
‘Aleviler barışa en çok ihtiyacı olan toplumlardan biridir’
- 09:07 15 Mart 2025
- Güncel
Rozerin Gültekin
İSTANBUL - DAD Eşbaşkanı Kadriye Doğan, Suriye’deki Alevi katliamlarına tepki göstererek, barış ve demokratik toplum çağrısının Aleviler için hayati önem taşıdığını vurguladı. Kadriye Doğan, silahların susmasının ve anayasal güvencelerin sağlanmasının tüm toplum için kritik bir adım olduğunu belirtti.
Suriye’nin Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve Türkiye destekli silahlı grupları, İdlib kırsalındaki paramiliter gruplarla birlikte Lazkiye ve Tartus’a girerek sivillere yönelik katliam gerçekleştirdi. Londra merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu süreçte bin 300 kişinin katledildiğini ve bunların 800’ünün sivil olduğunu duyurdu. Tüm bu gelişmelerin gölgesinde, Suriye Demokratik Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî ile Suriye Geçici Hükümeti Cumhurbaşkanı Ehmed eş-Şara, 10 Ocak’ta dini ve etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm Suriyelilerin temsil ve katılım haklarının garanti altına alınacağını belirten 8 maddelik bir anlaşma imzaladı.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eşbaşkanı Kadriye Doğan, katliama ve anlaşmaya dair değerlendirmelerde bulundu.
Suriye’de yaşanan Alevi katliamının ne amaçla yapıldığına dikkat çeken Kadriye Doğan, “Alevi inancı, tarihten bugüne ‘katli vaciptir’ denilerek katliama uğramış bir inançtır. Suriye’de Tartus, Laskiye, Hama ve Humus kıyı bölgelerinde yaşayan Alevilerin o bölgeyi boşaltmasını isteyenler var. Kazakistan, Türkistan, Tacikistan ve Çeçenistan’dan gelen, geçmişte DAİŞ ve SMO olarak adlandırılan çete gruplarının siyasi yapılanmalara dönüştüğünü ve o bölgeye yerleşmek istediklerini basından duyduk. Alevileri, Esad rejimi artıkları olarak tanımlayarak katliama meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar. Oysa Suriye’de kıyıdaki Aleviler, hiçbir zaman Baas rejiminden yeterince pay almamış, ihmal edilmiş, bölgelerine yatırım yapılmamış ve zulüm görmüş bir topluluktur. Alevileri bir diktatörlükle ilişkilendirmeyi kabul etmemek, bunu teşhir etmek gerekir” dedi.
‘Anlaşma, demokratik ulus temelli bir yönetim anlayışını içeriyor’
QSD ve HTŞ lideri Ahmed El-Şara arasında imzalanan mutabakatın Aleviler için nasıl bir anlam taşıdığına dair konuşan Kadriye Doğan, bunun tüm toplumun faydasına olabilecek bir mutabakat olduğuna dikkat çekti. Kadriye Doğan, “Colani ile SDG arasındaki 8 maddelik anlaşma aslında Suriye halklarının ihtiyaçlarını karşılayacak ve toplumun özlemini duyduğu demokratik yaşamın temellerinin atıldığı izlenimini verdi bana. Bu anlaşma, bütün inançlara ve kimliklere kendilerini özgürce ve özgün bir şekilde yaşama hakkı tanıyan demokratik ulus temelli bir yönetim anlayışını içeriyor. Aynı zamanda katliamları durduran ve ateşkes çağrısı yapan bir anlaşma niteliğinde.
Anayasal hakların temelleri atıldı
Alevi katliamlarının yoğun olarak yaşandığı bir süreçte böyle bir barış anlaşmasını, silahların susturulması açısından oldukça olumlu buluyorum. ‘Alevi katliamı varken, kan kurumadan anlaşma yapıldı’ deniliyor ama kanın kurumasını beklerken belki de çok daha fazla insan hayatını kaybedecekti. Silahların susması, ateşkes ilan edilmesi bence hem Aleviler hem de tüm toplum için hayırlı olmuştur. Uzun süredir mücadele eden Kürt halkının, Alevilerin, Dürzilerin ve oradaki Hristiyan halklarının haklarının korunması için devlet nezdinde anayasal hakların temelleri atıldı” dedi.
