İnadına sokaktalar: Vazgeçmiyoruz

  • 09:01 16 Ekim 2024
  • Güncel
Melek Avcı 
 
ANKARA - Kadın katliamlarına tepki sürerken, güvende hissetmeyen kadınlar eril zihniyete karşı inadına sokaklarda örgütlülüğü vurguladı. Kadınlar, “Israrla sokağa çıkmaya devam etmeli, çünkü korkuttuk zannederler ve daha çok sıkıştırmaya başlarlar” dedi.
 
Kadınlar artık sokakta yürüyemeyecek ve nefes alamayacak duruma getirilmeye çalışılırken, isyan ise sürüyor. Eve hapsetmeye çalışan politikalardan ve bu katliamlarla kadınlarda korku iklimi yaratmaya çalışan iktidara karşı, kadınlar ısrarla sokağın gücüne vurgu yapıyor. Kuğulu Park’ta mikrofonumuza konuşan kadınlar, “Korkuyoruz ama eve kapanmayacağız” mesajını verdi.
 
Soruna çözüm örgütlülük
 
Kadınların güvende olmadığını düşündüğünü söyleyen Semra Akkoç, örgütlülük vurgusu yaparak, “Eskiye nazaran, gençlik yıllarımdaki kadınları düşününce daha özgür ve güvende dışa dönük yaşadıklarını biliyorum. Ama şimdi kadınlarımız eve bağımlı, evin içinde hapsedilenler olarak konumlandırıldılar. Cahil bırakılıyorlar, evden dışarı çıkmıyorlar. Evden çıkmayınca kadınlar kendilerini güvende hissediyor; onlar her türlü içeride kendilerini ‘iyi’ hissediyorlar. Fakat bizim gibi aktivistler, çalışan ve sosyal kadınlar kendilerini güvende hissetmiyor. Bu sorunu nasıl mı çözeceğiz? Örgütleneceğiz. Sevgili Yazar Yaşar Seyman’ın dediği gibi, kelebek kadar ömrümüz olsa dahi kadınlar örgütlenecek, bir araya geleceğiz, birleşeceğiz. Birlik olacağız. Kadın kadının kurdu değil, yurdu olacak. Sosyal olsunlar, sokaklara çıksınlar, bütün aktivitelere katılsınlar, kendilerini eve hapsetmesinler” diye konuştu.
 
‘Kadın esir değil, özgürdür’
 
Mevcut hükümetin toplumun dini değerlerini kullanarak kadınlar üzerinde tahakküm kurmasına değinen Nadire Ören, “Bu hükümet Müslümanım diyor ama Müslümanlıkla hiç ilgisi yok. Kadınlara zamanında peygamberimiz çok değer vermiş, yardım etmiş. Hatice Ana ticaretle uğraşmış ama şimdiki hükümete bakıyoruz, kadınlara değer vermiyor. Müslümanım diye geçiniyor ama Müslümanlıkla alakası yok. Kadınlar özgürlüğünü ilan etmeli. Ayaklarının üstünde durmalı. İslamı yaşayacaklarsa yine yaşasınlar, ben yaşıyorum. Her şeyi yapmalı kadın, akıllı ve özgür olmalıdır. Kadın esir değildir, özgürdür. Sadece karşı cinsin ihtiyaçları temelli değildir; insandır” sözlerini kullandı.
 
‘Keşke biraz da iyiliğe çalışsalar’
 
Başak Dursun ise bu politikaların 15 yıl öncesinden başladığını söyleyerek şöyle konuştu: “Hiçbir şekilde güvende hissetmiyorum. 15 yıl önce bu güvensizlik ciddi şekilde başladı, çünkü 15 yıl önce Ankara’nın en güvenli bölgesi diye bilinen Çankaya bölgesinde bile akşam 20.00-21.00’dan sonra kadınlar tek başına çıkamaz oldu. Birileri bir şey için start verdi gibi geliyor bana. Hiç hoş şeyler olmuyor. Keşke biraz da iyiliğe çalışsalar. Ha bire kadın katliamları, çocuk katliam haberleri. Özellikle değinmek istiyorum, Narin Güran olayında herkes susturulmak isteniyor. Birinin suç işledikten sonra hemen arkasına çevre mi bulması gerekiyor? Bu hale gelecek bir ülke değildi. Hayvanlara yapılanlar ortada. Buranın insanı misafirperver, sıcakkanlılığıyla meşhurdu; şimdi ne olduk? Kınıyorum ve hiç güvenli bir ortam değil.
 
‘Kadınlar olarak korkmamalıyız’
 
Yapılacak olan başta yapılmalıydı. Çeteler kayırılmamalıydı. Yani siyasi menfaat için çetelere müsaade edilmemeliydi. Her şeyin başı maalesef siyasi menfaat oldu. Her iki taraftan da diyorum; iktidar kesimi de olabilir, muhalif kesim de. Ortadan konuşuyorum. Gerçekten çok üzücü. Parası olan, çevresi olan, etrafa para yediren çevre kuruyor. O çevrenin adı çeteye dönüşüyor. Çevre edinemez olduk, sırf birileri bizi kayıracak korkusuyla. Kadınlar ısrarla sokağa çıkmaya devam etmeli, çünkü korkuttuklarını zannederlerse daha çok sıkıştırmaya başlarlar, üzerimize gelirler. Yarın öbür gün Afganistan gibi olmayacağımız ne malum? O yüzden kadınlar olarak korkmamalıyız.”
 
‘İçimdeki isyanı durduramıyorum’
 
Kadın ve çocuk katliamı haberleri duymaktan yorulduklarını söyleyen Gaye Acandan, “Şu an bundan bahsederken bile tüylerim diken diken oluyor. Çok üzücü. Bir kız annesi olarak, yeğenlerim için çok üzülüyorum. Artık içimdeki o isyanı durduramayacak duruma geldim. Rüyalarıma dahi girmeye başladı. Birçok yasanın yeniden düzenlenip, kadınları ve çocukları koruyacak hale getirilmesi gerekiyor. Ayrıca bu yaşanan olaylarda, daha önce suç kaydı olan insanların potansiyel suçlu oldukları gayet açık ve net biçimde ortada. Bunları hükümet de biliyor. Bunlar kesinlikle toplumdan tecrit edilmelidir. Gereken neyse yapılmalı. İyi hal indirimleri kesinlikle kaldırılmalı. Bu haberleri duymaktan, okumaktan inanın şu an bile içimin acıdığını, ciğerlerimin yandığını hissediyorum. Kadınların bir araya gelip olan olaylara tepkilerini daha net göstermesi gerekiyor. Ama gösteriyoruz, yine de yeterli gelmiyor. Bunun için daha ne yapılabilir inanın bilmiyorum, düşünüyorum. Kesinlikle hükümetin bu konuda yeniden çalışma yapması ve katı kanunlar getirmesi gerekiyor” sözlerini kullandı.