Kadın bilimi Jineolojî 5 yaşında: Hakikati ,öz ile buluşturuyor

  • 09:10 8 Mart 2021
  • Kültür Sanat
DİYARBAKIR - Toplumsal krizlere cevap olabilmek amacıyla yola çıkan Jineolojî Dergisi 5 yaşında. Derginin Yayın Kurulu Üyesi Aycan Diril, "Bilgi yapılanmalarımızı Jineolojî ile yeniden ele alıyor etik, estetik, ekonomi, ekoloji, demografya, politika, eğitim, tarih, sağlık alanlarında olduğu gibi, bütün toplumsal krizlere jineolojîk bakıs¸ açısı ile müdahalede bulunmayı amaçlıyoruz" dedi.
 
 
Bilim kuram dergisi Jineolojî “Kadın etrafında gelişecek bilim, doğru sosyolojiye atılmış ilk adımdır” sloganıyla 5 yıl önce yayın hayatına başladı. 8 Mart 2016 tarihinde "Sosyal bilimler krizi ve jineolojî"yi işleyerek raflardaki ilk yerini aldı. Yayın hayatına başladığı günden itibaren kadınlar tarafından ilgiyle takip edilen Jineolojî, kadın gerçeğine dayalı yöntem ve hakikat, özsavunma olarak jineolojî, kadın doğasına bakış, erkek doğası ve erkeklik, özgür eş yaşam, etik estetik, kadın direniş yöntemleri ve eğitim politikaları gibi konuları işliyor. 
 
Jineolojî Yayın Kurulu Üyesi Aycan Diril, Jineolojî'nin kadın mücadelesi tarihinden ve direniş mirasından da güç alarak kadın hakikatine dayalı bir bilim inşa etme iddiasıyla açığa çıktığını aktardı. Derginin kadının sistem tarafından cinsiyetçi politikalarla yok edilmeye, ötekileştirilmeye çalışılan tarihine ışık tutma, bilimin eril kodlarını ifşa ederek yeni bilgi yapılanması inşa etme ihtiyacıyla ortaya çıktığını belirten Aycan, "Bizler yaşamın özgürleşmesinin kadının özgürleşmesiyle mümkün olacağına inanıyoruz. Bu nedenle kadın hakikati nedir? Tarihe kadın bakış açısıyla nasıl yaklaşılmalı? Gerçek bilgiye ulaşmanın yolları ve kadının dışında bırakılmaya çalışıldığı erkek egemen bilim anlayışını deşifre ederek kadın hakikatine dayalı bilim anlayışını açığa çıkarmak gibi bir derdi taşıyoruz. Jineolojî Dergisi, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini, yaşamlarına dair anlam arayışını tüm kadınlarla buluşturmak, ortak bir söz üretmek, tarihten günümüze yok edilmeye çalışılan toplumsal öze kadın gözüyle yeniden bakmak ve yaşamı dönüştürmek, kadın özgürlükçü anlayışı inşa etmek ihtiyacıyla ortaya çıkmıştır. Bilimin yeniden ve hakikate dayalı bir tanımlamasını yapmak, bunu yaparken alternatifleri ortaya koymak, mevcut sisteme köklü eleştiriler getirmekle birlikte, bunları dönüştürmek ve yeni bir inşayı mümkün kılmak amacıyla hareket eder. Kadınları katleden, kapatan, yaşamın her alanına sirayet eden erkek egemen iktidara karşı mücadelenin bir yolu, biçimi olarak jineolojî ile yaşamı kendi özüne kavuşturma iddiasını taşıyoruz" diye belirtti.
 
 'Toplumsal krizlere cevap olabilmek amacıyla yola çıktı'
 
Derginin çok daha eski tarihlere dayanan kadın direniş hareketlerinden aldığı güçle, toplumsal krizlere cevap olabilmek amacıyla yola çıktığını hatırlatan Aycan şunları söyledi: "Hepimizin çok iyi bildiği üzere, doğayı, halkları, kadınları katleden sistemin yarattığı bu yıkıma karşı demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir yaşam inşa etme sorumluluğunu taşıyoruz. Bunu yaparken de tarihin en derinliklerine inen, kendi hakikatimize bir yolculuk yaparak bu talan ve yıkımı ortadan kaldıracak, yaşanan kriz ve sorunlara yaşamsal çözümler oluşturacak cevaplara tüm kadınlarla birlikte ulaşmayı amaçlıyoruz. Bu amaçla 5 yıldır toplumu oluşturan farklı bilgi yapılanmaları ve sosyolojik öğeleri tartışıp, eleştirip, alternatifler üretmeye çalışıyor, dergi aracılığıyla tüm dünya kadınlarıyla buluşmaya çalışıyoruz. Elbette bu amaçla yola çıkan başka çalışma ve mücadele pratikleri de söz konusu. Bununla birlikte  Jineolojî Dergisi, yalnızca akademik bir literatür oluşturma çabasını taşımıyor. Aynı zamanda yüzyıllardır mücadele eden tüm kadınların birikimlerinden aldığı mirası büyütmek, yeni bir varoluş mücadelesi oluşturabilmek ve yaşanan tıkanmaları aşmak amacını da taşıyor. Sistemin bilgi yapılanmalarını çarpıtarak erilleştirdiği tüm yaşam alanlarına bilme biçimlerine, yöntem ve hakikate yeni yollar açmayı, yeni cevaplar oluşturmayı amaçlıyor. Bu cevaplar aynı zamanda kendi anlam arayışımızı, hakikat yolculuğumuzu da içeriyor. Haliyle kendimizi de aşmak, kendi bilgi yapılanlamalarımızı sorgulamak amacını da taşıyoruz. Bunun için bilgi yapılanmalarımızı Jineolojî ile yeniden ele alıyor etik, estetik, ekonomi, ekoloji, demografya, politika, eğitim, tarih, sağlık alanlarında olduğu gibi, bütün toplumsal krizlere jineolojîk bakıs¸ açısı ile müdahalede bulunmayı amaçlıyoruz."
 
