Göç ve gecekondu arasına sıkışmış yaşamlar!

  • 09:05 22 Ağustos 2023
  • Yaşam
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - En fazla gecekondu mahallelerinin olduğu İstanbul’un bu mahallelerinin sakinleri devletin savaş politikaları ile topraklarını terk etmek zorunda kalan Kürtler. Göç ardından yerleşmek zorunda kaldıkları yerlerden olan Hacıahmet’te, sebze satanların seslerinin yankılandığı daracık sokaklarda pencere korkuluklarının arasında oyun oynayan çocukların tebessümleri, askılıkta asılan çamaşırların sallandığı, pencereden sarkan sepetler arasında, daracık yaşam alanları olan kapı önlerinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
 
Devletin yürüttüğü politikalardan dolayı köylerden kentlere göç edenler gittikleri yerlerde kendilerine yerleşim alanları açıyor. Başta metropoller olmak üzere kentlerde, yeni mahalleler oluşturuluyor. Yurttaşların kendi kısıtlı imkanları oluşturdukları bu gecekondu mahalleleri ya da semtleri hemen hemen her yerde var. 
 
Giderek artan sayı
 
Verilere göre, Türkiye’de 1960'ların başında 400 bin olan gecekondu sayısı 1970'li yıllarda 600 bine, 1980'li yıllarda 1 milyon 150 bine, 1990’lı yıllarda ise 1 milyon 750 bine, son dönemde de 2 milyona ulaştı.
 
1990’lı yıllarla birlikte milyonları buldu
 
Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) verilerine göre 1997 yılında Türkiye’nin genelindeki 1 milyon 750 bin gecekondunun 350 bini Ankara, 750 bini İstanbul, 200 bini İzmir ve 460 bini ise diğer kentlerde. En fazla gecekondunun bulunduğu İstanbul’un 39 ilçesinin tamamında ise gecekondu mahalleleri ve semtleri buluyor. Aynı yılın verilerine göre kentteki nüfusun yüzde 60'ı gecekondularda yaşamını sürdürüyor. Kasım 2022’deki bazı verilere göre 1948 yılında sadece 25-30 olan gecekondu sayısının 2 milyonu bulduğu belirtilse de gerçek anlamda sayının bunun kat be kat üzerinde olduğu belirtiliyor. 
 
1990’lı yıllar savaş ve göç ettirme
 
Kentlerde en çok gecekondu ve nüfusa sahip olan yerlerin başında gelen İstanbul’a göçün altında yatan en önemli sebep ise devletin Kurdistan’da Kürt halkına yönelik savaşı. 1990’lı yıllarda devletin uyguladığı baskı, köy yakma ve boşaltmalardan dolayı binlerce köy boşaltıldı, milyonlarca insan göçertildi. Göç etmek zorunda kalanların önemli bir kısmı İstanbul’a yerleşti. Gecekondu mahallelerinde bir araya geldi, kendilerine yaşam alanlarını oluşturdu. 
 
Beyoğlu-Hacıahmet...
 
İstanbul’un en yoğun gecekondularının olduğu ilçelerden biri olan Beyoğlu, topraklarından göç ettirilen Kürtlerin yerleştiği yerlerden biri. Beyoğlu’nun da en özgün yerlerinden biri ise Hacıahmet… Sebze satanların seslerinin yankılandığı daracık sokaklarda pencere korkuluklarının arasında oyun oynayan çocukların tebessümleri, askılıkta asılan çamaşırların sallandığı, pencereden sarkan sepetlerin gün boyu eksik olmadığı bir mahalle Hacıahmet… Göç ettirilmeye rağmen yaşam mücadelesini elden bırakmayan, yaşama tutunmaya çalışanların bir araya geldiği yer.
 
Biz de topraklarından koparılan, gecekondularda dar sokaklarda yaşamlarını sürdürenlerin olduğu bu mahallede dolaşarak objektifimizi yönelttik. Devletin savaş politikalarından dolayı göç etmek zorunda kalan annelerle konuştuk.
 
Yaşamımız dört duvar arasında…
 
Mêrdîn’in (Mardin) Qoser (Kızıltepe) ilçesine bağlı köylerinin devlet baskısı ile boşaltılmasının ardından topraklarını terk edip yönünü İstanbul’a çeviren başka yerlerde kaldıktan sonra tam 17 yıldan bu yana da Hacıahmet’de yaşayan Hazal anne, göçle birlikte yaşadıkları zorlukların bu gün de devam ettiğini söyledi. 
 
“Biz devletin baskısından çıkıp geldik İstanbul’a. Burada yaşamımızı sürdürüyoruz artık” diyen Hazal devamla, “Tüm hayallerimizi tozumuzdan toprağımızdan kopardılar bizi. Devlet bizi yıllardır yıldırmaya çalışıyor. Tek yaptığı şey yok etme politikasıyla hayatlarımıza ve yaşamlarımıza saldırmak oldu. Kendi köyümüzden zorla çıkartılıp şehir yaşamına zorlayan devlet, burada tüm yaşamlarımızı dört duvar arasına sıkıştırdı. İstanbul’a geldik ve yıllardır gecekonduda ve kirada oturuyoruz. Evimiz çok kötü kokuyor. Rutubetli ve yaşanılacak gibi bir yer değil. Maddi durumumuz da çok kötü zaten sadece benim eşim çalışıyor ama bu pahalılıkla geçimimizi sağlamak çok zor” sözleri ile yaşadıkları zorlanmaları anlattı. 
 
Topraklarına hasret yaşıyorlar…
 
Yine Hazal Anne gibi kendi köylerinden iktidarlar eliyle zorla çıkartılıp İstanbul’a göç ettirilen Kumri Anne. Midyad’tan (Midyat)  geldiğinden beri Hacıahmet’de yaşıyor. Kumri, “27 yıldır gelmişiz buraya. Malum devlet baskısından çıkıp buralara sürgün geldik. Köy boşaltmalarından çıkıp geldik devletten dolayı ve evimizi barkımız bırakıp geldik buraya. Toprak hasretiyle yaşıyoruz. Memleket hasreti içimizden hiç çıkmıyor. Çok özlüyorum kendi memleketimi. Bizim kendi yaşamımız vardı, kendimize ait bir doğa ve özümüz vardı. Çıkıp buralara geldik başımızı sokacak bir yer bulmaya çalıştık. Devlet bizi kendi toprağımızdan çıkardığı yetmiyormuş gibi burada da bizi rahat bırakmıyor. Bu sefer de çocuklarımızın peşinde. Çocuklarımız cezaevlerinde haksız hukuksuz bir şekilde tutuyor” dedi.
 
 Yaşamlarının sadece gecekondu evlerinin kapısına çıkıp oturabilmekle sınırlı olduğunu belirten Kumri, mahalledeki kadınlarla bir araya gelip sohbet ettiklerini söyledi.