
Kalp hastalıkları yaş tanımıyor: Risk herkes için geçerli
- 09:04 14 Nisan 2025
- Sağlık/Spor
HABER MERKEZİ – Kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde Türkiye, Avrupa ortalamasının üzerinde yer alıyor. Uzmanlar, risk faktörlerinin kontrol altına alınmasının hastalığın önlenmesinde en etkili yol olduğunu belirtiyor.
Her yıl milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olan kalp-damar hastalıkları, Türkiye’de de en yaygın ölüm nedenlerinin başında geliyor. 14–20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Atila İyisoy, bu hastalıkların sadece yaşlıları değil, her yaş grubunu tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Risk faktörleri ve korunma yolları hakkında önemli bilgiler veriyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, bulaşıcı olmayan hastalıklar başta kalp-damar hastalıkları, kanser, diyabet ve kronik solunum yolu hastalıkları 2030 yılına kadar yılda yaklaşık 52 milyon insanın ölümüne neden olacağı öngörülüyor. Bu ölümlerin yüzde 37’sini kalp-damar hastalıkları oluşturuyor.
Risk faktörleri
Atila İyisoy, kalp sağlığını tehdit eden başlıca riskler arasında yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve sigara kullanımı olduğunu söylüyor. Yetişkin bireylerin neredeyse yarısında bu risklerden en az birinin bulunduğunu belirtiyor. Ayrıca yaş, cinsiyet ve genetik gibi değiştirilemeyen etkenlerin de hastalık riskini artırdığını ifade ediyor. “Erkeklerde 45 yaşından, kadınlarda ise menopoz sonrası 55 yaşından itibaren kalp hastalığı riski ciddi şekilde artıyor. Özellikle diyabetli bireylerde bu risk katlanıyor. Modern yaşamın getirdiği kötü beslenme, hareketsizlik, obezite ve sigara alışkanlıkları kalp damar sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor” diyen Atila İyisoy, önleyici tedbirlerin önemini vurguluyor. Atila İyisoy, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve rutin kontrollerin kalp hastalıklarına karşı en etkili savunma olduğunu ifade ediyor.
Koroner Arter hastalığı nasıl belirti veriyor?
Kalbi besleyen damarların tıkanmasıyla oluşan koroner arter hastalığı (KAH), göğüste sıkışma, baskı ya da dolgunluk hissiyle kendini belli ediyor. Ağrının, özellikle göğsün ortasında ya da sol tarafında hissedildiğini ve genellikle fiziksel aktivite veya stresle tetiklendiğini anlatan Atila İyisoy, bazı hastaların bu ağrıyı “göğsümün üzerine biri oturuyor gibi” şeklinde tanımladığını belirtiyor. Bu ağrılar sol kola, boyuna ya da çeneye yayılabiliyor. Nefes darlığı ve halsizlik gibi belirtilerle de ortaya çıkabiliyor. Özellikle ileri yaştaki bireylerde ve kadınlarda klasik göğüs ağrısı yerine daha silik semptomlar görülebiliyor. Atila İyisoy, kalp krizi durumunda bu ağrılara soğuk terleme, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi gibi belirtilerin de eşlik etmesi halinde, acil olarak sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini belirtiyor.
Türkiye Avrupa’nın üzerinde
Türkiye'de kalp hastalıklarına bağlı ölüm oranlarının Avrupa ortalamasının üzerinde seyrettiğine dikkat çekiliyor. Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması'na göre, 15 yaş ve üzerindeki bireylerde koroner kalp hastalığı oranı erkeklerde yüzde 3,8, kadınlarda yüzde 2,3 olarak tespit ediliyor. Atila İyisoy, “TEKHARF verilerine göre 65 yaş üstü bireylerde KAH oranı yüzde 28’e ulaşıyor. Kadınlarda ise bu oran birçok ülkeye kıyasla daha yüksek” diye ekliyor.
Kalbi korumak mümkün
Kalp hastalıklarının büyük bölümünün risk faktörlerinin kontrol altına alınmasıyla önlenebileceğini söyleyen Atila İyisoy, şu uyarılarda bulunuyor:
“*Vücut kitle indeksi hesaplanmalı, fazla kilolar verilmelidir.
*Tansiyon, kan şekeri ve kolesterol değerleri düzenli izlenmelidir.
*Sigara içiliyorsa, bırakmak için destek alınmalıdır.
*Haftada 3 gün, 45 dakika yürüyüş ya da yüzme gibi egzersizler önerilmektedir. Egzersiz planı, kişiye özel olarak bir doktor rehberliğinde yapılmalıdır.”
Genetik yatkınlık ve tedavi seçenekleri
Ailede 50 yaş altı bireylerde kalp hastalığı öyküsü olanların, daha yüksek risk altında olduğunu hatırlatan Atila İyisoy, bu kişilerin diğer risk faktörlerine karşı daha dikkatli olması gerektiğini belirtiyor. Koroner arter hastalığında ilk tedavi basamağının yaşam tarzı değişikliği olduğunu söyleyen Atila İyisoy, Akdeniz diyeti, fiziksel aktivite, sigarasız yaşam ve yeterli uykunun önemine vurgu yapıyor. İlaç tedavisinde; kolesterol düşürücüler, kan sulandırıcılar, tansiyon düzenleyiciler ve nitrat grubu ilaçlar kullanılıyor. İleri durumlarda stent veya bypass ameliyatı da gerekli olabiliyor.
Stres kalbi yıpratıyor
Atila İyisoy, stresin kalp sağlığı üzerindeki etkilerine de dikkat çekiyor ve şunları ekliyor: “Kronik stres, vücutta iltihaplanmayı artırarak damar sertliğine zemin hazırlar. Adrenalin ve kortizol hormonları tansiyonu yükseltip ritim bozukluklarına yol açabilir. Stres altındaki bireyler sigara içme, kötü beslenme ve alkol tüketme eğilimindedir. Bu davranışlar da kalp sağlığını ciddi biçimde tehdit eder.”