Marmara cezaevlerinde bin 348 hak ihlali tespit edildi
- 14:43 31 Ekim 2025
- Güncel
	İSTANBUL – İHD Hapishane Komisyonu’nun yayımladığı raporda, Marmara Bölgesi cezaevlerinde bin 348 hak ihlalinin tespit edildiği bildirildi.
	İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Beyoğlu’ndaki dernek binasında “Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu”nu açıklamak üzere bir basın toplantısı düzenledi. Toplantı salonuna “Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu” pankartı asıldı. Basın metnini İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Yoleri ve İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Semiray Yılmaz okudu.
	Temmuz ayında 18, Ağustos ayında 15, Eylül ayında 26 olmak üzere toplam 59 başvurunun İHD’ye yapıldığı belirtildi. Başvuranlardan 8’i kadın, 51’i erkek; 5’i adli, 54’ü politik, 2’si yabancı uyruklu olduğu ifade edildi.
	Bin 348 hak ihlali
	Raporda, toplam bin 348 hak ihlalinin tespit edildiği kaydedildi. Buna göre; iletişim hakkı ve tecrit 430, yaşam hakkı 8, işkence ve kötü muamele 269, haksız tutukluluk ve infazda eşitlik ilkesine aykırılık 26, sağlık hakkı 195, açlık grevi 2, beslenme ve temel ihtiyaçlara erişim 219, adalete erişim 33 kez ihlal edildi.
	Raporda ihlallerin detaylarına dair şu örnekler paylaşıldı: “Kelepçeli muayene ve tedavi dayatması, iyi halli olmadığı gerekçesiyle tahliye engeli, hasta mahpusun 5 gün hücrede tutulması, 3 kişiye tek kişilik yemek verilmesi, zorla çıplak arama, özel alanların kamera ile izlenmesi, bazı mahpusların ‘bunlar bombacı statüsünde’ denilerek özel uygulamalarla hedef haline getirilmesi, ağır tecrit, izolasyon, süreli-süresiz yayın, kitap ve mektup yasakları, kitap sınırlaması, dilekçelerin işleme konmaması, adil yargılanmama iddiası, 35 kişilik koğuşta 50 kişinin kalması, ölümle tehdit.”
	Yaşam hakkı
	İHD’nin başvuruların takipçisi olduğu vurgulanan raporda, tutuklu sayısına dikkat çekilerek cezaevlerinin kapasitesinin üzerinde 105 bin 287 tutuklu bulunduğu belirtildi. Raporda şu ifadeler yer aldı: “Bu veriler, ceza hukuku ilkelerine göre istisna olması gereken tutuklama ve tutuklu yargılamanın halen toplumu baskı altına almak amacıyla yaygın olarak uygulandığını, suç ve suçlu ile mücadele ve ceza politikalarında insan hakları ve hukuk yerine siyasetin esas alındığını göstermektedir. Bu durum, ceza infaz politikalarına ve uygulamalarına da yön vermekte olup, bu nedenle oluşan kaotik ortamda sorunlar her geçen gün daha da şiddetlenmekte, umut hakkı, özgürlük hakkı ve hasta mahpusların sağlık ve yaşam hakları dahi siyasi pazarlık konusu yapılmak istenmektedir.”
	Tutsakların tahliyesi engelleniyor
	Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları tarafından tutsakların tahliyelerinin engellenmeye devam ettiği belirtilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi: “Mahpusların özgürlük hakkına yönelik ihlaller bütün itirazlara rağmen artarak devam etmekte, binlerce mahpus özgürlüklerinden keyfi olarak mahrum bırakılmaktadır. Mahpusların yaşam haklarını da tehdit eden sağlık ve tedavi hakkına erişimde yaşanan sorunlar çözüme kavuşturulmamış; yeterli beslenme ve hijyen koşulları sağlanmamış; işkence ve kötü muamele önlenmemiş; adalete erişim sağlanmamış; eşitlik ilkesine aykırılıklar daha da derinleşmiştir.
	Kapasite fazlalığı ve aşırı kalabalık koğuş sorunu sürerken, özellikle kuyu tipi hapishaneler tartışmasıyla birlikte tecrit uygulamaları tahammül edilemez bir noktaya ulaşmıştır.
	Bu rapor döneminde mahpuslar, geçmişte yaşanan ve sistematik hale gelen hak ihlallerine ek olarak, özellikle ‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ kapsamında hapishane idareleri tarafından kendilerine yönelik ayrımcı, yok sayan, tehditkâr ve rencide edici tavır ve davranışlarda artış olduğunu, bunu anlamakta zorlandıklarını ifade etmektedir.”
	Çağrı
	Raporda, İHD’ye ulaşan verilerin yanı sıra ihlallerin daha büyük boyutlarda olduğuna dikkat çekilerek, şöyle denildi: “Biliyoruz ki, sunduğumuz bu üç aylık hak ihlalleri raporu, Marmara Bölgesi hapishanelerinden bize ulaşan ihlalleri kapsamakla birlikte, genel durumu anlamamıza yarayacak verileri içermektedir. Hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri yalnızca mahpusların mücadelesiyle değil, dışarıdan yürütülecek mücadelenin desteğiyle önlenebilir.
	İçeridekilerin küçük de olsa sesi olabilmek ve duyarlılık yaratmak için sorunları görünür kılmak amacıyla hazırladığımız bu rapor, aynı zamanda hapishanelerde yaşanan ve devasa boyutlara ulaşan sorunlar karşısında mahpuslarla ve mahpus aileleriyle dayanışma çağrımızdır.”
	Raporun sonunda, İHD’ye yapılan başvurulara dair bilgilere yer verildi.

 
				 
				 
				 
				 
				





