Özgül Saki: Canlılarla ortak yaşam esas olmalı
- 09:03 17 Ağustos 2024
- Güncel
Rozerin Gültekin
İSTANBUL - Sokak hayvanlarının katledilmesine dair yasanın yürürlüğe girmesinden sonra ortaya çıkan tabloyu değerlendiren DEM Parti milletvekili Özgül Saki, “AKP ölüm tekelini elinde tutmak istiyor. Çocukları koruyorum diyerek hayvanları öldürüyor, aileyi koruyorum diyerek kadınların öldürülmesine ses çıkarmıyor” dedi. Özgül, “Canlılarla ortak yaşam esas olmalı” diye vurguladı.
AKP'nin sokak hayvanlarının katledilmesine dair hazırladığı 17 maddelik Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 30 Temmuz tarihinde Meclis Genel Kurulu'nda tüm maddeleriyle kabul edilmişti. Toplumun tüm itirazlarına rağmen, AKP-MHP oylarıyla kabul edilen yasa teklifi yürürlüğe girdi. Yasadan güç alan failler birçok köpeğe ve onlara bakan insanlara yönelik saldırılar gerçekleştirmeye başladı. En son Ankara’nın Altındağ ilçesinde hayvanların katledilip toplu olarak gömüldüğü görüntüler ortaya çıktı. Tüm toplumsal kesimlerden tepkiler gelmeye devam ederken, iktidardan bu konuya dair sessizlik sürüyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul milletvekili Özgül Saki, yaşanan katliamları ve çözüm önerilerini değerlendirdi.
‘AKP ölüm tekelini elinde tutmak istiyor’
Mecliste kabul edilen Hayvanları Koruma Yasası’nın adı ile ülkede yaşananlar arasında büyük bir çelişki olduğunu belirten Özgül, AKP’nin hayvanlarla ilgili çalışmalara yaklaşık bir yıl önce başladığını öğrendiklerini ve buna karşı soru önergeleri verdiklerini, ancak cevap alamadıklarını dile getirdi. Özgül, “AKP kimseye sormadan 17 maddelik yasa tasarısını karşımıza getirdi. AKP’ye göre sokaklar çocuklar için güvenli değil, çünkü köpekler tehdit oluşturuyormuş. Biz buna inanmıyoruz. Meclisteki görüşmelerde ve demeçlerinde ortaya çıkıyor ki, AKP’nin yaşam, doğa ve insan ilişkisine dair hiçbir ufku yok. Tek ufku rant ve kâr. Bu ülkede sokak hayvanları ile ilgili bir problem varsa, bu AKP’nin suçudur. 2015 yılından beri 'kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat' politikası var, ama hükümet hiçbir şey yapmadı. Aynı zamanda, AKP yandaş medyasıyla abartılı haberler yayımlayarak bu durumu meşrulaştırmak istedi. AKP ölüm tekelini elinde tutmak istiyor. Tüm faşizan, otoriter yönetimler 'kimin yaşayıp kimin öleceğine biz karar veririz' diyor ve bunu meşrulaştırıyor” dedi.
‘Yerel yönetimleri sıkıştırmak istiyorlar’
Uzmanlarla yaptıkları toplantıların sonucunda, bu “sorunun” 4 yıl içinde çözülebileceği sonucuna vardıklarını, ancak AKP’nin bu sorunu çözmeye çalışmadığını, siyasi olarak hareket ettiğini ve kendi iktidarını güçlendirmeye çalıştığını söyleyen Özgül, “Çok büyük bir rant var. Barınaklar inşa edilecek ve bu barınakların inşasında yandaşlarıyla anlaşma yapacaklarına çok eminiz. Mali yükü belediyelere yüklüyorlar, bu şekilde yerel yönetimleri sıkıştırmak istiyorlar. Yerel seçim sonuçlarından sonra dengeleri bozuldu. Bu nedenle ellerinde olmayan belediyelere karşı cezai yaptırımlar uygulamak ve krize sokmak gibi AKP-MHP çoklu çıkar elde etmek istiyor. Bu yasa görüşülürken esas olanın yaşam ve yaşatmak olduğunu düşünen birçok toplumsal kesimden insanlar ayağa kalktılar ama yasayı geçirdiler. Bu yasa iktidarın eliyle şiddetin teşvik edilmesidir. Yasa kabul edildiğinden beri hayvan katliamları ve sokak hayvanlarına bakan kişilere saldırılar gerçekleşiyor. Bu yasanın toplumsal yaşama nasıl yansıyacağını çok iyi göstermemiz gerekiyor, belki de eksikliğimiz buydu” sözlerini kullandı.
‘Canlılarla ortak yaşam esas olmalı’
Çocukları koruma adı altında yasanın uygulanmaya çalışıldığını dile getiren Özgül, MESEN’de çocukların hayatını kaybettiğini, çocuğa yönelik cinsel suçların her geçen gün arttığını ama iktidarın bunu gündemine almadığını belirtti. Özgül, “AKP hükümeti sömürgeci bir iktidar. Savaş politikaları yürütüyor. Çocukları koruyorum diyerek hayvanları öldürüyor, aileyi koruyorum diyerek kadınların öldürülmesine sessiz kalıyor, ‘vatanı koruyorum’ diyerek savaş karşıtı olmayan herkesin öldürülmesini meşrulaştırmaya çalışıyor. Yerel yönetimlerle birlikte sokak hayvanlarıyla güvenli bir yaşam oluşturmayı göstermek zorundayız. DEM Parti olarak ifade ettiğimiz gibi, yerel yönetimlerde 'kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat' politikasını uygulayacağız. Barınaklar, hayvanların sürekli kalması için inşa edilen yerler değil; aksine, sokakta yaşayan canlıların tıbbi destek ve rehabilitasyon için geçici bir mekanlarıdır. Barınaklar, tecrit alanlarıdır. Tüm canlılarla ortak yaşam esas olmalı. Sokak hayvanları ile nasıl iletişim kurulur? Karşılaştığınızda nasıl davranmanız gerekir? Bu konularda çeşitli söyleşiler ve eğitim programları yapılmalı, tüm bunları yapmaya niyetliyiz” ifadelerini kullandı.
‘Hiyerarşik düşünmemek lazım’
Özgül, son olarak şunları dile getirdi: “Toplu hayvan mezarları, çok uzun yıllardır savaş koşullarında yaşamamızın bir neticesi. Çeşitli gerekçelerle insanlar katlediliyor, toplu mezarlara koyuluyor. 1915’ten beri bunu yaşıyoruz ve bunlar birbirini doğallaştırıyor. İdeolojik, politik ve örgütsel olarak daha güçlü durmamız gerekiyor. Yapılan kentsel dönüşümlere bakıyoruz; yapılırken o bölgede kaç tane sokak hayvanı var? Yeni imar planı, hayvanların sokakta yaşamını devam ettirebilmesi için ne gibi tedbirler almalı? Bu konuda bir vizyon yok. Hiyerarşik düşünmemek lazım. ‘Çocuklar ölürken köpekleri mi düşüneceğiz?’ diyerek sürekli kıyaslama yapılıyor; bu en tehlikeli bakış açısı. İnsan, tüm türlerin yöneticisi değil; sadece bir tanesi. Mücadele ağı olarak bunlara engel olmak için bir politik hattımız var. Yeni yaşam inşasında tüm canlılarla yaşanılabilir mutlu bir hayat mümkün.”