Kürt Kadın Birliği Konferansı sonuç bildirgesi açıklandı

  • 16:26 22 Haziran 2025
  • Güncel
AMED -  Kürt Kadın Birliği Platformu’nun gerçekleştirdiği konferansın sonuç bildirgesinde, “Konferansımız bu platformun, Sayın Abdullah Öcalan'ın demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğü perspektifi temelinde demokratik bir toplum inşa etme sürecinde etkin rol oynaması ve bu konuda bölgesel, ulusal ve uluslararası kadın dayanışmasını artırmasının temel hedeflerden biri olduğunu belirtmiştir” denildi.
 
Kürt Kadın Birliği Platformu Amed’de, “Bi yekitiya jinên Kurd, ber bi yekitiya neteweyî ve” şiarıyla 3’üncü konferansını Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) salonunda gerçekleştirdi. Konferansa birçok kadın katılırken salona, Kürtçe, Dımilki, Sorani ve Türkçe dillerinde, “Jin jiyan azadi” ve “Cınîye cuye azadî” flamaları asıldı.
 
3’üncü konferansımız gerçekleşti
 
Konferansta yapılan konuşma ve atölyelerin ardından sonuç bildirgesi açıklanırken bildirgeyi platformun üyesi Devrim Demir okudu. Devrim Demir, “Bi yekitiya jinên Kurd, ber bi yekitiya neteweyî ve’ şiarıyla 101 delegenin katılımıyla Amed’de gerçekleştirdik. 3’üncü konferansımız, Kürt kadınlarının ulusal birliği inşa etmede, Kürt kültürünü ve dilini korumada, toplumsal değerleri korumada, barış sürecini ve demokratik toplumu inşa etmedeki rolünü ve misyonunu değerlendirmeyi ve ortak iradeyle mücadele için bir yol haritası belirlemeyi amaçlamıştır” dedi.
 
‘Tarih kadınların direnişiyle anlam kazandı’
 
Tarihin kadınların direnişiyle anlam kazandığına dikkat çeken Devrim Demir, toprağın onların elinde üretime dönüştüğünü ifade etti. Devrim Demir, “Doğanın sesini duymuş, yaşamı sonsuz bir duyguyla beslemiş ve tüm barışı korumuş kadınlardır. Kürt kadınlarının direnişinin hafızasında saklı olan bu hakikat, bugün insanlığın özgürlüğe giden yolunun kıvılcımı olmuştur. Doğayla kurdukları ilişki sadece yaşamın devamı için değil; aynı zamanda anlamın, doğurganlığın, döngüselliğin ve kolektif varoluşun da temelidir. Toprağın ana, suyun hayat, ateşin ruh, havanın söz olduğu bu evrende kadınlar herkesin ortak dili, ortak sesi, ortak vicdanı olmuştur. Bu nedenle kadınlar egemen zihniyetlerin ve egemenlik sistemlerinin ilk hedefi olmuş; varoluşları ve özgür yaşamı örgütleme güçleri nedeniyle erkek iktidarının en büyük korkusu haline gelmiştir” şeklinde belirtti.
 
Devrim Demir, bildirgenin devamında şu ifadelere yer verdi:
 
“Kürt kadınları tarih boyunca hem sömürgeciliğe hem de ataerkil yönetime karşı mücadele etmiş; bedenlerini, kimliklerini ve doğalarını savunmuş ve halkların özgürlük yolculuğuna öncülük etmişlerdir. Bu konferans geçmişten gelen kadim bir mirası geleceğe taşıma çağrısında bulunmaktadır. Kadınların barış ve toplumsal örgütlenme inşasındaki rolünü artırma çağrısıdır. Çünkü çok iyi biliyoruz ki; kadınlar özgür olmadıkça toplum özgür olamaz, doğa korunmadıkça kadınlar olmadan yaşam inşa edilemez ve barış sağlanamaz. Ortadoğu'nun yeniden tasarlandığı, insanlar, dinler ve inançlar üzerinden savaşların ve çatışmaların yaşandığı bir süreçte bu konferansı düzenlemek kadınlarımızın geleceğe dair umutlarını artırmaktadır. Dünya ve bölge otoriteleri, kendi çıkarları uğruna bölge coğrafyasında ve özellikle Kürdistan'da yüzyıllardır halkların kültürünü, dilini, kimliğini ve inancını soykırıma uğrattıkları gibi, bugün de politikalarını sürdürmektedirler.
 
