Sadece yönetim değil, bir umut: Rojava’yı korumalıyız

  • 09:02 29 Ocak 2025
  • Güncel
  
AMED - TJA aktivisti Arzu Karaman, Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırılarının 2014’te kadın devrimiyle kurulan demokratik yönetim modelini hedef aldığını söyledi. Arzu Karaman, Rojava’da oluşturulan bu sistemin sadece bölge halkı için değil, herkes için bir ihtiyaç olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Bu sisteme sahip çıkmamız gerekiyor."
 
27 Kasım 2024 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar şiddetini arttırarak devam ediyor. Son süreçlerde Türkiye’nin SİHA’larla Tişrîn Barajı’na gerçekleştirdiği saldırıya karşı ise tarihi bir direniş gösteriliyor. Burada günlerdir nöbet tutan Kürt halkı, bütün katledilme, yaralanma durumuna karşı direnişlerini halaylarla, zılgıtlarla sürdürüyor.
 
Kuzey ve Doğu Suriye’deki saldırılara ilişkin Tevgera Jinen Azad(TJA) aktivisti Arzu Karaman, savaşın son bulması için neler yapılabileceğine dair değerlendirmede bulundu.
 
‘Rojava’daki halkımızla bir mücadele yürütmemiz gerekiyor’
 
Kuzey ve Doğu Suriye’de “muazzam” bir direniş sergilendiğini söyleyen Arzu Karaman, yapılan saldırılarla “savaş suçu” işlendiğine vurgu yaparak, “ Hem HTŞ adıyla kendini örgütleyen DAİŞ zihniyeti hem de Türkiye tarafından sivil insanlar bombalanıyor ve bu açık bir şekilde yapılıyor. Bu uluslararası milletler tarafından ‘savaş suçu’ olarak adlandırılıyor.  Bütün dünyanın gözü önünde Rojava halkına karşı insanlık suçu işleniyor. Bu saldırılar sonucunda gazeteciler, tiyatrocular, kültürdeki arkadaşlar, çocuk, kadın, yaşlı açık bir şekilde bombalanıyor. Bu saldırılara, katliamlara karşı Kürt halkı olarak bulunduğumuz yerde karşı çıkmak ses vermek, Rojava’daki halkımızla bir mücadele yürütmemiz gerekiyor. Aynı zamanda Türkiye’nin bu saldırılarına uluslararası güçlerin, ‘dur’ demesi gerekiyor. Suriye birçok halkın bir arada yaşadığı bir yer. Oraya tek bir yönetim biçimini dayatmak doğru değildir. Halklar kendi inisiyatifi ile kendi demokratik yönetim biçimini oluşturmuştu.  2014 Kürt halkının ortaya koyduğu muazzam bir yönetim biçimi vardı. Kapitalist güçler de orada tekçi yönetim biçimini istiyorlar. Ancak bu mümkün değil, orada bir an önce halkların yönetilmek istediği şekilde bir yönetim biçimi oluşturulması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
 
‘Rojava’da kurulan sistem hepimizin ihtiyacı olan bir sistem’
 
Arzu Karaman Filistin’de yaşanan mağduriyetin Kuzey ve Doğu Suriye’de de yaşandığını ancak buraya sessiz kalındığına dikkat çekti. Arzu Karaman bu sessizliğe ilişkin, “Herkesi vicdanlı olmaya davet ediyoruz. Kürt halkı bütün dünyaya şunu kanıtladı, demokratik yönetim biçimini ortaya koydu. Kürt halkı ulus devletlerin herhangi kapitalist bir sistemini kabul etmediğinden kaynaklı, onlara ters düşmesinden kaynaklı Kürtlerin oluşturduğu sistemi yok etmeye çalışıyorlar. Orta Doğu’da Kürt halkının varlığını ve benimsediği yönetim biçimini ortadan kaldırmak istiyorlar. Bundan dolayı devletler orada yaşananlara ses çıkarmıyor ama buna halkların da sessiz kalmaması, ses çıkarması gerekiyor. Rojava’da kurulan sistem hepimizin ihtiyacı olan bir sistem. Bundan kaynaklı bu sisteme sahip çıkmamız gerekiyor” sözlerinin kullandı.
 
 ‘Biz kadınlar kazanımlarımıza sahip çıkacağız’
 
Arzu Karaman, “2014’te Rojava’da bir kadın devrimi gerçekleştirildi” diye devam ettirdiği sözlerini, şu şekilde sonlandırdı:  “Bununla beraber birçok kadın kazanımı pratiğe döküldü. Bizim savunduğumuz  ‘eşit toplum’ pratiği ortaya kondu. Orada kadınlar ve erkekler eşit bir şekilde her kurumda yer aldılar. Burada hedef alınanlardan biri de orada inşa edilen kadın modeli. Bu modelin başka ülkelere sıçramasını istemiyorlar. O yüzden orada en çok kadınlar hedef alınıyor. Rojava’daki saldırının kadın devrimine, kadın kazanımına saldırı olduğunun farkındayız. Bizler kadınlar olarak çok ağır bedeller sonucu elde ettiğimiz kazanımlarımıza her yerde sahip çıkacağız.”