'Barışın Yolunu Açmak' konferansının sonuç bildirgesi açıklandı
- 18:22 22 Haziran 2025
- Güncel
İSTANBUL- “Barışın Yolunu Açmak” başlıklı konferansının sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesinde demokratikleşme için atılması gereken adımlara yer verilerek, “Savaşın çatışmanın kavganın diliyle barış olmaz. Konfrenasımız bütün toplum kesimlerine barış talebine sahip çıkma çağrısı yapmaktadır. Bu kadim topraklara barış gelsin; hoş gelsin, sefalar getirsin” denildi.
Barış İçin Toplumsal Girişim, Kürt sorununun demokratik çözümü çerçevesinde ortak politika ve mücadele araçlarını tartışmak amacıyla Eyüp Sultan Kültür Merkezi'nde “Barışın Yolunu Açmak” başlıklı konferans düzenledi. Konferansın son bulmasının ardından “Ülkemizde barış ve demokrasiyi tesis etmek bölgesel savaş tehdidine karşı tek güvence” başlığıyla sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç Bildirgesini Ayşegül Devecioğlu okudu.
‘Somut adımları görmek için daha ne kadar beklemek gerekiyor?’
Kürt sorunun çözümün bölgenin demokratikleşmesinde olumlu etkilerinin olacağını ifade eden Ayşegül Devecioğlu, ekim ayında başlayan sürecin toplumda umut yarattığını ancak devam eden baskı politikalarının kırılma yarattığına vurgu yaptı. Ayşegül Devecioğlu, “Sorunu silah bırakmaya indirgemenin, barışçı bir yaklaşım yerine güvenlikçi bir yaklaşımın doğurduğu şiddetin egemen olması, medyada kullanılan barışçıl olmayan dil toplumda kutuplaşmaya, ötekileştirmeye, yabancılaşmaya yol açıyor. Oysa kırk yılı aşkın bir zamandır büyük kayıplar vermemize neden olan, insani, toplumsal, ekonomik ve ekolojik yıkım yaratan savaş ve çatışma ortamının ülkenin bütün yurttaşlarının refah içinde eşit ve özgür yaşayacağı bir hayata dönüştürülmesi fırsatı ve imkânı ülkede yaşayan herkesi ilgilendiriyor. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ile PKK’nin kendini feshetmesi barış yolunda atılmış çok önemli bir adım oldu. Ama sıra çoktan bu değerli açıklamanın yaşama geçirilmesi için yapılacak idari ve hukuki düzenlemelere gelmedi mi? Somut adımları görmek için daha ne kadar beklemek gerekiyor?” dedi.
‘Demokrasi talebini yükseltme çağrısı’
Sonuç bildirgesinin devamında şu ifadelere yer verildi:
“Kuşku yok ki, barış sürecinin başarıya ulaşması demokratikleşme yönünde atılacak adımlara bağlı. Bu nedenle öncelikle iktidarın hegemonyacı, otoriter siyaset anlayışını terk etmesine ihtiyaç var. Kürt sorunu ancak demokrasi çerçevesinde ve insan hakları temelinde çözülebilir. Kürtlerin hakları ancak her bireyin temel hak ve özgürlüklerinin hukuk devletiyle güvence altına alınmasıyla korunabilir. Katılımcı bir demokrasi ancak yerel yönetimleri boğan katı merkeziyetçiliğin gevşetilmesiyle sağlanabilir. Eşit yurttaşlık ancak Kürtlere, Alevilere, Çerkezlere, bütün kimliklere saygı gösteren çoğulcu bir demokrasiyle gerçekleşebilir. Tarihi bir fırsatın insanca, onurlu, eşitlik, özgürlük, barış ve refah içinde yaşama fırsatının tam eşiğinde duruyoruz. İşte bu tarihi eşikte Konferansımız barış ve demokrasiden, hayattan yana tüm toplum kesimlerine, ülkenin geleceğini ilgilendiren gelişmelerin olduğu bu dinamik sürece bütün imkânlarıyla müdahil olma, barışın öznesi olma, barış ve demokrasi talebini yükseltme çağrısı yapıyoruz.
Konferansımız, barış ve demokratikleşmeyle ilgili olarak atılması gereken acil adımları şöyle tespit ediyor.
Talepler
*Anayasa’nın 90/son maddesi uyarınca, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru ile ilgili kararlarına uygun hareket edilmeli; İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli, Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanununun ve yasal mevzuat AİHM ve AYM kararları doğrultusunda gözden geçirilerek antidemokratik maddeler ayıklanmalı
*Yine AİHM kararlarının defalarca ortaya koymuş olduğu üzere, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun hukuka aykırı uygulanışıyla ilişkili tüm kanunsuz emirlere, bu emirlerin pratik sonucu olan tüm gözaltı ve tutuklama işlemlerine son verilmeli.
*AİHM kararları uygulanmadığı için hukuka aykırı bir biçimde cezaevinde tutulmaya devam edilen Kobane ve Gezi davaları dahil olmak üzere tüm siyasi hükümlü ve tutukluların serbest bırakılmalı.
*Belediyelere yönelik operasyonlar derhal son bulmalı. Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer başkan ve bürokratlar serbest bırakılmalı.
*Hangi davadan yargılandıklarına ve hükümlü olduklarına bakılmaksızın bütün hasta ve yaşlı mahkûmlar özgürlüğe kavuşmalı.
*Sınır ötesi operasyonlara son verilmeli.
*Müzakerelerin kolaylaşması ve toplumun yeterince bilgi sahibi olabilmesi için, hem iktidar hem Kürt kesimi tarafından muhatap olarak kabul edilen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çalışma ve toplumun çeşitli kesimlerinin temsilcileriyle iletişim kurma koşulları AİHM kararları da gözetilerek yeniden düzenlenmeli.
*OHAL döneminde çıkarılan 674 sayılı KHK ile getirilen ve yürütme organına seçilmiş belediye yöneticileri yerine kayyum atama yetkisi veren düzenlemeyi yasalaştıran 6758 sayılı yasanın 34. maddesi yürürlükten kaldırılmalı, yerel yönetimlerin idari ve mali yetkileri merkezle yetki paylaşımı yapılarak genişletilmeli, kamu yönetimi adem-i merkeziyet esasına göre yeniden yapılandırılmalı, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceler kaldırılmalı ve katılım hakkını düzenleyen ek protokole taraf olunmalıdır.
*Kürt sorununun demokratik çözümü için gerekli yasal çerçevenin meclis tarafından oluşturulması ve silahsızlanma sürecinin izlenmesi için kurulması önerilen “Barış ve Demokratik Çözüm komisyonu” siyasi partilerin eşit temsili, cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bakış açısına sahip, nitelikli çoğunlukla karar alma ve sivil toplum katılımı gibi ilkeler gözetilerek bir an önce hayata geçirilmeli.
*Siyasi liderler, kanaat önderleri ve özellikle medya mensupları başta olmak üzere kırıcı, buyurgan ve çatışmacı dili artık terk etmeliyiz. Savaşın çatışmanın kavganın diliyle barış olmaz. Konferansımız, sadece terörsüz Türkiye değil, mutlu, eşit, özgür, barış ve refah içindeki bir Türkiye’nin ülkede yaşayan herkesin hakkı ve umudu olduğu inancıyla barış ve demokrasiyi kazanmak için bütün toplum kesimlerine barış talebine sahip çıkma çağrısı yapmaktadır. Umudumuz ve dileğimiz odur ki, bu kadim topraklara barış gelsin, hoş gelsin sefalar getirsin.”