Sayın Abdullah Öcalan öngörmüştü
 
Bugün, ABD'nin de katıldığı, en sıcak savaş olan İran-İsrail savaşı, Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyanın gözlerinin odaklandığı savaştır. Sayın Abdullah Öcalan'ın yıllar önce siyasi öngörüleriyle tanımladığı ve Üçüncü Dünya Savaşı adını verdiği Ortadoğu tablosu, açıkça bugün Türkiye'nin en çok kaygı duyduğu konudur. Ayrıca, halkları yok etme baskı ve politikalarına son vermez, demokratik çerçevede hak ve özgürlükleri tanımazsa savaş durumundan kurtulamayacağını ve savaşa dönüştürüleceğini de bilmektedir. Varlığını korumak için çeşitli yöntemler arayan tüm ulus devletler gibi, Türkiye Devleti de Ortadoğu merkezli bu savaştan korunmak için, son yüz yıldır Kürtlere karşı sürdürdüğü soykırım ve duyarsızlık politikalarını farklı bir düzlemde tartışmakta ve Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapmaktadır. Başta Kürt halkı olmak üzere tüm halkların ve farklı inançların ortak ve eşit yaşam ve kimlik haklarına sahip olacağı yol haritası, Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta ‘Barış ve Demokratik Toplum İnşası’ adıyla açıkladığı yol haritasıdır. Halkımızın taleplerini ve haklarını güvence altına almak için bu çağrıya kulak vermek, Kürt kadınları olarak görevimiz ve sorumluluğumuzdur.
 
Biz kadınlar, ataerkil zihniyetin savaş ve şiddet temelinde inşa edildiğini ve bu sistemi her geçen gün güçlendirdiğini ve yaşattığını biliyoruz. Kadınların bu sistemin baskı ve zulmüne karşı içsel güçleriyle ve ‘Jin, Jiyan Azadi’ felsefesiyle verdikleri mücadele, toplum içindeki halk katliamlarını, savaşları ve şiddeti durdurabilir ve barışın yolunu açabilir.” Denildi.
 
Sonuç bildirgesinde alınan kararlar şöyle sıralıyoruz:
 
*Kürt Kadın Birliği: Kürt kadınlarının ulusal, kültürel ve toplumsal alanlardaki mücadelesi, tarihsel bir direnişin mirası ve güncel siyasal ihtiyaçların sonucudur. Bugün, Kürt Kadın Birliği'nin kurulması bir tercihten öte, her Kürt kadınının Kürt halkına yönelik her türlü inkâr, soykırım ve baskı politikalarına karşı bu sorumlulukla taşıması gereken tarihsel bir sorumluluktur. Konferans, bu birliğin sınırları aşan, Kürdistan'ın dört bir yanından Kürt kadınlarının deneyimlerini bir araya getiren, örgütlenmesini güçlendiren, yapısını yeniden değerlendiren ve Ulusal Birlik inşasında en dinamik ve dönüştürücü güç haline gelecek bir platform üzerine kurulmasına karar verdi.
 
*Kürt kültürünü koruma ve aktarmada kadınların misyonu
 
Kürt kültürünün taşıyıcısı, yaratıcı ve aktarıcı gücü olan Kürt kadını, bu mirası yeni nesillere aktarmak gibi tarihi bir sorumluluğa da sahiptir. Kadınlar, kültürün yaratıcı ve aktarıcı aracıları olarak rollerini oynamalıdır. Müzikten halk kostümlerine, yemekten folklora kadar Kürt kimliğinin her parçası kadın emeğiyle zenginleşmiştir. Konferansımız, biz kadınların kültürel üretimde daha fazla rol almamız ve kültürel gelenekler ve cinsiyet bilgi sistemlerinin kadınlar tarafından canlandırılması gerektiğine karar verdi. Ayrıca, kültürel ve sanatsal birlik için, her yıl Kürdistan'ın bir yerinde düzenli olarak uluslararası kültür ve sanat festivalleri düzenlenmelidir.
 
*Kürt dilinin korunması ve gelişmesinde kadınların rolü
 
Kürt dilinin yaşatılması ve geliştirilmesi ulusal kimliğin temelidir. Kadınların aile içinde dilin aktarımından eğitime, edebiyattan medya üretimine kadar öne çıkan merkezi bir rolü vardır. Konferansımız bu bağlamda Kürt dilini yeni nesillere aktarma sorumluluğu taşıyan kadınların yerel Kürt dili inisiyatiflerinin öznesi haline gelmeleri, onları bir ağda toplamaları, dil mücadelesini genişletmeleri, ‘Kürt dili nadir bir dildir, bilim dili değildir’ yaklaşımına ve bilincine karşı mücadele etmeleri ve anadilde eğitim ve Kürt dilinin korunması talebinin en ateşli savunucusu olmaları gerektiğine karar vermiştir. Kürt dili, eğitim dili ve Kürt halkı için bir statü olmalıdır.
 
