tetikçileri tarafından katledilen değerli Reşit Kibar'ı burada saygıyla anıyorum. Muğla'da neredeyse bir asırlık yaşı olan Zehra ana ağacına sarılarak ‘Benim ağacımı kesmeyin’ diye feryat etti ve bu acıyla yaşamını kaybetti. Burada Zehra Ana'yı da saygıyla ve minnetle anıyorum. Bizler Türkiye'nin her yerinde RES’lere, GES’lere karşı ve bu iktidarın leblebi dağıtır gibi maden şirketlerine, inşaat şirketlerine ruhsat dağıtmasına karşı mücadele ettik, mücadele etmeye devam edeceğiz. Hem Samandağ'da, hem şehir merkezinde, konutların, evlerin olduğu mahallenin içinde, hem de Çöğürlü'deki taş ocakları derhal kapatılmalıdır. Sağlığa zararlıdır. Bizleri kanser etmektedir.
Bizler dayanışma ve mücadeleyle başaracağız
Değerli halkımız sözlerime son verirken, bugün bizlere ev sahipliği yapan Samandağ Belediye Başkanı Sayın Emrah Karaca'ya ve dayanışma içinde bizlerle olan ve bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmayan, her acımızda yanımızda olan sevgili İlkay Akkaya'ya, Cevdet Bağca’ya ve burada bulunan bütün emek meslek örgütlerine, siyasi partilere ve bugün bana eşlik eden Urfa milletvekilimiz Ferit Şenyaşar, Bitlis Milletvekilimiz Hüseyin Olan ve Mersin Milletvekilimiz Perihan Koca’ya teşekkürlerimizi sunuyorum. Bizler dayanışma ve mücadeleyle başaracağız. Selam olsun Kurtderesi direnişine, selam olsun Samandağlıların dik duruşuna, Hataylıların dik duruşuna.”
‘Yağmaya karşı savunmaya geldik'
TÖP Sözcüler Kurulu üyesi ve DEM Parti Milletvekili Perihan Koca, iktidarın depremi sermaye projelerine çevirdiğini dile getirerek, “Depremi bir fırsat kapısı gibi görüp Hatay’ı yağlı projelerin laboratuvarına dönüştürdüler. Afet Yasası, Maden Yasası… Hepsi memleketin kaynaklarını şirketlere peşkeş çekmenin aracı. Biz bu yağmaya karşı savunmaya geldik” dedi.
TİP PM Üyesi İrfan Değirmenci, Can Atalay’ın fotoğrafı ile çıktığı kürsüde yurttaşların yaşadıklarına işaret ederek, “Yıllarca yurtdışında çalışıp alın teriyle alınan tapuları tanımıyorlar. Vatandaş ev istemiyor mu? İstiyor. Ama kamu arazilerine yapın diyor. Vatandaşın tapusuna çökme!” sözlerine yer verdi.
Mitingde sanatçılar İlkay Akkaya ve Cevdet Bağca birer eser seslendirerek, direnişteki köylülerin yanında olduklarının mesajını verdi.