Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nin teması ‘Kadınların Mirası’

  • 09:01 16 Aralık 2021
  • Kültür Sanat
 
ANKARA - 25’incisi düzenlenecek Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nin teması “Kadınların mirası” oldu. Uçan Süpürge Vakfı’ndan Ceren Kurt, “Film sektörü de erkeklerin domine ettiği bir sektör ve bu sektör içerisinden kadın oyuncu, yönetmen, yapımcı, kamera arkasında çalışan ışıkçılar olduğunu biliyoruz. Bu kişilerin emeklerini görünür kılmak istiyoruz” dedi. 
 
Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin 25’incisi “Kadın Mirası” temasıyla Ankara’da gerçekleşecek. 1996 yılında kurulan Uçan Süpürge Vakfı’nın 1998 yılında düzenlemeye başladığı Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, Türkiye'nin ilk kadın film festivali olma özelliğine sahip. Festival, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadın sorunlarına duyarlı kişileri, kadın örgütlerini ve diğer ilgili sivil toplum örgütlerini bir araya getirmeyi, kadın sorunları konusunda ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde toplumsal farkındalığı arttırmayı ve kadın emeğini görünür kılmayı amaçlıyor.
 
Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, aynı zamanda Cannes, Berlin, Rotterdam gibi dünyanın en önemli festivallerine jüri gönderen FIPRESCI jürisine sahip ilk kadın filmleri festivali olma özelliğini de taşıyor. Her sene yapılan festivalde “Bilge Olgaç Başarı Ödülleri”, “Genç Cadı Ödülü”, “Tema Ödülü” gibi kategoriler mevcut. Ayrıca Türkiye sinemasının ‘dört yapraklı yoncası’ Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akın ilk kez bu festivalde bir araya geldi ve 4’üncü festivalin açılışını yaptı. 
 
Uçan Süpürge Vakfı’ndan Ceren Kurt 25’inci Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali hakkında değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kadınların sinemadaki emeğini görünür kılmayı amaçlıyoruz’
 
Uçan Süpürge Vakfı’nın 25 yıldır film festivali düzenlediğine dikkat çeken Ceren, toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunun toplumun her alanında var olduğunu ifade etti. Ceren, bu durumun farkında olduklarını bu nedenle de çalışmalarını multidisipliner bir biçimde ele almaya çabaladıklarını belirtti. Ceren, “Festival de bu çalışmalarımızdan biri. Festival dediğimiz şey filmlerden oluşuyor. Film sektörü de erkeklerin domine ettiği bir sektör ve bu sektör içerisinden kadın oyuncu, yönetmen, yapımcı, kamera arkasında çalışan ışıkçılar olduğunu biliyoruz. Bu kişilerin emeklerini görünür kılmak istiyoruz çünkü görünür değiller. Hayatın her alanında olduğu gibi sinema sektöründe de sırf cinsiyetleri yüzünden ayrımcılığa uğramaya devam ediyorlar. O yüzden Türkiye'de ve uluslararası alanda kadınların sinema alanındaki emeğini görünür kılmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Yalnızca filmleri ele almıyoruz’
 
Bu süreçte ‘Me too’ hareketiyle karşılaştıklarını ve bu sorunun ne kadar küresel bir sorun olduğunu gördüklerini kaydeden Ceren,  “25 yıldır bu festivali sürdürüyoruz. Başladığımız noktada ulaştığımız kadın yapımcı, kadın yönetmen sayısı oldukça azdı. Bu oran yükseldi ama hala az olduğunu biliyoruz. Rol modellerin ön plana çıkarılması, emek veren kişilerin her sene verdiğimiz ödüllerle beraber göz önüne getirilmesi bizim için çok önemli. Bu festivalde yalnızca filmleri ele almıyoruz. Her senenin güncel konularına göre bir tema belirliyoruz. Tematik bir festival yapıyoruz. Çeşitli paneller ve etkinlikler de düzenliyoruz” dedi.
 
