‘Örgütlü bir halkın karşısında hiçbir güç duramaz’

  • 09:05 31 Mayıs 2025
  • Güncel
Derya Ren
 
RIHA - Tîşrîn Barajı’na yönelik saldırıların ardından başlatılan 118 günlük nöbet eylemi, bölge halkının ve uluslararası heyetlerin katılımıyla sona erdi. Cezaevindeki Leyla Cuma İbrahim, “Hiçbir gücün kazanımlar üzerinde oturmasına izin verilmedi” derken, Edlê Bekir ise “Örgütlü bir halkın karşısında hiçbir güç duramaz” sözleriyle direnişi değerlendirdi.
 
Baas rejiminin 8 Aralık’ta yıkılmasının ardından, Suriye başta olmak üzere bölgede güç dengelerinin değişme ihtimali artarken, stratejik öneme sahip Kuzey ve Doğu Suriye’deki Tîşrîn Barajı, Türkiye ve ona bağlı paramiliter güçlerin saldırılarının hedefi oldu. Başlayan saldırılara karşı halk büyük bir direniş sergiledi. Türkiye’ye ait bir SİHA ile gerçekleştirilen saldırılarda, 19 Aralık’ta Hawar Haber Ajansı (ANHA) muhabiri Cihan Bilgin ve gazeteci Nazım Daştan, 15 Şubat’ta ise gazeteci Egîd Roj hayatını kaybetti. Toplamda 102 kişinin yaşamını yitirdiği saldırılarda, yüzlerce kişi de yaralandı.
 
Bu saldırılara karşılık, Kuzey ve Doğu Suriye halkı 8 Ocak’ta Tîşrîn’de nöbet eylemi başlattı. 19 Nisan’da Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Genel Komutanı Rohilat Efrîn, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî ve Uluslararası Koalisyon temsilcilerinden oluşan bir heyet, nöbet alanını ziyaret etti. 118 gün süren eylem sonucunda direniş, eylemcilerin zaferiyle sonuçlandı.  5 Mayıs’ta yapılan açıklamayla eylem sonlandırıldı. 
 
Tîşrîn direnişinde yaşamını yitiren tiyatrocu Bavê Teyar’ın kızı olan Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulan Leyla Cuma İbrahim (Amara), ajansımızın sorularını yanıtlarken; aynı direnişte yaralanan ve “Em ji mirine mezin tirin (Biz ölümden büyüğüz)” sözleriyle hafızalara kazınan Edlê Bekir de görüşlerini paylaştı.
 
‘İşgale izin verilmedi’
 
Tîşrîn Barajı direnişinin, Rojava devriminin zaferle sonuçlanması için önemli bir mesaj olduğunu ifade eden Leyla Cuma İbrahim, “Hiçbir gücün kazanımlar üzerinde oturmasına izin verilmedi ve topraklarının işgal edilmesine izin vermediler, vermeyecekler. Nasıl ki gerilla dağda direniyorsa, her koşulda ve zorlukta düşmana karşı direniş ruhu ve ifadesiyle değerlerine sahip çıktıysa, Rojava direniş tarihinde de Kobanê direnişi tüm işgalci güçleri boşa düşürdüyse, Tîşrîn Barajı direnişi de bir kez daha değerlerini savunmak için bedenlerinden kaleler yaptılar. Düşmanın hunhar saldırılarına karşı direniş kıvılcımı oldular. Şüphesiz değerlerine sahip çıktılar. Değerlerine sahip çıkmayan bir halk, başarı ve zafere olan inancını yitirdiyse, cesaretle ses ve renklerini gösteremez ve açığa çıkaramaz” dedi. 
 
‘Direnişleri ve zaferleri tüm Kürdistan’ın ortak değeri oldu’
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, Rojava halkında yaratmış olduğu değere vurgu yapan Leyla Cuma İbrahim, şu ifadeleri kullandı: “Bedeli ne olursa olsun direneceğiz ve değerlerimize sahip çıkacağız. Hiçbir başarı bedelsiz olmaz ve her direniş beraberinde bir başarıyı da getirir. Barajın direnişinde saldırılar ne kadar yoğun olursa olsun, direniş de o kadar büyük oldu. Nasıl ki DAİŞ Kobanê’de direniş karşısında yenildiyse, dağlarda gerillanın başarıları karşısında TSK yenildiyse; aynı şekilde Tîşrîn direnişçileri karşısında da çeteler yenildi. Direnişleri ve zaferleri tüm Kürdistan’ın ortak değeri oldu. Doğrusu Bavê Teyar hakkında konuştuğumda sadece kendi duygularımı dile getirmiyorum. Çünkü benimle birlikte binlerce insan aynı duyguyu yaşadı. Bu sözler benim ağzımdan çıkıyor olabilir ancak binlerce insanın duygusu benimle birlikte paylaşılıyor. Her bir gerillanın temel isteği şudur: Değerleri ve kazanımları için her türlü saldırı ve zorbalığa karşı alanlarda olan bir aileye sahip olmak; değerlerini savunan, kimliğine ve kültürüne sahip çıkan bir ailesinin olmasını ister. Bavê Teyar da bize bunu yaşattı.
 
