Gülistan Kılıç Koçyiğit: Komisyon Sayın Öcalan’ı dinlemeli
- 13:02 17 Eylül 2025
- Siyaset
ANKARA - Meclis'te komisyon toplantısı öncesi konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Sayın Öcalan’ın mutlaka baş aktör olarak komisyon tarafından dinlenmesi gerekiyor" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili ve komisyon üyesi Gülistan Kılıç Koçyiğit, komisyonun 10’uncu toplantısı öncesi Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Geçtiğimiz hafta süreç komisyonunda dinlenen sendikalar, meslek odalarının sunum ve konuşmalarına dikkat çeken Gülistan Kılıç Koçyiğit, savaşın maliyetinin bu sunumlarla bir kez daha gözler önüne serildiğini belirtti. Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Savaşın, çatışmanın, şiddetin olduğu uzun yılları yaşadık. Savaşın sadece can kaybı olmadığını da bir kez daha görmüş olduk. Bununla beraber kaynakların savaş ekonomisine gitmesi, silahlanma harcamalarının her geçen gün artması ve eğitime, sağlığa gerçek anlamda halkımıza ayrılmayan bütçenin savaşa, silahsızlanmaya ayrılması yarattığı tahribatları da hep beraber konuşma imkanı bulduk. Bizler bunu yıllardır ifade ediyorduk. Ama biz söyleyince ne yazık ki bu ses duyulmuyordu. Özellikle iş dünyasının bunu bire bir rakamlarla ortaya koyması, bugüne kadar savaşa ayrılan bütçenin her yıllık olarak kaç otoyol edeceğini, insanlarımızın hayatında neleri değiştirebileceğini göstermiş olmaların açısından da önemlidir” dedi.
Bu hafta dünya deneyimleri konuşulacak
Bu hafta da çatışma çözümü çalışmış ve dünya çözüm deneyimleri alanında çalışmış akademisyenlerin dinleneceğini belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Dünyada sadece Türkiye'de böyle bir sorun yok. Dünyanın birçok yerinde halkların, inançların, toplumsal kesimlerin yaşadığı sorunlar var. Bu sorunlar nedeniyle açığa çıkmış savaşlar ve şiddet var, çatışmalar vardı. Ama bütün dünya deneyimleri de bize bunu bir kez daha gösterdi ki aslında sorunun çözümü müzakerede, diyalogda, demokratik bir perspektifle barış mücadelesini ilerletmekte ve derinleştirmekte. Red, inkar, imha politikalarının sadece savaşı, çatışmayı, yoksulluğu derinleştirdiğini, acıları büyüttüğünü, geleceği çaldığını ve büyük geleceksiz bir ülke konumuna getirdiğini de biliyoruz. Bütün bu deneyimler bize yol gösterecektir” diye belirtti.
'Somut adımlara ihtiyaç var'
Devamında Gülistan Kılıç Koçyiğit şunları belirtti: “Elbette ki Türkiye'de yaşadığımız Kürt sorununun çözümü, özgünlükleri olmasına rağmen temel ortak referans noktaları da olduğunu ifade edelim. Bugün Kürt sorununun çözümünün de hem Ortadoğu açısından hem Türkiye açısından özgün ve önemli bir deneyim oluşturduğunu, oluşturacağını ve bütün bu deneyimin de inanıyoruz ki pozitif, anlamlı, sorununu çözmüş bir ülke deneyimi olarak da dünya deneyimleri içerisinde yerini alması gerektiğini de söylemek isteriz. Buradaki meselenin temeli şudur. Bir ciddiyete ihtiyacımız var. Somut adımların atılmasına ihtiyacımız var. İyi niyet beyanları önemlidir, anlamlıdır. Ama bu yolu genişletecek, bu yolu büyütecek, bu yolun menzile varmasını sağlayacak somut, pratik adımlar atılması ve herkesin gerçekten söylediğini eyleyeceği, söylediğinin gereğini yapacağı bir pratik süreci de birlikte örgütlememiz gerekiyor.
‘Yasaları konuşmalıyız'
Komisyon 5 Ağustos'tan beri dinlemeler yapıyor. Ama artık 1 Ekim'e çok az bir süre kaldı. Bütün bu dinlemeler faslının bir an önce gerçek anlamda ya bir alt komisyon eliyle yürütülmesi ya da bu dinlemeleri yaparken eşzamanlı olarak bugün sürecin ihtiyacı olan, olmazsa olmazı olan, sürecin ilerlemesinde kritik konumda olan yasaları da konuşması, komisyonun bunları tartışması ve bir an önce gündemine alması gerekiyor.
