‘Çağrı herkese sorumluluk yüklüyor!’

  • 09:04 8 Kasım 2025
  • Güncel
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - HDK Genç Kadın Meclisi üyesi Helin Özdilek, Türkiye’de Kürt halkı özgürleşmeden kimsenin özgürleşemeyeceğini belirterek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısının herkes tarafından sahiplenilmesi gerektiğini, herkese sorumluluk yüklediğini vurguladı.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından 12’nci Kongresi’ni toplayan PKK, silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldı. Kürt Özgürlük Hareketi, 11 Temmuz’da Güney Kürdistan’ın Silêmanî kenti yakınlarındaki Casene Mağarası’nda silah yakma töreni gerçekleştirdi, 26 Ekim’de de güçlerini Türkiye’den “Medya Savunma Alanları”na çekme kararı aldığını duyurdu.
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genç Kadın Meclisi üyesi Helin Özdilek, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
Kadınların Barış ve Demokratik Toplum sürecinin öznesi olduğunu söyleyen Helin Özdilek, süreçte yaşanan gelişmeleri negatif anlamda değerlendirmediklerini belirtti. 1993 yılından bu yana barışta ısrarcı olduklarını dile getiren Helin Özdilek, “Önder Apo’nun çağrısıyla beraber devletin bütün bahanelerini kaldırmak ve demokratik siyaset konusunda ne kadar samimi olduğunu gösteriyor. Savaş sadece iki tarafın çatışması anlamına gelmiyor. Bugün savaş her kesime sirayet etmiş durumda. Özel savaş politikaları en çok kadının bedeni ve emeği üzerinde yürütülüyor. Savaş, ekonomik, ekolojik, kültürel soykırım üzerinden kendini gösteriyor. Bunları anlayabilmemiz gerekiyor. Barışı inşa ederken savaş gerçekliğini bilmemiz gerekiyor. Bu anlamda sürecin duraksamasını şuradan anlayabiliriz: Sürecin baş müzakerecisi olan Önder Apo ile meclis komisyonu arasında hâlâ bir görüşme olmadı. Bir ilerlemenin olmaması doğrudan bununla ilgilidir. 26 yıllık bir tecrit ve işkence sisteminden söz ediyoruz. Hâlâ umut hakkının tanınmamış olması bize doğrudan sürecin neden ilerlemediğini gösteriyor. Yine Kürt Özgürlük Hareketi’nin atmış olduğu adımlar çok önemli bir yerde duruyor” dedi.
 
‘Türkiye seferber olmalı’
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasına işaret eden Helin Özdilek, “Önder Apo’nun paradigması bize üç şey sunuyor: Kadın özgürlükçü, ekolojik toplum ve demokratik komün. Orta Doğu’da savaşın bu kadar derinleştiği bir dönemde barış çağrısının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda silahların susmasının teslimiyet olarak yansıtılması, tarihsel bir sorumluluktan kaçtıklarını gösteriyor. Bu çağrı tüm Orta Doğu halklarına yapılmış bir çağrıdır. Yalnızca Kürt hareketi değil, tüm Türkiye halkları seferber olmalıdır. Türkiye sosyalist hareketleri demokratik siyaset yolunu benimsemeli. Herkes paradigmayı okumalı. Kürt halkı özgürleşmeden Türkiye siyasetinin önü açılmaz” ifadelerini kullandı.
 
Demokratik siyaset sorumluluğu
 
Süreç bağlamında gençliğin mücadele yol haritasına dikkat çeken Helin Özdilek, her yerde örgütlendiklerini paylaştı. Helin Özdilek, “Bizler gençler olarak yaşamın her alanında örgütlenmeye devam ediyoruz. Barışın asıl kurucularının bizler olduğunu tekrar gösteriyoruz. Gençliğin neden öncü olduğunu söylüyoruz. Gençlik dinamiktir, yaratandır, sorgulayandır ve dogmatik değildir. Savaş sadece cephelere değil, ailede, eğitimde, okulda, sokakta, toplumun her kesimine sirayet etmiş durumda. Bunun için mücadele etmek gerekiyor. Barışı istemenin neden devrimci bir irade ve sabır gerektirdiğini anlayabilmek gerekiyor. Bizler de bu doğrultuda Önder Apo’nun paradigmasını benimsemeyi, örgütlemeyi koşul görüyoruz. Önder Apo’nun paradigmasıyla Rojava’da kurulan yeni bir yaşam var. Jinwar adında bir köy var. Kadınlar erkek egemen sistemden uzak, kendi emekleriyle kendilerini var ettikleri ekolojik bir toplum inşa ettiler. Orta Doğu’da savaş ve sömürü sarmalı içinde böyle bir yaşam varlığının olması, bu paradigmanın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Bu doğrultuda bizler de Türkiye’deki demokratik siyaseti bu biçimde değerlendirmeyi sorumluluk görüyoruz” şeklinde konuştu.
 
Herkese sorumluluk düşüyor
 
Helin Özdilek, son olarak şunları paylaştı: “Bugün bu çağrı sadece Kürt halkı için gelen bir çağrı değildir. Bu çağrı tüm Orta Doğu’ya gelmiş bir çağrıdır. Sadece Kürt halkına sorumluluk biçmek doğru değildir. Kürt halkının üzerindeki bütün tahakküm biçimlerini, Türkiye siyasetinin demokratikleşmesi yolunda bir koşul olarak görmemiz lazım. Bu çağrıyı herkesin benimsemesi gerekiyor. Çünkü Türkiye’de Kürt halkı özgürleşmeden hiç kimse özgürleşemez. Herkesin bu çağrıyı sahiplenmesi gerekiyor. Örgütlenmek ve paradigmayı önemsemek hepimizin sorumluluğunda. Bütün kadın hareketlerine, gençlik hareketlerine, Türkiye sol sosyalist hareketlerine büyük bir sorumluluk düşüyor.”