Gazetecilerden polis şiddetine ilişkin Wan Barosu’na başvuru

  • 15:20 26 Şubat 2025
  • Güncel
 
WAN - DFG, MKG ile kentteki birçok gazeteci, 15 Şubat’ta Wan Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından gazetecilere yönelik yaşanan gözaltı, şiddet ve hak ihlallerine karşı Wan Barosu’na başvurdu. Wan Baro Başkanı Sinan Özaraz, sorumlular hakkında İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere tüm mercilere başvuru yapacaklarını söyledi. 
 
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ile kentteki birçok gazeteci, 15 Şubat’ta Wan Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından gazetecilere yönelik yaşanan gözaltı, şiddet ve hak ihlallerine karşı Wan Barosu’na başvurdu. Gazetecilere yönelik şiddet, kötü muamele ve tehditlerin kamera kayıtlarını da baroya sunan gazeteciler, gerekli hukuki girişimlerin yapılmasını talep etti. Gazeteciler Wan Baro Başkanı Sinan Özaraz ve Wan Barosu İnsan Hakları Merkezi avukatlarıyla bir araya gelerek açıklama yaptı. 
 
Şiddet ve tehdit videoları baroya sunuldu
 
Kentte 15 Şubat’tan bu yana gazetecilerin sürekli tehdit edildiğine ve şiddete maruz kaldığına dikkat çeken DFG Wan Temsilcisi Adnan Bilen, “Son bir aydır yapılan tüm basın açıklamalarında, toplumsal yürüyüşlerde bile gazeteci arkadaşlarımızın mesleki faaliyetleri engelleniyor. 15 Şubat’a Wan Büyükşehir Belediyesine kayyım atamasının ardından polisin arkadaşlarımıza alenen ve açık bir şekilde müdahale ediyor. Yine dün basın açıklaması sırasında bir arkadaşımıza herkesin gözleri önünde bir polis tarafından küfürler ve tehdit edildi. Biz tüm küfürleri elbette kayıt altına aldık. Bu durum artık öyle bir pervasızca bir hal aldı ki gazeteciler işini yapamaz hale geldi. 15 Şubat kayyım atanmasının ardından birçok arkadaşımız darp edildi, işkenceye uğrayanlar oldu, yine 6 kişi gözaltına alındı. Birçok arkadaşımızın vücutlarında halen darp izi bulunuyor. Son bir ayda 16 gazeteci arkadaşımız bu kentte gözaltına alındı ve haklarında davalar açıldı. Biz Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ile Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği ve sahada çalışan gazeteciler olarak başvuru yapmak istedik. Yaptığımız başvuruda arkadaşlarımıza yönelik darp, tehdit ve kötü muamelenin görüntüleri var. Gazetecilere yapılan bu uygulamanın artık son bulması gerekiyor. Bu görüntülerin gerekli tüm mercilere ulaşması ve söz konusu kişiler hakkında gerekli suç duyurularının yapılmasını talep ediyoruz” dedi. 
 
‘Bu hukuksuzlukları yazmaya devam edeceğiz’
 
Adnan Bilen gazetecilerin dijital medya üzerinden de bir saldırıya maruz kaldığını ifade ederek, “Gazeteciler sadece bununla sınırla kalmıyor sanal medya hesapları üzerinden hedef gösteriliyor. Bu tehditlerin tek merkezden yapıldığını biliyoruz. Bir polis herkesin gözü önünde bir gazeteciyi tehdit ediyorsa bunun sonrasının ne olacağını tahmin edebiliyoruz. Gazeteciler artık özgür bir şekilde haber yapmak istiyor. Gittiğimiz her basın açıklamasında bir tehdide ve şiddete maruz kalmak istemiyoruz. Elbette gazeteciler boyun eğmeyecek ve bu hukuksuzlukları yazmaya devam edecektir. Bunun için bedeli ne olursa olsun vermeye de hazırdır. Bu konuda bütün kurumları artık bu şiddetin bitirilmesi için sorumluluk almaya davet ediyoruz” diye belirtti. 
 
‘Gazeteciler hedef alınıyor’
 
Wan’da 15 Şubat’tan bugüne kadar gazetecilere yönelik ağır hak ihlallerinin yaşandığını söyleyen Wan Baro Başkanı Sinan Özaraz ise, “ Türkiye’de net bir şekilde görüyoruz ki sadece basın özgürlüğüne değil tüm yurttaşları anayasada teminat altına alınan ‘düşünce özgürlüğü’ ve ‘düşünceyi ifade etme hürriyeti’ hakkı çiğneniyor. Dolayısıyla orada hedef alınan halkın hakkının olduğunu çok iyi biliyoruz. Tabi halkın düşüncesini yayma hakkı hedef alınırken maalesef basına yönelik çok kötüye varacak muamelelere tanık oluyoruz. Bizler aslında yaptığımız açıklamalar içerisinde Wan’da kayyım uygulamalarıyla birlikte dozunu çok fazla artırmış kolluk muamelesinde raporlarımıza işledik. Tabi bugünkü başvurunuz ayrıca bir konu çünkü yapmış olduğunuz başvuruda ve belirtmiş olduğunuz hususlarda anladığımız kadarıyla 15 Şubat sonrası artık sadece Wan’da işini yapmaya çalışan basın emekçilerine yönelik engellemenin ötesinde basının kişisel olarak kolluk kuvvetleri tarafından hedefleştirme, kötü muamele ve hakaret küfür etme ve bu hallerin artık çok ciddi bir noktaya geldiğini gözlemlemiş durumdayız. Anayasada basın özgürlüğü garanti altına alınmıştır. Bu basın özgürlüğü bırakın devletin güvenliği sağlamakla yükümlü olan kolluk kuvvetlerinin engellemesini aksine basının işini yürütebilmesi için kolaylık sağlanması için yüklenmiş bir yükümlülük var” diye konuştu. 
 
‘İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere gerekli girişimlerde bulunacağız’
 
Sinan Özaraz devamında “Dolayısıyla devletin yetkilenmiş kişilerin valiliğin, içişleri bakanlığının, emniyet müdürlüğünün aslında görevlerinden birisi sizlerin işinizi yapabileceğini bir ortamı sağlamaktır. Bu konuda tabi başvurular içerisinde izlediğimiz görüntüler, yapmış olduğumuz tespitler çok net ve açık bir şekilde şunu gösteriyor ki özelikle Türkiye Cumhuriyetinde ve hele ki Wan’daki kayyım süreci ile birlikte Wan’da basına yönelik tutumun artık kabul edilemez hukuksuz bir boyutta olduğunu Wan Barosu olarak net bir şekilde söyleyebiliriz. Bizler hem yaptığınız başvurular doğrultusunda sizlere uygulanan hukuksuzluğu tespit edip raporlaştırma ve bu hukuksuzlukların ortadan kaldırılması noktasında önerilerimizi de içerecek bir rapor hazırlayacağız. Ve bizler bu raporun başta Van Emniyet Müdürlüğüne yine bundan sorumlu kenttin Valisi’yle ve İçişleri Bakanlığına başvuruda bulunacağız. Bu kolluk güçlerinin tespiti, haklarında idari ve cezai soruşturma açılması için gerekli tüm girişimleri yapacağız” dedi.