10 Ekim’in 10. yılı: Unutmadık, affetmiyoruz
- 17:54 4 Ekim 2025
- Güncel
ANKARA – 10 Ekim Katliamı’nın 10’uncu yılında düzenlenen anmada, katliamın tüm sorumlularının yargılanması için adalet mücadelesini sürdürecekleri vurgulanarak, katledilenlerin barış mücadelesini büyütecekleri mesajı verildi.
10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 10’uncu yılında Ayrancı Demokrasi Bileşenleri, Çankaya ilçesinde bulunan İkizler Parkı’nda anma programı düzenledi. Anmaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Haklar ve İnançlar Komisyonu Eş Sözcüsü Yüksel Mutlu, DEM Parti Amed Milletvekili Sevilay Çelenk, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Çağlar Demirel, Ankara DEM Parti İl Örgütü, 10 Ekim Barış Derneği, 10 Ekim Gazileri, yaşamını yitirenlerin aileleri ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
Alana, katliamda yaşamını yitiren 104 kişinin fotoğraflarının bulunduğu “104 Barış Güvercini” yazılı pankart asıldı. Anma, yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşuyla başladı.
Anma programında “10 Ekim Gar Katliamı” paneli düzenlendi. Panelin ilk konuşmasını yapan Avukat İlke Işık, katliamın hukuki sürecine ilişkin aktarımlarda bulundu. 2019’da ilk defa insanlığa karşı suçlar kapsamında bir dava yürütüldüğüne dikkat çeken Işık, şunları söyledi:
“IŞİD idi söz konusu olan, bu katliamı yapan. Katliamı bir aparat olarak gerçekleştiren IŞİD’di ve IŞİD’in insanlığa karşı suçlarıyla da hesaplaşmaya çalıştık. Biz hep birlikte o yargılamada kadınları köle eden, insanlara ve insanlığın bütün değerlerine saldıran, Ezidileri, Kürtleri, bütün halkları katleden IŞİD’le de bir derdimiz vardı. Nitekim bunu yapmaya çalıştık. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi ne yaptı; 2024’te insanlığa karşı suçtan beraat kararı verdi. Aslında yargı mekanizması da devletin bütünü de 2015’teki ‘IŞİD’e öfkeli çocuklar’ diyen noktanın aynısındaydı. Gördük ki 10’uncu yılda da IŞİD’e hâlâ ‘insanlığa karşı suç işleyen bir örgüt’ diyemeyen bir toplam karşımızda. Ancak bu tartışma yürüdü mü? Yürüdü; ülkenin dört bir yanında bu mücadele sayesinde, bu ısrarlı takip sayesinde gerçekleşen insanlığa karşı suç yargılaması memleketin önemli gündemlerinden biri oldu.”
‘Provokasyonlara ve acılara rağmen mücadeleyi sürdürdük’
10 faile 101 kez ağırlaştırılmış müebbet verildiğini söyleyen İlke Işık, şöyle devam etti: “Dokuz sanık farklı biçimlerde ve farklı cezalara çarptırıldı. Toplam 19 sanık yargılama boyunca tahliye edilmedi ve hepsi cezalandırıldı. Bu, Türkiye’deki IŞİD yargılamalarıyla ilgili tek örnektir. Bütün IŞİD yargılamalarında sanıkların az ya da çok tahliye edildiğini ya da bu katliamdan önce katliam faillerinin tahliye edildiğini biliyoruz. Bütün sanıkların cezalandırılmış olması ve tahliye edilmemiş olması da derneğin ve bütün emek-demokrasi güçlerinin ısrarlı takibi, dolu duruşma salonlarında o IŞİD’lilerle yüz yüze, bazen karşı karşıya, bazen provokasyonlara ve acılara katlanmalarına rağmen o mücadeleyi sürdürebilme iradesini gösterdi.”
‘Katliamın delilleri memleketin hafızasında’
İlke Işık, katliamın tüm sorumlularının yargılanmasını istediklerini belirterek şunları söledi: “Katliamı bir aparat olarak IŞİD gerçekleştirdi. Ancak mesele bu değil! Bu katliamın tüm sorumlularının yargılanması gerekiyor. Antep Valisi, şu an İçişleri Bakanı olan Ali Yerlikaya’dan Gaziantep’in bütün sıralı amirlerine, Adıyaman, Kilis, Ankara istihbarat örgütlerine ve sayabileceğimiz zincirleme bir sorumluluk var. Bu katliamın sorumlularını saymaya kalksak belki de bütün devlet kurumlarını ve yetkililerini yazmak gerekir. Bütün bunlar belgelidir, delillidir! Çünkü o kadar katmanlı bir sorumluluk var ki çok da iz bıraktılar, çok da delil bıraktılar. Şimdi bu deliller memleketin hafızası; memleketin bildiği, gördüğü ama mahkeme kararlarına yazmaya cesaret edemedikleridir. Devam ediyoruz; suç duyuruları yapıyoruz, Anayasa Mahkemesi’ne gidiyoruz ve her biçimde bu sorumlulukları tartışmaya, bu sorumluların tamamının yargılanacağı bir güne ve gerçek adalete kadar da sürdürmeye çalışıyoruz.”