Sürecin ilerlemesi için komisyon sorumluluğunu yerine getirmeli
Bir hakikatten sonra bu komisyon kuruldu. 5-7 Mayıs tarihlerinde PKK Kongresi'ni topladı. Silah bırakma kararı aldı ve 11 Temmuz tarihinde de silahları imha töreni gerçekleşti. Sayın Öcalan'ın çağrısıyla kendisini feshetmiş silahlı mücadeleye artık noktayı koymuş, silahlarını yakmış bir örgüt gerçeğiyle karşı karşıyayız. Sayın Öcalan'ın çağrısına harfi harfiyen uymuş bir örgüt gerçeğiyle karşı karşıyayız. Sayın Öcalan'ın çağrısının derinleşmesi, ilerlemesi ve sonuç alması için meclis komisyonunun, biz milletvekillerinin ve siyaset kurumunun da üzerine düşen sorumluluğu derhal yerine getirmesi gerekiyor.
1 Ekim olmadan sürecin ihtiyacı olan yasaların genel çerçevesinin en azından bu komisyonunda konuşulması ve ihtisas komisyonlarına genel çerçevenin aktarılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu daha fazla ertelenmeyecek, ötelenmeyecek bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor. Yoksa aksi akide komisyon kendi varlık gerekçesine uygun bir pratik sergilememiş olacaktır ki bunun da süreci gerileteceğinin, süreci sekteye uğratacağının altını çizmemiz gerekiyor.
Silah bırakanlar dönemedi çünkü yasa yok
Bu komisyon en temelde sürecin demokratik meşrutiyet zeminini açığa çıkarmıştır. Sürecin toplumsallaşmasına büyük bir katkı sunmuştur ki bundan sonra da sunacaktır. 11 Temmuz’da silah yakan Barış ve Demokratik Toplum Grubu ülkeye dönemedi. Çünkü bizim bir yasamız yoktu. Çünkü Meclis bir yasa yapmadı. Bunun yasal, hukuki zeminini hazırlamadı. İlk öncelikli işimiz nedir komisyon olarak? Bizim gerçek anlamda silah bırakanların ülkeye dönüşünü sağlayabilecek ve bugüne kadarki bütün hukuki sorumlulukları ortadan kaldırılacak bir yasal düzenlemeyi hızla tartışmamız, bunun çerçevesini hızla konuşmamız ve bunun pratik adımlarını atmamız gerekiyor.
Komisyonun Sayın Öcalan’ı dinlemesi sürece güveni artıracaktır
Süreç ilerlesin istiyoruz, süreç derinleşsin istiyoruz, süreç sonuç alsın istiyoruz. Barışa ulaşmak istiyoruz. Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesini istiyoruz. O zaman sürecin baş aktörü olan, bu süreci başlatan çağrısıyla, PKK’ye fesih kararı aldıran Sayın Öcalan’ın mutlaka baş aktör olarak komisyon tarafından dinlenmesi gerekiyor. Biz bunu haftalardır söylüyoruz. Bu konuda bütün siyasi partilerle tabii ki görüşlerimizi, düşüncelerimizi de paylaşıyoruz.
Süreci ilerletecek, süreci derinleştirecek, sürece güveni arttıracak, sürece toplumsal desteği arttıracak kritik önemli bir eşiğin aşılmasını komisyon bizzat yapabilir. Bunun için de hızlı bir şekilde bir alt komisyon eliyle belki sınırlı bir heyet eliyle İmralı'ya gitmek Sayın Öcalan'ın Kürt sorununun demokratik çözümü ve bu konudaki görüş ve düşüncelerini bizzat kendisinden dinlemenin çok önemli olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu sürecin bir gerekliliğidir. Bunu görmezden gelmek, buna sırt çevirmek, “öyle ama olmaz” diyerek olmazın teorisini yapmanın sürece katkı sunmayacağını açık ve net ifade etmemiz gerekiyor. Bu konuda bir somutluğa, bir kararlaşmaya ve bir netleşmeye ihtiyaç var.