‘Bir diktatörün mirasını inanca yüklemek büyük bir haksızlık’
Rejim artığı denilerek Alevilerin katledilmesine tepki gösteren Kadriye Doğan, “Baas rejiminin veya bir diktatörlüğün mirasını bir inanca yüklemek büyük bir haksızlık” dedi. Kadriye Doğan, “Esad rejimi sadece Alevilerden oluşmuyordu. Rejimin artıkları, rejimin artıklarıdır. Alevilikle ilişkilendirilip ne Alevilerin katliamını meşrulaştırmak doğrudur ne de bu anlaşmayı, Alevi katliamını onaylayan bir mutabakatmış gibi yorumlamak doğru olur.
Esad rejimi halklara zulmetti
Elbette ki Esad rejimi bir diktatörlüktü ve halklara zulmetti. Geride kalanlar olacaktır ancak bunun hukuki bir boyutu var. Uluslararası mahkemeler var ve suçluların elbette mahkeme huzurunda yargılanması gerekiyor. Bu anlaşma, halkların bir arada yaşamasının temellerini atarken, özellikle Kürtlerin Rojava'daki kazanımlarının korunması ve bu kazanımların tüm topluma yayılması açısından önemli bir adımdır. Bunu küçümsemek ya da çarpıtmak, toplum nezdinde yanlış bir algı oluşturmaya çalışmak kabul edilemez.
Alevi katliamlarının sona erdiğini duymak istiyoruz
Bir an evvel Suriye’de Alevi katliamlarının sona erdiğini duymak istiyoruz. Türkiye’nin DAİŞ ve SMO ile olan ilişkileri son derece net ve açıktır. Türkiye’den de aklıselim bir duruş ve sağduyulu bir tutum bekliyoruz. Başka bir ülkenin topraklarında savaş yürütmek ve kan üzerinden gelecek kurmaya çalışmak doğru bir davranış değil. Türkiye’nin de bundan vazgeçerek kendi ülkesinde barışı sağlamaya yönelmesini ve burada da barışın tesis edilmesi için çaba göstermesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Aleviler barışa en çok ihtiyacı olan toplumlardan biridir’
Kadriye Doğan, son olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının Aleviler açısından önemine dair şu sözleri dile getirdi: “Demokratik toplumun inşasında tüm toplumsal kesimlerin emek vermesi gerekiyor. Ancak, Alevi toplumu bu konuda biraz çekimser bir duruş sergiliyor. ‘Biz yeteri kadar bu sürecin içinde miyiz, değil miyiz?’ diye düşünüyor. Ben şuna inanıyorum ki, Alevi toplumu sürecin önemini doğru şekilde anladığında, barışa en büyük desteği verecek kesimlerden biri olacaktır. Aynı zamanda barışa en çok ihtiyacı olan toplumlardan biridir.
Demokratik toplumun inşasıyla geleceğe güvenle bakılabilir
Aleviler, yaşadıkları coğrafyada sürekli sürgüne uğramış, inançları nedeniyle baskı görmüş ve asimilasyona maruz kalmış bir toplumdur. Geçmişle yüzleşebilmek için demokratik bir toplum ve barışı inşa etmemiz gerekir ki yapılan yanlışlar kabul edilebilsin. Barış ve demokratik bir toplumun inşasıyla Aleviler geleceğe güvenle bakabilir. Aksi takdirde, mevcut koşullar değişmeyecek gibi görünüyor. Bu yüzden çözüm, barış ve demokrasidedir.
Barış ve demokratik toplum çağrısı, tüm toplumsal kesimler gibi Aleviler için de büyük bir önem taşıyor. Toplumun konuşabilmesi ve birbirini anlayabilmesi için demokratik bir ortam yaratmamız gerekiyor.”