
Ateşin sırrına erenler (1)
- 09:04 12 Mart 2025
- Dosya
Surlarda yanan bir meşale…
HABER MERKEZİ - Amed Surlarında “Newroz en iyi insan teninde yanmalı” diyen bir ses. Ateşin sırrını anlayıp özgürlük özlemini milyonların direnişine dönüştüren bir kadın o.
Zulme karşı direnişin, köleliğe karşı özgürlüğün, sessizliğe karşı çığlığın bayramıdır Newroz. Kürdistan’dan başlayarak birçok coğrafyada baharın, yeniden doğuşun ve umudun simgesi olarak kutlanır. Ancak Kürt kadınlar için Newroz, yalnızca bir bayram değil, aynı zamanda bir diriliş ve mücadele günüdür, özgürlük tutkusu, hakikatin yaşam bulmasıdır. Ateşin yakıldığı o kutsal gün, kimi zaman bir feryada, kimi zaman bir kıvılcıma, kimi zaman da bir alev topuna dönüşmüştür.
Tarih boyunca, Kürt halkının varoluş mücadelesi her defasında yeni anlamlar kazanmıştır. 12 Eylül faşizminin zindanlara hapsetmek istediği direniş ruhu, orada körelmemiş; aksine, Çağdaş Kawa Mazlum Doğan’ın üç kibrit çöpüyle tutuşturduğu ateş, nesiller boyu sürecek bir isyanın ilk kıvılcımı olmuştur. O kıvılcımı en derinden hisseden, en yakıcı şekilde içinde taşıyanlardan biri de Zekiye Alkan’dır.
Zekiye Alkan kimdi?
Gümüşhane Kelkitli bir ailenin çocuğu olarak 1970 yılında doğan Zekiye Alkan, Amed’de Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenciydi. O yıllar, Kürdistan’da özgürlük mücadelesinin giderek büyüdüğü, zindanlara sığmayan bir direniş ruhunun sokaklara taştığı bir dönemdi. 12 Eylül’ün karanlığına inat, halk serhildanlarla kendi aydınlığını yaratmaya çalışıyordu.
Özellikle kadınlar, bu direnişte ön saflardaydı. Nisêbîn’de (Nusaybin) 13 PKK’linin kadınlar tarafından sahiplenilmesi ve toprağa verilmesi, Zekiye Alkan’ın yüreğinde derin bir iz bıraktı. O artık sadece bir tıp öğrencisi değildi; halkının mücadelesini omuzlayan, ateşin sırrına eren bir kadın olmuştu. Mazlum Doğan’ın “Newroz ateş yakılarak kutlanır” mesajı, onun bilincinde yeni bir anlam kazandı.
Parkta ilk kıvılcım
Newroz arifesinde, Amed’in bilinen buluşma noktalarından biri olan Trafik Parkı’nda, arkadaşlarıyla oturduğu bir anda, cebinden çıkardığı paraları ateşe vererek şaşkın bakışlar altında şu sözleri söyledi: “Newrozumu kutluyorum. Newroz ateş yakılarak kutlanır.”
Bir manifesto
Bu, yalnızca basit bir eylem değil, büyük bir manifestoydu. Ateşin ruhunu taşıyan, onu direnişin ve özgürlüğün simgesi haline getiren bir bilincin dışavurumuydu.
Eylem vakti
Zindandaki mesajı alan Zekiye Alkan, artık şunu biliyordu: Kürt kadınlarının mücadelesi, yalnızca belirli bölgelerde değil, Kürdistan’ın her yerine yayılmalıydı. Ve 21 Mart 1990’da, Newroz günü, Amed Surlarında kendi bedenini ateşe verdi.
O, doktor olmak için geldiği Amed’de, bir halkın uyanışını simgeleyen bir meşaleye dönüştü. O an, sadece bir canın yitip gittiği bir an değildi; bir halkın uyanışı, bir ulusun küllerinden doğuşuydu. Çağdaş Kawa Mazlum’un zindanlarda tutuşturduğu ateş, Zekiye Alkan’ın bedeninde bir kez daha harlandı.
Newroz’un anlamı değişti
Bundan sonra Newroz’un anlamı değişti. Kürtler için ateş artık yalnızca baharın müjdecisi değil, özgürlüğe giden yolun ışığı oldu. Zekiye Alkan, tıp fakültesinde insanlara şifa dağıtan bir doktor olmak yerine, tüm halklara umut veren bir direniş sembolüne dönüştü.
‘Kürt kadını özgür yaşamın farkına varmıştır’
Eylemden sonra birçok değerlendirme yapıldı. En anlamlı değerlendirmeyi ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan yaptı ve şunları söyledi: “Yükselen özgürlük ateşiyle Newroz'da bedenini ateşe veren Zekiye Alkan'ın eylemi de özgürlüğün kolay olmadığının sembolüdür. Kürt kadını bir defa özgür yaşamın farkına varmıştır. 1990 sonrası süreç kadın çalışmaları açısından da yeni bir dönemeci ifade eder. Zekiye Alkan'ın kendini yakma eylemi, 'Newroz ateşi en iyi insan teninde yanmalıdır' demesi, cesaretin ve fedakârlığın sınırsız bir örneğidir. Kadının genelde dünyada, özelde Kürdistan'da katılmadığı devrim, noksan kalmış bir devrimdir; bizdeyse imkânsız bir devrimdir.”
Bu sözler, Zekiye Alkan’ın mücadelesinin ne kadar büyük bir anlam taşıdığını gözler önüne seriyor. O, sadece bir birey değil, bir halkın özgürlüğe yürüyüşünün en güçlü sembollerinden biri haline gelmiştir artık.
Ateşin sırrı
Zekiye Alkan, yalnızca bedenini değil, ruhunu, inancını, umudunu da ateşle büyüttü. Onun yaktığı ateş, Amed’in Surlarında kalmadı; Kürdistan’ın dört bir yanına, oradan da dünyanın her köşesine yayıldı. Bugün, Newroz meydanlarında yanan her ateş, onun tutuşturduğu isyanın ve özgürlüğe duyulan özlemin bir yansımasıdır.
Surlarda yanan Newroz ateşi, bugün milyonların yüreğinde yanıyor hem de bir daha sönmemek üzere.