'Kirmanckî’nin kaybolma tehlikesine karşı örgütlenilmeli'
- 09:05 22 Ocak 2022
- Kültür Sanat
Melike Aydın
İZMİR - Anadilde eğitim hakkının insan hakkı olduğunu ve resmi statüye kavuşması gerektiğini ifade eden emekli öğretmen Ümit Fatma Fırat, Kürtçenin Kirmanckî lehçesinin kaybolma tehlikesine karşı örgütlü bir mücadele verilmesi gerektiğini kaydetti.
Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) “ tehlike altındaki diller” listesinde yer alan Kürtçenin Kirmanckî lehçesi daha çok Bingöl ve Dersim başta olmak üzere; Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Erzincan, Bitlis, Muş, Adıyaman, Urfa gibi illerde konuşuluyor. Ancak söz konusu lehçe, devletin asimilasyon ve inkar politikaları nedeniyle giderek kaybolmaya yüz tutuyor.
Varto Der'de Kürtçenin Kirmanckî lehçesinde ders veren emekli öğretmen Ümit Fatma Fırat, dillerin kaybolma tehlikesine karşı “anadil hakkı” etrafında örgütlenilmesi gerektiğini belirtti.
Asimilasyonun nedenlerinden biri ‘Türkçe öğrenin’ baskısı
Kirmanckînin asimile olmasının ilk nedenlerinden birinin okullarda anadilde konuşmanın yasaklanmasından kaynaklandığını belirten Fatma, öğretmen olan babasının evde Türkçe konuşmaları için baskı yaptığını aktardı. Fatma, “Eve gelen hemşire, öğretmen gibi misafirlerin yanında Kürtçe konuşunca babam bize baskı yapardı. ‘Niye Kürtçe konuşuyorsunuz misafirler gelip gidiyor, Türkçe öğrenin’ derdi. Tabi dil konuşulmazsa kaybolur. Sonra yatılılarda okuduk, orada hiç konuşmadık. Sonrasında birçok konuda hakkımızı hukukumuzu aradık ama aklımıza dil hakkı gelmedi. Komşularla, akrabalarla kendi dilimizde konuşuyorduk ama okulda öğretilmeyince öğrenilmiyor. Bence en büyük neden bu” ifadelerinde bulundu.
‘Devlet dilimizi inkâr etti ama biz de kabul ettik’
Babasının memuriyeti nedeniyle Ağrı Doğubayazıt’ta büyüdüklerini ve orada da Kürtçenin Kurmancî lehçesinin konuşulduğunu belirten Fatma, “Orada da insanları anlamıyordum. Öğretmenimiz de Türk’tü. Bir kere bu nedenle derste ağlamıştım. Her iki dili de bilmeyince çok zorluk yaşamıştım. Kendi dilinden uzak olmak bende büyük bir etki oluşturdu. Evde de konuşamıyorduk. Devlet dilimizi inkâr etti ama biz de bunu kabul ettik” diye konuştu.
‘Asıl neden örgütsüzlük’
Şimdilerde köyde Kirmanckî konuşanın neredeyse kalmadığına, köy halkının “Konuşsak ne olur” diye tepki verdiğine değinen Fatma, “Oysa dil bizim kendimizdir. Dünyaya gelip göçenlerimiz bu dille kültürünü, inancını yaşadılar. Kendimize dikkat etseydik, dilimizden mahrum olmasaydık başka insanlar olurduk. Milletimiz bir araya gelmiyor. Bunun nedeni örgütsüzlük. Kurmancî lehçesini konuşanlar daha çok mücadele ediyorlar, onlar biraz daha bizim önümüzde. Biz de bu lehçeyi kendimize yasaklamasaydık daha iyi bir yerde olurduk” sözlerine yer verdi.
‘Kürtçe resmi dil statüsüne kavuşmalı’
Anadil mücadelesinin önde gelen mücadelelerden biri olduğunu ve bunun farkındalığına yeni yeni varıldığını dile getiren Fatma, “Dilimizi hikâyelerle çoğaltmaya, yaymaya çalışıyoruz. Bu büyüklerimizin bize yaptığı en büyük haksızlık oldu. Biz devam ettirmezsek çocuklarımız ana dili hiç öğrenmeyecek. Anadilimiz resmi dil olmalı. Okullarda öğretilmesi, her yerde konuşulması yaygınlaştırılması gerekiyor” dedi.
‘Kimliğini tanımazsan mücadelen nasıl var olabilir’
Fatma, işçi hakları için mücadele verenlerin, sosyalistlerin, kimlik mücadelesinin önemini anlaması gerektiğinin altını çizerken, “Eğer kimliği tanınmazsan bu yaptığın mücadele nasıl var olabilir? Etrafımda bunun önemini anlayanlar giderek artıyor ama Alevi Kürtleri özellikle kimliği göz ardı eden sosyalist hareketlere çok yakın. Yüzlerini kimlik ve dil mücadelesine dönmeleri gerekiyor. Çünkü kendini bilmek önemli” vurgusu yaptı.
‘Bu talep etrafında örgütlenilmeli’
Bu konuda yapılan bütün çalışmaların kıymetli olduğunu belirten Fatma, “Anadilimiz resmi olsa daha iyi olurdu. İnanıyorum ki ilerliyoruz. Elinden ne geliyorsa herkes bu mücadeleye katılmalı. Bu talep etrafında örgütlenilmeli” mesajı verdi.