Festivalin temaları konjoktüre göre belirleniyor 
 
Film festivalini yaparken oldukça olumlu tepkiler aldıklarını kaydeden Ceren, eleştirilerin o dönemki var olan siyasi bakış ve sosyolojik bakışla şekillenen eleştiriler olduğunu ifade etti. Ceren, “Biz de festival temalarımızı tesadüfü seçmiyoruz. O dönemde, o sıra neler gündem olmuşsa, hangi olaylar yaşanmışsa buna yönelik temalar seçmeye özen gösteriyoruz. Örneğin pandemi döneminde ‘Evde Kaldık’ teması çok sevilen bir tema oldu. Çünkü esprili bir tema aynı zamanda. Hep kadınlar için kullanılan evde kalma tabirini bütün Türkiye'nin evde kaldığı bir dönemle birleştirdik. Gezi döneminde festival temamız ‘Festival çok güzel gelsene’ idi. Bazen de somut gündemlerden ziyade genel problemlerimize odaklandığımız zamanlar var. Örneğin ‘Rağmen’ teması ’18’in halleri’,  ‘Araftan çıkmak’ temaları. Temalar çok kapsayıcı olduğu için olumlu tepkilerle karşılaşıyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Türkiye’de kültür sanat projelerine verilen destek çok az’
 
Türkiye'de kültür sanat projelerine verilen desteğin çok az olduğuna dikkat çeken Ceren,  sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz her sene Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğini alıyoruz, bir sene alamadık, ancak ben bu desteğin çok yeterli olduğunu düşünmüyorum. Desteklerin bir alt limiti ya da üst limiti yok. Bizlere verilen meblağ başka festivallere verilen meblağlardan çok daha düşük. Umuyoruz bu durum artacaktır. Destek mevcut ancak yeterli değil. Burada da görünmeyen bir mücadele var. Mücadele zor ama kıymetli bir tarafı da var. Biz vazgeçmeden bu mücadeleye devam ediyoruz.”
 
‘Temalara bakarak 25 senede neler olduğunu anlamak mümkün’
 
Bu sene 25’incisi düzenlenecek Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin temasının “Kadınların Mirası” olacağını aktaran Ceren, “Biz bu temayı çok sevdik. Gündemsel temalardan ziyade Uçan Süpürge’nin, kadın hareketinin, kadınların mirasını, birikimini ele almak istediğimiz bir tema oldu. Uçan Süpürge’nin oluşturduğu ve bıraktığı bu sözlü tarih, miras adını verdiğimiz deneyimlerin aktarılması çok önemli. Yalnızca Uçan Süpürge’nin festivallerde kullandığı temalara bakarak 25 yıl boyunca Türkiye'de neler olduğunu anlamak mümkün. Burada miras kelimesini bir şeyin devamı olma anlamında kullanıyoruz. Uçan Süpürge’nin gelecek yıllarında burada olacak kişiler bu mirası alacak, gelecek nesillere bırakmak üzere bambaşka bir miras bırakacak. Kendi içimizde kadın hareketinin sürdürülebilirliğini, kulaktan kulağa anlatılmasını da ancak bu mirası sahiplenerek yapabiliriz. Bu yüzden de feminist metodolojiye de uygun olarak deneyim aktarma çok önemli. Kişinin nelerle mücadele ettiğini, neler kazandığını ve geleceğe ne bıraktığını söylemesi çok önemli” dedi.
 
‘Amacımız derdimizi anlatmak’
 
23’üncü festivalde 101 ülkeden 349 bin seyirciye ulaştıklarını ifade eden Ceren, bu sayının onları çok mutlu ettiğini söyledi. Uluslararası alanda da görünürlüklerinin arttığını aktaran Ceren, “ Amacımız derdimizi anlatmak, kadınların sesi olmak, kadınların emeğini göstermek. Yaşadığımız koşullar bizi kapısı sokağa açılan sinemalardan uzaklaştırdı. İnsanların sosyal hayatı içinde film izleme kültürü yok oldu. Ankara'nın tarihi için önemli olan bu mekanları da festival için hareketlendirmeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu. 
 
Festival 26 Mayıs- 5 Haziran tarihleri aralığında gerçekleşecek. Festivale başvurular dünyanın her yerinden www.ucansupurge.org.tr adresinden ve dijital medya kanallarından yapılabilir. Festivale son başvuru tarihi 4 Şubat 2022.