*Kadına yönelik şiddet ve soykırım politikalarıyla mücadele
 
Kürt kadınlarına yönelik çok yönlü şiddet sadece cinsiyete dayalı değildir; aynı zamanda ulusal, sınıfsal ve siyasal boyutu da vardır. Devlet güvenlik politikaları, militarizm, yoksulluk, zorunlu göç ve kültürel gasp Kürt kadınlarının bedenlerini ve yaşamlarını kuşatmıştır. Konferansımız, bu çok yönlü saldırılara karşı yerel ve ulusal düzeyde öz savunma konusunda farkındalık yaratmayı, kadın dayanışma ağlarını güçlendirmeyi ve ortak bir mücadele hattı inşa etmeyi kararlaştırmıştır. Sadece hukuki mücadele değil, aynı zamanda örgütlü toplumsal mücadele de şiddete karşı güçlü bir dayanak olabilir.
 
*Barış ve demokratik toplum inşasında kadınların misyonu
 
Savaş durumlarında en ağır bedeli ödeyen kadınlar, aynı zamanda barışın ve demokratik yaşamın da kurucularıdır. Biz Kürt kadınları, silahların susmasıyla birlikte, adaletin tesis edildiği, eşit vatandaşlık temelinde hakların garanti altına alındığı barışçıl ve kalıcı bir barış sürecinin başlaması gerektiğini söylüyoruz. Konferansımız, bu platformun, Sayın Abdullah Öcalan'ın demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğü perspektifi temelinde demokratik bir toplum inşa etme sürecinde etkin rol oynaması ve bu konuda bölgesel, ulusal ve uluslararası kadın dayanışmasını artırmasının temel hedeflerden biri olduğunu belirtmiştir.
 
Sonuç ve karar
 
3’ncü Kürt Kadın Birliği Platform Konferansımız, Kürt kadınlarının kolektif hafızasını, mücadele deneyimlerini ve geleceğe dair umutlarını birleştirerek yeni bir dönemi ilan etmektedir. Ulusal birlik, kültür ve dil mücadelesi, özgür yaşamın korunması ve barış inşasında kadınların liderliği bu dönemin temel dayanaklarıdır. Bu seviyeye ulaşan Kürt kadın mücadelesinin gücü ve deneyimi, demokratik bir toplum inşasında da büyük rol oynayabilir. Özgür kadınla, özgür toplum Özgür kültür ve dil ile, özgür kimlik sağlanır. Yaşasın Kürt kadınlarının birliği! Yaşasın Kürt kadınlarının ortak mücadelesi! Kadın, yaşam, özgürlük!”
 
‘Mücadeleler sonucu bugünlere geldik’
 
Sonuç Bildirgesi’nin açıklamasının ardından Platform üyelerinden biri olan Gülcan Kaçmaz Sayyiğit kısa bir konuşma yaptı. Gülcan Kaçmaz, “Toplumda iğne ucu kadar sorun varsa kadınlar olarak kendimizi sorumlu tutmalıyız. Kürt mücadelesini günlerce, aylarca, yıllarca konuşsak da zaman yetmez bizlere. 100 yıl önce başlayan bir mücadele var, bu mücadele bizi bu aşamaya getirdi. Bugün verilen o mücadele sonucu konferansımızı gerçekleştiriyoruz. Barış anneleri beyaz tülbentleriyle aramızda. Tülbentleri ne kadar beyaz olursa olsun içlerinde bir acı var. Bunların son bulması için birliğimizi sağlamalıyız” dedi.
 
Farklı çalışmalar oldu
 
Gülcan Kaçmaz, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrısına değindi. Gülcan Kaçmaz, “Bu çağrıdan sonra çalışmalarımız başka bir boyut kazandı. Süleymaniye’de Kürt Kadın Birliği Platformunu ilan ettik. Kürtler dünyanın neresinde olursa olsun birlik olup çalışmasını yürütsün dedik. Yine Amed’de Kürt Kadın Parlamenter Birliği Konferansını gerçekleştirdik. Her ne kadar Şengal ve Rojava katılamadıysa orda büyük mücadeleler yürütülüyor. Bugün konferans sonlanmış olabilir ama işlerimiz bu saatten sonra başlıyor. Çalışmalarımızı daha da büyütüp ulusal birliği sağlamalıyız” sözlerine yer verdi.
 
Konferans atılan “Jin Jiyan Azadi” ve “Biji berxwedanan jinan” sloganlarıyla son buldu.