Tîşrîn Barajı özgürleşti
 
2017’de gerilla alanlarında bir görüşmemiz gerçekleşti. Tekrar tekrar bana hatırlattığı sözü şuydu: ‘Biz bu kutsal yola girdik, bunun dışında gidecek hiçbir yerimiz yok. Bize ait olan her şeyi bir kenara bırakarak, hareket ve halkımız için gücümüzden fazla emek vereceğiz. Senin de her gün bu bilinçle adım atman gerekiyor.’ O kendine sıradan bir ölüm seçmedi; direniş içerisinde geçen bir yaşamı ve ölümü oldu. Yaşamının son dakikasına kadar yoldaşları ile zafer için canını verdi. Bu direniş içerisinde nasıl ki Rojava halkını yalnız bırakmadıysa, şehadetleri ile halkın sahiplenişi onları yaşatmak için düşmana eşsiz bir cevap verdi. Biliyorum ki bu sevinçle ve gözü arkada kalmadan şehadete ulaştı. Çünkü direnişin ve şehadetlerin sonucunda Tîşrîn Barajı özgürleşti.”
 
‘Korkunun ifadesi’
 
Kürt özgürlük mücadelesinin her geçen gün kendisini yenilediğini sözlerine ekleyen Leyla Cuma İbrahim, “Hareketimizin mücadelesi her geçen gün kendisini yenileyerek Apocu çizgide ilerliyor. Bu ruhla yaşayan herkes, yer ve mekân tanımaksızın direnişine devam edecek ve özgürleşecektir. Önderliğimizin direniş ruhunu ve direniş damarını yaydığı her yerde eşsiz bir mücadele gelişiyor. Şehirde, dağda, zindanda bu direniş ruhuyla, iradeli bir duruşla düşmanın özel savaş ve psikolojik saldırıları boşa çıkarıldı. Direnişin sürdüğü yerlerden biri de Tîşrîn Barajı’ydı. O direniş sırasında halkın duruşu yolumuzu daha da aydınlattı. Bavê Teyar’ın şehadetinden sonra cezaevi müdürü ve idaresinin beni denetlemeye çalışması, orada bulunan direnişçilerin yarattığı korkunun bir ifadesiydi” ifadelerini kullandı.
 
‘Tîşrîn tarihe not düştü’
 
Cezaevinde bulunan kadın tutsaklar olarak, Tîşrîn Barajı direnişçilerini ve Kürdistan’ın dört parçasında direniş içerisinde olan halkları selamladıklarını kaydeden Leyla Cuma İbrahim, şunları söyledi: “Rojava halkı, DAİŞ’e karşı verdiği direnişi zaferle sonuçlandırdı. Bu zaferin yarattığı güçle, kendi iradesini tüm dünyaya gösterdi. Rojava devrim sürecinin son parçası, tarihi Tîşrîn Barajı direnişiydi ve tarihe not düştü. Direnişte şehadete ulaşanların verdiği inanç, onurlu yaşam mücadelesinde bizi daha da cesaretlendiriyor. Biz özgürlük tutsaklarının yüreği, direnenlerle atıyor. Onların direnişine sahip çıkmak için, düşmanın tüm saldırılarına karşı direneceğiz. Önderliğin fiziki özgürlüğü sağlanana kadar mücadelemiz sürecek. Her gün o ruhu diri tutacağız. Bu da bizim Tîşrîn direnişçilerine ve halkımıza sözümüzdür. Tekrardan tüm direnişçileri saygıyla selamlıyorum.”
 
‘Örgütlü bir halkın karşısında hiçbir güç duramaz’
 
Tîşrîn direnişi sırasında hafızalara kazınan “Em ji mirine mezin tirin (Biz ölümden büyüğüz)” sözlerinin sahibi Edlê Bekir, Tîşrîn direnişinde yaşamını yitirenleri saygıyla andığını belirtti. Edle Bekir, “Barajda büyük bedeller verdik. Bize orada moral verenler, direnen savaşçılardı. Bizler de oradaydık. Baraja giderken kendi tabutlarımızla gittik. Oraya gelenler ölümü göze alarak geldiler. Halkımızın gösterdiği direnişten dolayı onları selamlıyoruz. Rojava halkı olarak şunu çok iyi anladık: Örgütlü bir halkın karşısında hiçbir güç duramaz. Tüm ağır silahların saldırılarına karşı direnişimizi sürdürdük. Bu yüzden diyoruz: Biz ölümden korkmayız. Yapılan saldırılarda yaralandım, ancak halkın morali düşmesin diye yaralandığımı bir süre söylemedim. Ne kadar direnirsek direnelim, azdır. Çünkü o baraj, büyük şehitlerin verilmesiyle kazanıldı. Bizler savaşçılarımızın yanında olduk. Topraklarımızı her daim savunmaya devam edeceğiz. Orada emek veren basına teşekkür ediyorum. Eğer onlar orada olmasaydı, tüm dünyaya sesimizi ulaştıramazdık” dedi.