‘Katliamı hafızalardan sildirmeyeceğiz’
10 Ekim Barış Derneği Eş Sözcüsü Mehtap Sahici ise 10 Ekim Katliamı’nın sadece bir adalet mücadelesi olmadığını vurgulayarak şöyle konuştu:
“Yaşamını kaybedenleri unutturmamakla ilgili verdiğimiz söz, geride kalanların sorumluluğu olarak bu katliamı hafızalardan hiç sildirmemeye dair yaptığımız her şeydir aslında. Bu nedenle bugün burada olmak, 10 Ekim Katliamı’na dair verdiğimiz sözlerden en önemlisini, yani unutturmamaya dair sözü tutmaya yöneliktir. O yüzden buraya gelen her ayağa, her yüreğe teker teker teşekkür ediyoruz.”
‘Barış isteyen insanlar katledildi’
Barış mitinginde yakınlarını kaybettiklerini hatırlatan Sahici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Barış isteyen insanların katledildiği bir ülke, daha sonra barış talep eden herkese de benzer muameleyi uygulayarak aslında bu taleplerin son 10 yıldır nasıl sindirildiğini de bize göstermiş oldu. Ancak bundan vazgeçmeyen ve bunun için mücadele eden insanların var olduğunu, ayakta durduğunu, bizimle yan yana yürüdüğünü, deyim yerindeyse bize can suyu olduklarını bilerek devam ettik. Belki yaşadığımız şey insanlık tarihi açısından da, bir bireyin hayatı açısından da kolay atlatılacak şeyler değildi. Ama biz bir araya gelerek, el ele vererek ve her şeye rağmen ne istediğimizi bilerek ve ısrarlı bir şekilde taleplerimizi gündeme getirerek var olduk. Bu ülkede ne istediğimizi tam olarak ifade edebilirsek, sonuç alabiliriz. Biz gerçek adaleti isterken son gücümüz yettiğince ve son nefesimize kadar gerçek adaleti talep ediyoruz.”
‘Aileler duruşma salonlarında bizden güç aldı’
10 Ekim Gazisi Can Ateş de hastane sürecini anlatarak, “Ben hastanede yatarken 10 Ekim Dayanışma Derneği kuruldu. Dernek ile birlikte 10 yıl önce bin kişi çok güzel işler yaptık. Özellikle aileler duruşmalara geldiklerinde bizden güç alıyorlardı. Biz de onları gördüğümüzde onlardan güç alıyorduk. Kurumlar ve siyasi partiler sadece Ekim’de değil yılın tüm günlerinde yanımızda olsunlar istiyoruz. Biz 119 ay boyunca her ayın 10’unda saat 10’u 4 geçe anma yaptık. O anmalara da destek verilmesini istiyoruz” dedi.
‘Barışın büyütüldüğü bir dönemdi’
DEM Parti PM Üyesi İhsan Seylan ise 10 Ekim öncesini anlatarak, “Barışın konuşulduğu, büyütüldüğü bir dönemdi. İktidarı, devleti yönetenlerin kök saldığı ama aynı zamanda sarsılmaz iradelerin olduğu bir süreç yaşanıyordu. 10 Ekim’e üç kelimeyle; emek, demokrasi ve barış temasıyla çağrı yapılmıştı. O gün ülkenin her yerinden gelen insanlar bu kelimelerin anlamını hücrelerine kadar yaşayarak gelmişti. Gerçekten bir umut, bir değişim ışığı vardı. Bunun öncesinde 7 Haziran’da ilk kez sarsılmaz denilen iktidar yenilmişti. O sürecin hazmedilememesiyle birçok katliam gerçekleşti ve 10 Ekim bunun finaliydi” diye konuştu.
‘Gerçek bir barış için mücadele etmemiz gerekiyor’
İhsan Seylan, “O gün Gar’da kaybettiğimiz canların üzerini, yaralarını, cenazelerini barış bayraklarıyla örttük. Bugün de barışı konuşurken şunu net söyleyelim: Barış’ın yolu mutlaka 10 Ekim’den geçer. Dolayısıyla gerçek bir yüzleşme olmadan barış mümkün değil. Biz emek, demokrasi ve barış diyorsak, demokratik bir toplumda yaşamak istiyorsak, hepimiz bu mücadeleyi güçlendirip büyütmek zorundayız” dedi.
‘Kendimize güvenerek barışı mümkün kılacağız’
DEM Parti Amed Milletvekili Sevilay Çelenk de, yaşamını yitirenleri selamlayarak, “Bizler barış için mücadele eden, bunun için kayıplar yaşayan insanlarız. Dolayısıyla burada kendimize güvenerek bu barışı mümkün kılacağız. Adalet mümkün değilse, kayıplarımıza borcumuz olan şey bu barışa asılmak ve onu mümkün kılmak için her şeye rağmen mücadele etmektir” dedi.
Konuşmaların ardından katliamda yaşamını yitirenlerin anısına “Barış Ağacı” dikildi. Anma, şarkılarla sona erdi.