2 talep
İki temel talebimiz var. Birincisi hızlı bir şekilde komisyonun bir alt komisyonun adaya gitmesi ve sürecin baş aktörü olan Sayın Öcalan'la görüşmesi, bu konuda cesur olması, sorumluluk alması, gerçek anlamda süreci ilerlemesi için elini korkusuzca taşın altına koyması, toplumsal anlamda bunun doğruluğunu anlatacak mekanizmalar kurmasının hayati olduğunu düşünüyoruz. İkincisi 1 Ekim'e çok az bir zaman kaldı. Hızlı bir şekilde sürecin ihtiyacı olacak yasal düzenlemelerin çerçevesini konuşmaya başlamamız, tartışmaya başlamamız ve bu konuda da hızla ilerleme sağlamamız gerekli.
Cesur olmaya ihtiyaç var
Bugün üzüm yemek istiyoruz, herkes bağcının peşinde bağcı dövmeye çalışıyor. Bu sorunun çözümünde de kilit rolde olan, süreci başlatan, ilerleten, tek bir çağrısıyla 40 yıllık çatışma zeminini sonlandıran bir aktörden bahsediyoruz, Sayın Öcalan'ın bizzat kendisinden. Sorun çözülsün istiyor muyuz İstiyorsak o zaman Sayın Öcalan'la da görüşmemiz gerekir. Sayın Öcalan'la görüşmeden, onun çözüm önerilerini dinlemeden, onunla temas etmeden bu komisyon süreci nasıl ilerletecek? İşin muhatapları var. Süreci yürüten bir baş aktör olarak Sayın Öcalan orada bulunuyor.
O zaman çok açık ve net gidilmesi, görüşülmesi, konuşulması, tartışılması ve sürece dair varsa komisyonun soruları onları da bizzat kendisine sorması gerekiyor. O anlamıyla başka formülleri hiç konuşmadık. Başka formüllerin doğru olacağını da düşünmüyoruz.
Sayın Öcalan Meclis’e gelsin
Biz her birimiz birer milletvekiliyiz komisyonunda yer alan arkadaşlarla bütün cezaevlerine gitme hakkımız var. Bütün cezaevlerindeki bütün mahpuslarla görüşme hakkımız var. Buna farklı anlamlar yüklemenin kendisini, bunu bir ayağa gitmek olarak değerlendirmenin kendisini yanlış görüyoruz. O zaman açın İmralı'nın kapılarını, Sayın Öcalan gelsin Mecliste konuşsun. Bugün böyle bir koşul yoksa ortada o zaman komisyonun doğal olarak İmralı'ya gitmesi ve Sayın Öcalan ile konuşması, tartışması, onun görüş ve düşüncelerini dinlemesi gerekiyor. Cesur olmaya ihtiyaç var. Ezber bozmaya ihtiyaç var. Herhangi bir dönemde değiliz. Herhangi bir sorunu konuşmuyoruz. Genel geçer yaklaşımlarla Kürt sorununun demokratik çözümünü sağlamak mümkün değil.
Sorumluluk almayan bir komisyonun Kürt sorununun demokratik çözümünde ne kadar katkı sunacağı sorusunu da hepimizin sorması gerekiyor. Bu komisyon süreçteki en önemli eşiklerden birisiydi. Kuruldu, ilerlemeye çalışıyor. O zaman önemli bir eşiği de ben inanıyorum ki bu komisyon aşacaktır.
Genişletilmiş heyetle adaya gitmeyi bekliyoruz
Sayın Öcalan'la görüşmelerin bu kadar böyle denetlenmiş bir şekilde yapılması haftalara, günlere, bugün mü yarın mı, aralığına sıkıştırılmış olmasını kabul etmiyoruz. Bu anlamıyla kendi talebi de vardı. Birçok basın kuruluşu başvuruda bulundu. Birçok akademisyenin başvurusu var, gitmek istiyorlar. Birçok siyasi parti bizim bileşenlerimizden gitmek isteyen heyetler var. Parti içerisindeki birçok gençliğinden tutalım kadın yapımıza kadar birçok arkadaşımız tabii ki gitmek istiyor. Sayın Öcalan'la görüşmek istiyor.
Ama henüz bu konuda da bir ilerleme olmamasının bir sorun olarak gördüğümüzü ifade etmemiz gerekiyor. Beklentimiz bu hafta içerisinde eş genel başkanlarımızın ve yine içerisinde birey bileşen dengesini de gözetecek çok yapılı bileşenli yapı olmaktan kaynaklı DEM Parti çeşitliliğini, zenginliğini yansıtacak bir heyetle adaya gitmeyi bekliyoruz. Bu konuda da hızlı olması yönünde biz de çağrı yapıyoruz. Çünkü beklentimiz bu hafta gitmek ve Sayın Öcalan’la görüşmek, tartışmak, konuşmak yönündedir.”