Newroz Uysal: Sayın Öcalan 1998 yılından bu yana çözüme hazır

  • 16:18 29 Aralık 2024
  • Güncel
SIRNEX - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 1998 yılından bu yana çözüme hazır olduğunu belirten DEM Parti Milletvekili Newroz Uysal Aslan, "Buna hazır olmayan, spekülasyon yapan, Sayın Öcalan'ı boşa düşürmek isteyen, Kürt halkının kafasını bulundurmaya çalışan devletin kendisidir" dedi. 
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şirnex Şubeler Platformu, Cizîr ilçesinde "Botan'dan Orta Doğu'ya savaş kıskacında toplumsal barış arayışı" konulu panel gerçekleştirdi. Cizîr Belediyesi Konferans Salonu'nda yapılan panelde, "Faşizmi yıkacağız tecridi kıracağız", "Nazım ve Cihan'ın hakikat arayışının yolundayız özgür basın susturulamaz", "Savaş halk sağlığı sorunudur savaşa hayır barış hemen şimdi" pankartları asıldı. Moderatörlüğünü Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şirnex Şubesi üyesi Murat Özbey'in yaptığı panelde DEM Parti Şirnex Milletvekili Newroz Uysal Aslan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Sağlık Meclisi'nden Fikret Çağlayan, Mêrdîn Ekoloji Platformu'ndan Agit Özdemir panelist olarak katıldı. 
 
Panelde sunum yapan HDK Sağlık Meclisi'nden Fikret Çağlayan toplum sağlığı için gerekli olan tek şeyin Orta Doğu'daki savaşın bir an önce son bulması olduğunu ifade etti. Barış tanımı ile sağlığın tanımının iç içe olduğunu belirten Fikret Çağlayan, "Bir savaşın oluşamaması için nasıl bir barış ilişkisi kurulabilir? Mesela biz de sağlığı öyle anladık. Önemli olan hastayı tartışmak değil, sağlıklı halini konuşmak lazım. Hasta olmamak için sağlık kendisini nasıl tanımlar? Barışa da böyle bakmak gerekiyor. Çünkü savaşı ve savaşın yıkıcılığını görüyoruz. O yıkıcılığı bile barışı konuşur hale getiriyor. Halbuki savaş olmadan barışı konuşmak gerekiyor. Sağlıkta böyle bir şey. Sağlık tartışması hasta olduğumuzda konuştuğumuz bir şey. Acıyı hissettiğimiz an sağlığı konuşuruz. Bu anlamda barış ve sağlık kavramları birbirleriyle bağlantılı bir şey. Bundan dolayı diyoruz ki bir sağlıkçı olmazsa olması barış ortamını ve tutumunu ifade etmek zorunda" ifadelerini kullandı. 
 
Ekolojik tahribat 
 
Savaşta ekolojinin tahribatına dair sunum yapan Mêrdîn Ekoloji Platformu üyesi Agit Özdemir, "1990'lı yıllarda Şirnex başta olmak üzere Kürdistan'ın tamamında 'denizi kurutalım ki balıklar ölsün' stratejisi üzerine 4 binden fazla köyler yıkıldı. Ve bu köyler yıkılırken, ormanlık alanlar yakıldı, bağ ve bahçeler yok edildi. İnsanların yaşam alanları yok edilerek yerlerinden göç ettirildi. Savaşta çevrenin tahrip etme stratejisi üç başlık altında inceleniyor. Bunlardan biri; savaşa hazırlık döneminde başlıyor, ikincisi savaş sırasında yaşanan tahribatlar ve aslında bizim çok göremediğimiz halk sağlığında 3 başlık altında inceleniyor. Savaşa hazırlık sürecinde, askeri üslerin kurulması, silahların denenmesi üzerinden değerlendirebiliriz. Kürdistan'da da biz bu Cudî başta olmak üzere her yerde görebiliyor ve deneyimleyebiliyoruz. Yine Van Çatak ilçesinde tek ormanlık alanda karakol yapılsın diye ağaçlar kesildi, yine Muş'ta Şenyayla Ovası, ki orası hayvancılık faaliyetleri için çok önemliydi ve yine karakol yapılsın diye oradaki ağaçlar kesildi. Bu sadece kesilme ile sınırlı kalmıyor, yakılma süreci de yaşanıyor. 1999''dan 2018'lere kadar Kürdistan'ın tamamında bir orman yakımı başladı. Süreç bu şekilde sürüyor. Çok ciddi bir tahribat yaşanıyor" diye konuştu. 
 
