
‘Sorunun hakiki çözümü gereken hukuki düzenlemelerin yapılmasıyla olur’
- 22:07 15 Temmuz 2025
- Güncel
MÊRDIN - İHD ve ÖHD’nin düzenlediği panelde konuşan Akademisyen Hülya Dinçer, kadınların barış masasının parçası olması gerektiğini belirtirken, TJA’lı Sabahat Tuncel ise mücadelenin araçlarının değiştiğine dikkat çekerek, "Sorunun hukuki güvenceye kavuşturulması, bu işin yasama görevi yapan Meclis’e getirilmesi ve gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması durumunda bu olur" dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Mêrdîn şubeleri tarafından "Ortadoğu'da Kadın Tarihselliği ve Barışın İnşası" konulu panel düzenlendi. Mêrdîn'in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde belediye konferans salonunda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Barış Annesi Türkan Durç, Barış Akademisyeni Hülya Dinçer ve siyasetçi Sabahat Tuncel katıldı.
Panelin moderatörlüğünü Av. Seher Acay yaptı.
Açılış konuşmalarının ardından söz alan Barış Annesi Türkan Durç, Ortadoğu'da annelerin kendi elleri ile kız çocuklarını esarete sürüklediğini ifade etti. Türkan Durç, Kürtlerin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın paradigması sayesinde kadınların esaret zincirlerini kırdığını, annelerin de çocuklarına bakış açılarının değiştiğini belirtti. Bu anlamda Ortadoğu'da Öcalan'ın paradigmasının önemli olduğunu ve Ortadoğu'da kadının rolünü değiştirdiğini ifade eden Türkan Durç, kadınların bu paradigmaya bu nedenle sıkı sıkıya sarıldığını kaydetti. Örnekler vererek sözlerine devam eden Türkan Durç, "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına" dikkat çekerek, "Yükümüz ağır, Başkanın yükü de ağır. Bize düşen bu yolda onun önündeki engelleri temizlemek" dedi.
'Kadınların gündemi barış masasının bir parçası olmalı'
Akademisyen Hülya Dinçer, dünyadaki barış görüşmeleri sırasında savaştan en fazla etkilenen taraf olmalarına rağmen kadınların barış süreçlerine dahil edilmediğine dikkat çekti. Bu durumun sadece Ortadoğu ile sınırlı olmadığını kaydeden Hülya Dinçer, kadınların barış süreçlerine daha fazla dahil edilmesi için kadın mücadelesinin daha fazla büyümesi gerektiğinin altını çizdi. Dünyadan örnekler vererek, savaşlarda kadınlara dönük suçların da sonradan yargılama konusu yapılmadığını söyleyen Hülya Dinçer, "Barışı inşa etmek için sadece şiddeti ortadan kaldırmak değil, şiddete yol açan çatışmaya yol açan koşulları ortadan kaldırmak gerekiyor. Çatışmasızlığı sürekli kılacak bir ortamı oluşturmak gerekiyor… Irak'ta IŞİD'liler kadınlara tecavüz etmelerinden dolayı yargılanmadı. Sadece terör suçundan yargılandı. Yine Vietnam'da benzer şekilde oldu, dünyanın diğer yerlerinde de böyle. Kadınlar olarak bizlere düşen savaş suçu olarak görülen kadınlara dönük, tecavüz, kaçırma gibi eylemlerin savaş suçu olarak kabul edilmesinden çok yargılanmaların bu şekilde yapılmasını sağlamak. Tabi ki, barış süreçlerinde konuşulan konular sadece bunlar değil ama bunlar da önemli bir unsur olarak ele alınmalı. Kadınların gündemi barış masasının bir parçası olmalı" diye belirtti.
