‘Kadınların örgütlülüğü KDP’yi rahatsız ediyor’
- 09:05 9 Ocak 2025
- Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız
İZMİR – Silêmanî'de Kürt Kadın Hareketi’ne ait kurumlar ile JIN TV için içerik üreten prodüksiyon şirketine yönelik baskın ve kapatmalara tepki gösteren kadınlar, iktidarların kadın örgütlülüğünden korktuğunu vurguladı. Kadınlar, bu nedenle kadınların ve kadın kurumlarının hedef alındığını ifade etti.
Güney Kürdistan’ın Silêmanî kentinde 31 Aralık günü asayiş birimleri tarafından çeşitli kurumlara yönelik baskınlar düzenlendi. Bu baskınlarda, Kompanya Gizîngê Berbeyan adlı medya prodüksiyon şirketi basılarak faaliyetleri durduruldu ve kurum kapatıldı. Aynı gün sabah saatlerinde ise, kadın hakları savunucusu örgütlere yönelik operasyonlar yapıldı. Rêxirawên Jinên Azadixwaz ên Kurdistan (RJAK) bünyesindeki Niwêger Örgütü ve Merziye Örgütü merkezleri de hedef alınarak baskın düzenlendi ve ardından bu merkezlerin faaliyetlerine son verildi.
Kadın kurumlarının hedef alınmasına tepki gösteren kadınlar, bu konuda Türkiye’nin rolüne dikkat çekerek, “Güney Kürdistan’da kadının örgütlü varlığı, Güney Kürdistanlı bütün ailelere ulusal bilincin ulaşmasında büyük önem taşıyor. Bu durum Türkiye’yi olduğu kadar KDP’yi de rahatsız ediyor” dedi.
‘Baskıların ilk hedefi kadınlar oluyor’
Baskıların, kapatılmaların ilk hedefinin genelde kadınlar ve kadın örgütleri olduğunu vurgulayan Mor Dayanışma üyesi Didar Gül, ilk olarak kadınların örgütlülüğünün hedef alındığını ve bu durumun sadece Türkiye ya da Kürdistan ile de sınırlı olmadığını ifade etti. Didar Gül, “Dünyanın her yanında kadınların isyanı ile karşılaşıyoruz. Bizim ikili bir sistem analizimiz var. Bu da patriyarkal kapitalizm. Yani erkek egemenliği ile kapitalizmin kol kola girdiği bir sistem karşısında kadınlar kendi sömürü altındaki emeği, bedeni için direniyor. Örgütleniyor. Erkek egemenliğinin bu hızla yayılması tersinde kadınlarda da örgütlülüğü ve bununla birlikte bilinci beraberinde getiriyor. Hayatın her alanında ikinci olan kadınların da kararlılığı bu gerçeklikle artıyor. O yüzden burada, Süleymaniye’de ya da dünyanın bir ucundaki kadın örgütlülüğü egemenlerin temel hedefi” dedi.
‘Saldırılar çok boyutlu’
Kürt kadın hareketinin on yıllardır biriktirdiği deneyim ve özgüvenin kadınlara başka bir gerçeği de gösterdiğini kaydeden Didar Gül, “Bugün dünyanın her yerinde konuşulan bir hareketten bahsediyoruz. Ve yine on yıllardır bir halka karşı yürütülen bir savaştan bahsediyoruz. Bu savaş içerisinde Kürt kadın hareketi kendi hareketleri içinde de özel ve önemli kazanımlar elde ediyor. O yüzden bu saldırıları çok boyutlu düşünmek lazım. Bir kurumun kapatılmasından kayyım politikalarına bir savaşın parçası. İktidarın politik İslam çizgisi kendini çok net gösteriyor. Bunu yaparken de en çok kadınların bedenleri, kadınların emekleri üzerinden oluyor. Bu politikaları defalarca yaşadık. Elbette bugün Orta Doğu’da pay sahibi olmak için elini ovuşturan iktidarın oraya dair her politikada bir plan içerisinde adım attığını görmek lazım. Bunun karşısında bir yandan barış söylemleri dile getirirken bir yandan bu adımları atmasının da gösterdiği üzere, direnişin barışı getireceği aşikâr. O yüzden kadınlar dünyanın her yerinde direnişi büyüttüğü gibi bugün Orta Doğu’da da direnişini büyütüyor ve büyütecektir” şeklinde konuştu.
Kurumların kapatılma nedeninin Kürdistan tarihi ile bağlantısı
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Muğla İl Eşbaşkanı Neslişah Çetinkaya da RJAK’ın kapatılma nedeninin analiz edilebilmesi için Kürdistan coğrafyasına ve tarihine bakmak gerektiğini dile getirdi. Neslişah Çetinkaya, “Genel olarak Kuzey Mezopotamya’da yer alan, insan ilişkilerinin daha eşitlikçi, daha adaletli, paylaşımcı ve özgürce yaşandığı Neolitik dönemin beşiği olan bir coğrafyadır. En önemlisi de doğal toplum yani kadın-ana toplumun ilk başladığı ve buradan da dünyaya yayıldığı yerdir. Ortakçı düşünce yapısı ve ortak mülkiyet zihniyetinin geliştiği çağdır. Toplumsal artı ürün gelişmiş insanlık tarihinin en büyük icatları bu tarihsel süreçte gerçekleşmiştir. Bu aşama sadece köy devrimi ve tarım Devrimi değil, aynı zamanda bir entelektüel devrim, bir kadın devrimi ve bir kültür devrimidir ve yaşam kadın ekseninde şekillenmektedir. Ana tanrıça kültürü esastır. Yani dünyayı cehenneme çeviren erk henüz yağmalamamış kadın uygarlığını imha etmemiştir” diye belirtti.
‘Egemenler kadın örgütlenmesinden korkarlar’
Kadın örgütlülüğündeki direniş ve ısrarın, yıllar boyu tüm hegemonik güçlerin korkusu olduğunu söyleyen Neslişah Çetinkaya, “Aradan geçen binlerce yılın hesaplaşmasıdır RJAK’ın kapatılması. Bir toplumda entelektüel kültürel ve sosyal açıdan köklü değişiklikler yapmak istiyorsanız kadın mücadelesinin merkeze alınması zorunluluktur. Bu yüzden egemenler kadın örgütlenmesinden korkarlar” diye ifade etti.
‘Kadınların örgütlülüğü KDP’yi rahatsız ediyor’
DEM Parti Aydın İl Eşbaşkanı Şükran Sarı, Kürt kadınların Kürdistan’da, dünyada ve Orta Doğu’da mücadeleci kimlikleri dolayısıyla önemli bir noktada durduklarını kaydederek, “Güney Kürdistan’daki aşiretçi ilkel yapının bu konuda faşist koalisyon ile uyuşması aşikârdır. Cihatçı anlayış, tarihin çöp kutusuna mahkûm olsa da kadının çağımızın özgürleştirici öncüsü olmasının önüne bir engel olarak çıkarmak istiyorlar. Güney Kürdistan’da kadının örgütlü varlığı, Güney Kürdistan’lı bütün ailelere ulusal bilincin ulaşmasında büyük önem taşıyor. Bu durum Türkiye’yi olduğu kadar KDP’yi de rahatsız ediyor” ifadelerine yer verdi.