'Tecride yaklaşım Kürt sorununa yaklaşımdır'
 
Panelde konuşan DEM Parti Milletvekili Newroz Uysal Aslan, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin boyutlarına ve buna karşı geliştirdiği tutuma değindi. Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin İmralı süreciyle başladığını dile getiren Newroz Uysal Aslan, şöyle devam etti: "Bunun temel nedeni de İmralı toplumdan çok uzakta bir yerdeydi, yaşamın hakikatinden uzaktı. Orası tecrit sistemine uygun bir şekilde inşa edildi. Sayın Öcalan 10 yıl boyunca o cezaevinde tek başına hücrede tutuldu. Hukuk anlamında hiç bir hakkından yararlanamadı. Avukatları ile görüşemedi, aile görüşleri yasaklandı. Ancak Kürtler için tecrit sadece hukuksal bir hak ihlali anlamını ifade etmiyor. Kürtler için tecrit yürürlüğe girmiş bir politikadır. O süreçte Sayın Öcalan daha Suriye'de iken, 'Bizi bir tecridin altına almak istiyorlar' dedi. İmralı'da olduğu zamanda, 'Bizler tecrit rejimi ile karşı karşıyayız' dedi. Bu durumu Sayın Öcalan tutuklandığı ilk zamanlarda söyledi. Tecride yaklaşım Kürt sorununa yaklaşımdı. İmralı sistemi ile Kürt halkının özgürlük mücadelesini ortadan kaldırmak istediler. Bu yüzden tecrit sistemini devreye koydular." 
 
‘Tecrit barışı tanımamaktır’
 
Abdullah Öcalan'ın barışı sağlayacak asıl güç ve muhatap olduğunu belirten Newroz Uysal Aslan, "Sayın Öcalan üzerindeki tecridi sadece hukuki anlamda değil, sorunun çözümünde temel neden olarak tanımlıyoruz. Eğer ki tecrit varsa çözümsüzlük vardır, eğer tecrit varsa savaş vardır. İmralı kapısı açıldığında ve görüşmeler gerçekleştiğinde yeni tarihi süreçlere tanıklık ediyoruz. Bu yüzden Sayın Abdullah Öcalan diyor ki: Tecrit barışı tanımamaktır, tecrit Kürt sorununu çözümsüz bırakmaktır. Bu yüzden bizler de tecridi özel savaş politikası olarak değerlendiriyoruz. Tecrit bu 26 yıllık süreçte hiç bir zaman son bulmadı. Avukatların her hafta görüşmeler gerçekleştirdiği süreçte de tecrit vardı. 2015 sürecinde heyetler İmralı'ya gittiğinde de tecrit vardı ve şuanda yumuşak bir süreç diye adlandırılan bu süreçte de tecrit sürüyor. Eğer ki diyalog tecridin kırılması ile mümkün ise o zaman bu tecride son verin. Sayın Öcalan, 'İmralı Adası'nı bana tecrit adası yaptılar, ancak biz bu adayı barış adası yapacağız' dedi. 1998 yılından bu yana Sayın Öcalan yapılan görüşmeler sonucunda iki kez ateşkes ilan etti, çözüm haritasını sundu. Bu süreçler hangi süreçlerdi, barış grubunun geldiği, Oslo süreci ve en fazla çözüme yakın olduğumuz 2013-2015 süreciydi" dedi. 
 
'Hazır olmayan devlettir'
 
DEM Parti heyetinin Abdullah Öcalan ile dün yaptığı son görüşmeye işaret eden Newroz Uysal Aslan, şunları belirtti: "Sayın Öcalan bu tarihi süreçlerde hep 'Çözümün gücü biziz, bizler bu projenin sahipleriyiz' belirlemesinde bulundu. 2015 süreci, şimdi içinde bulunduğumuz süreçle aynı. Çözüm için 3 temel öneride bulunuyor. Bunlardan biri, askeri operasyonların durması, katliam ve ölümlerin durması; ikincisi ateşkes ilanı ve üçüncüsü de devletin yaptığı katliamlarla yüzleşmesi. Bunların  gerçekleşmesi için zaman gereklidir. Sayın Öcalan bu sorununun sadece kendisinin ve PKK'nin sorunu olmadığını söylüyor. Bugünkü mesajı da bu yönlüdür. Devlet Sayın Öcalan'ı ateşkes ilan etmesi ile muhatap alıyor. Ancak Sayın Öcalan son görüşmesinde, yeğeni ile yaptığı görüşmede hazır olduğunu söyledi. Sayın Öcalan ilk defa çözüm sürecine hazır olduğunu söylemiyor. 1998 yılından bu yana çözüm için, diyalog için hazır ve sözleri bellidir. Buna hazır olmayan, spekülasyon yapan, Sayın Öcalan'ı boşa düşürmek isteyen, Kürt halkının kafasını bulundurmaya çalışan devletin kendisidir."
 
Panel, soru ve cevaplarla son buldu.