'Toplumsal etkileşim için bu barış süreci önemli'
Savaşın tarihinin kadınların gözünden yazılması gerektiğini ifade eden Hülya Dinçer, bu anlamda Kolombiya'da kadınların barış sürecine dahil edilmesinin önemli bir örnek olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Bu anlamda Türkiye'de de önemli bir çaba olduğunu, Türkiye'deki barış süreçlerine Kürt kadınları başta olmak üzere kadınların dahil olma çabası ve katkısı çok değerli. Bugün tarihi bir barış sürecindeyiz yine. Bugün toplumsal etkileşim için bu barış süreci önemli. Bugüne kadar çatışmayı devletin gözünden görmüş olan kesimlerin savaşın tüm boyutlarını görmesini sağlamak açısından bu etkileşim önemli. Bu anlamda kadınların, kadın özgürlükçü, eşitlikçi bir barış için mücadelesi önemli. Bütün kadınların var olabileceği, toplumsal barışı aşağıdan örmek için elimizde büyük imkanlar var."
'Kadınların da hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması gerekiyor'
Sabahat Tuncel de müzakere sürecine dikkat çekerek, "Yeni bir sürece başlıyoruz. 52 yıllık tarih yeni bir sürece eviriliyor. Bunu iyi anlamak gerekiyor. Biz bu süreci nasıl ele alacağız bu önemli. Süreç başarıya ulaşsa da kadınlar olarak bizim sorunlarımız, eşitlik sorunumuz bunlar için mücadele etmeye devam etmek zorundayız." dedi. Yüzleşmeye, iyileşmeye de ihtiyaç olduğunun altını çizen Sabahat Tuncel, "Silahların susması önemli bir nokta ama gerçek ve samimi bir barış olduğu anlamına gelmez bu. Bu nedenle bundan sonrasını iyi yürütmek gerekiyor. Kadınların da hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması gerekiyor. Bunlar için yapmamız gerekenler var" diye belirtti..
Türkiye ve Kürtler arasında bugüne kadar yürütülen barış görüşmeleri ile yaşananları anlatan Sabahat Tuncel, ilk defa barış için adım atanın devletin kendisi olduğunu söyledi. Türkiye'de 1924 Anayasası ile beraber Kürtler ve diğer halkların inkarının anayasal güvence altına alındığını belirten Sabahat Tuncel, "Sayın Öcalan bunu söylüyor ve Kürtlerin inkarına son verilmesini istiyor. Devlet Kürt inkarını sonlandırır, demokratik zeminin önünü açarsa geriye kalanı Kürtlerin kendi iç sorunudur. Bir sosyalist sistem kurulacaksa buna Kürtler kendileri karar verecek. Sayın Öcalan da kendi paradigmasına bu anlamda güveniyor" diye kaydetti.
‘Biz kendimize, kendi örgütlü halkımıza, kendi örgütlü kadın gücümüze güveniyoruz’
Sabahat Tuncel, şöyle konuştu: “Sorunun hukuki güvenceye kavuşturulması, bu işin yasama görevi yapan Meclis’e getirilmesi ve gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması durumunda bu olur. Önümüzdeki dönem parlamentoda bir komisyon kurulacak bu önemli. Sayın Öcalan’ın başından beri siyasi partilere gönderdiği mesajda da bu işin yasama görevi yapan TBMM’de çözülmesi ve bu konuda bir komisyon kurulmasının önemli olduğunu söylüyor. Gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirtiyor. Eğer bu yapılırsa Türkiye’de demokratik siyaset alanı açılmış olacak. Bizim açımızdan bu çok önemli. Aslında mücadele bitmiyor. Mücadelenin araçları değişiyor. Mücadele yeni bir aşamaya geçiyor” ifadelerini kullandı. Devletin üzerine düşeni yapması gerektiğine vurgu yapan Sabahat Tuncel, “Halk toplantılarında gelen soruların çoğu devlete güven olup olmayacağı şeklinde. Zaten devlete güven olmaz. Aslında sadece bu devlete değil, hiçbir devlete güven olmaz. Devlete güvenmekten ziyade biz kendimize güveneceğiz. Bizim güveneceğimiz şey kendi örgütlü gerçekliğimiz. Biz kendimize, kendi örgütlü halkımıza, kendi örgütlü kadın gücümüze güveniyoruz.."
Panel soru cevap bölümü ile sona erdi.