Kürdistan cezaevleri ihlal raporu: Tecride karşı somut adım atılmalı
- 11:49 30 Eylül 2025
- Güncel
AMED-Kürdistan cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin açıklama gerçekleştiren Amed Barosu, ÖHD Amed Şubesi ve TUAY-DER, hak ihlallerin toplumsal barışın önünde engel oluşturduğunu belirterek, “Cezaevlerinde tecridi sona erdirecek somut adımlar atılmalı” çağrısında bulundu.
Kürdistan cezaevlerinde Haziran-Temmuz-Ağustos ayları içerisinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Amed Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği (TUAY-DER) tarafından hazırlanan rapor Amed Barosu Adli Yardım Binasında açıkladı. Basın açıklamasını Amed Barosu Cezaevleri İzleme Komisyonu üyesi Rihan Gök okudu.
‘Cezaevlerinde tecridi sona erdirecek somut adımlar atılmalı’
Cezaevlerinde sistematik olarak uygulanan baskı ve tecrit politikalarının, toplumsal barışa dair olumsuz etkisi olduğunu dile getiren Rihan Gök, “Raporumuzda da ortaya konulduğu üzere Diyarbakır, Elazığ, Erzincan ve Erzurum hapishanelerinde sistematik hak ihlalleri yaşanmaya devam etmektedir. Sağlık hakkının gaspı, keyfi infaz yakmalar, çıplak arama dayatmaları, kadın mahpuslara yönelen cinsiyetçi şiddet, Kürtçe yazışmaların engellenmesi, Sayın Abdullah Öcalan’a gönderilen mektuplara el konulması ve siyasi kimliği inkâr ettirmeyi hedefleyen idare ve gözlem kurulu sorgulamaları, Türkiye’nin hukuk devletinden ne denli uzaklaştığını göstermektedir. Hukuk devleti iddiası, ancak işkencenin mutlak biçimde yasaklandığı infaz süreçlerinin keyfilikten arındırıldığı, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün eksiksiz biçimde güvence altına alındığı bir sistemle gerçeklik kazanabilir. Dolayısıyla, hem iç hukuka hem de taraf olunan uluslararası yükümlülüklere uygun olarak, hapishanelerdeki sistematik tecrit ve baskıyı sona erdiren, bağımsız ve etkili denetim mekanizmalarını işler hâle getiren, şeffaf ve hesap verebilir bir infaz sistemi kurulması yönünde acil ve somut adımların atılması zorunludur” dedi.
‘Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit koşulsuz olarak kaldırılmalı’
Rihan Gök, açıklamada şu çağrıda bulundu:
“*Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit koşulsuz olarak kaldırılmalı; barış¸ ve demokratik çözüm için diyalog ve müzakere kanalları acilen açılmalıdır.
*Hapishanelerde sistematik işkence, kötü muamele ve tecrit uygulamaları derhal sona erdirilmelidir.
*İnfaz yakma ve gözlem kurulu eliyle yürütülen keyfi ve ideolojik sorgulamalar kaldırılmalı; koşullu salıverme hakkı, uluslararası hukukun ve evrensel adalet ilkelerinin öngördüğü şekilde güvence altına alınmalıdır.
* Kürtçe de dahil olmak üzere tüm anadillerde iletişim ve ifade özgürlüğü tanınmalı; mektuplara ve yayınlara yönelik keyfi yasaklar derhal kaldırılmalıdır.
*Mahpuslara yönelik cinsiyetçi, ayrımcı ve beden politikaları sonlandırılmalı; eşitlikçi ve hak temelli bir yaklaşım esas alınmalıdır.
*Ağır hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalı; sağlık hakkı hiçbir koşulda cezaevi idaresinin keyfiyetine bırakılmamalıdır.”
20 cezaevinde sayısı hak ihlali yaşanıyor
Açıklamanın ardından cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair 3 aylık rapor açıklandı. Raporda, Diyarbakır Kampüs, Elazığ Kampüs, Erzincan T Tipi, Erzincan L Tipi, Erzincan Kadın, Erzincan Yüksek Güvenlikli, Erzurum Dumlu 1 ve 2 Nolu Yüksek Güvenlikli, Erzurum Oltu ve Erzurum H Tipi cezaevi olmak üzere toplam 20 cezaevine 40’tan fazla ziyaret gerçekleştirildiği paylaşıldı. Raporda, başta tecrit politikası olmak üzere cezaevlerinde birçok hakkın ihlal edildiği ifade edildi. Cezaevlerinde ihlal edilen haklar şu şekilde: “Temel ihtiyaçlar, sosyal haklar, sevk işlemleri ve eşya hakları, beslenme hakkı, iletişim ve haberleşme, idare ve gözlem kurulları, kantin hizmetleri, kitap, yayın ve medya erişimi, sağlık hakkı.”
Öneri ve tespitler
*İşkence ve Kötü Muamele Yasağı: Mahpuslara yönelik her türlü işkence, zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele derhal sonlandırılmalıdır.
*İdare ve Gözlem Kurulu Kararlarının Hukuksuzluğu : İdare ve Gözlem Kurullarının yetki aşımı ile keyfi uygulamalarına karşı bağımsız bir denetim mekanizmasının tesis edilmesi gerekmektedir.
*Sağlık Hizmetlerine Erişim Hakkı ve Hasta Mahpuslar: Mahpusların sağlık hakkı güvence altına alınmalı özellikle ağır hasta ve yaşlı mahpusların tıbbi ihtiyaçları öncelikli olarak karşılanmalıdır. Hastane sevkleri geciktirilmemeli, infaz süreçleri sağlık durumu gözetilerek yürütülmeli ve gerekli durumlarda infaz ertelenmelidir.? Tıbbi raporu bulunan mahpuslar, yalnızca klinik değerlendirmeler doğrultusunda derhal serbest bırakılmalı veya infazları ertelenmelidir.
*Tecrit Hapishaneleri: Sosyal izolasyon ve uzun süreli yalnızlık önlenmeli, mahpusların temel yaşam standartlarına erişimi sağlanmalıdır.
*Haberleşme ve İfade Özgürlüğü:?Mahpusların Kürtçe veya diğer yerel dillerde yazdığı mektuplar ve belgeler gecikmeden işleme alınmalı ve iletişim hakları ekonomik veya idari gerekçelerle kısıtlanmamalıdır.
*Sosyal ve Kültürel Faaliyetler: Mahpusların spor, kültürel ve sosyal etkinliklerden yararlanması sağlanmalıdır. Sosyal izolasyon veya tecrit uygulamaları yalnızca hukuka uygun, orantılı ve geçerli gerekçelerle sınırlı tutulabilir.
*Disiplin ve İdari Uygulamalar:Disiplin soruşturmaları hukuka uygun, orantılı ve hakkaniyetli şekilde yürütülmeli; keyfi infaz uzatmaları veya tahliye engellemeleri önlenmelidir.
*Engelli ve Yabancı Uyruklu Mahpuslar:Engelli ve yabancı uyruklu mahpuslar, ulusal ve uluslararası mevzuat çerçevesinde özel bakım ve destek hizmetlerine erişebilmelidir.
Hapishanelerde insan haklarının güvence altına alınması için derhal bağımsız ve tarafsız denetim mekanizmaları kurulmalıdır. Ulusal ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının düzenli ziyaret ve raporlama hakları etkin biçimde güvence altına alınmalı, ceza infaz kurumlarının işleyişi şeffaf ve denetlenebilir hale getirilmelidir. Bu önlemler, yalnızca bireysel hakların korunması açısından değil, Türkiye’de hukuk devleti ve yargı güvenliğinin korunması açısından da elzemdir.”