 'Kendi özümüze ve hakikatimize ait bir yolculuk başlatıyoruz'
 
Jineolojî'nin kelime kökeninden hareketle kadın biliminin aslında yaşam bilimi olduğunu vurgulayan Aycan, kadın hakikatini açığa çıkarmanın, yaşamın hakikatini açığa çıkarmak olduğunu belirtti. Aycan, "Bizler tarihe baktığımızda toplumun kadın etrafında örgütlendiği, iktidarcı sistemden azade bir eşitlik ve toplumsallık anlayışıyla üretilen bir yaşam hakikatinden yola çıkıyoruz. O nedenle ele aldığımız yaşama dair her konu da ilk olarak en derinliklerde yok edilmeye çalışılan kendi özümüze ve hakikatimize ait bir yolculuk başlatıyoruz. Kadını yaşamla, doğayla, toplumla birlikte ayrıştırma ve parçalamalara, yok edilmelere karşı direnişiyle ele alıyor, bu bilgileri açığa çıkarmaya çalışıyoruz. Bugün eril bilim anlayışı ile bilimin dışına itilmiş kadın varlığı, özünden koparılmış, ahlaktan, etikten uzaklaştırılmış anlayışa karşı kadın hakikatine dayalı bir bilimi inşa etmeyi hedefliyoruz. Bu nedenledir ki, bilimin toplumsal özüne dönüş kadın gerçeğine dayalı bir yöntemle mümkündür diyor ve yaşamın her alanındaki krizlere çözüm kadın bakış açısıyla ele alındığında, yaşamın hakikati aydınlanacaktır diyoruz. Toplumun özgürleşmesi kadının özgürleşmesi ile mümkündür. O nedenle toplumsal hakikatlere ulaşmak ancak kadın hakikatine dayalı bir bakışla mümkün olabilir diyoruz." diye konuştu.
 
Alternatif yaşam tartışmaları yürütülüyor
 
Bugün kapitalist erkek egemen sistemin sirayet ettiği, çürüttüğü her toplumsal ve sosyolojik konunun Jineolojî bakışıyla ele alınması gereken konular olduğunu belirten Aycan, hem sisteme yönelik eleştiriler hem de kendi alternatiflerini üretmek, sözlerini açığa çıkarmak, mücadele deneyimlerini ve direnişlerini ortaya koymayı hedeflediklerini dile getirdi. Konuların olabildiğince fazla kadınla yapılan ortak tartışmalar, direniş birikimleri ve toplumsal ihtiyaçların sonucunda belirlediklerinin altını çizen Aycan, bu kapsamda sosyal bilimler krizi, yöntem hakikat meselesi, sömürgecilik, demokratik siyaset, özgür eş yaşam, aile, özsavunma, kadın direniş yöntemleri gibi başlıklarla sisteme karşı mücadeleyi ve alternatif yaşam tartışmalarını yürüttüklerini hatırlattı.
 
'Sözümüzü birlikte üretmeye çalışıyoruz'
 
Kadınların tarihten bugüne enternasyonal bir mücadele yürütmesi, ortak paydalarda buluşması, dayanışmasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Aycan, Jineolojî tartışmaları yürütürken dünyanın birçok yerinden kadınla hem dayanıştıklarını hem de sözlerini birlikte üretmeye çalıştıklarını kaydetti. Aycan, "Danışma kurulunda yer almaları yanında, her sayıda Avrupa, Latin Amerika, Hindistan, Afrika, Ortadoğu gibi dünyanın dört bir yanından kadınlar yazılarıyla sözünü bizlerle buluşturuyor, kendi mücadele deneyimlerini paylaşıyor. Dahası yine birçok yerde Jineolojî tartışmaları yürüten atölyeler gerçekleşiyor ve kimi sayılarımızda buralardan gelen yazıları paylaşıyoruz. Hem Kürt kadın hareketine hem özelde dergiye yönelik dayanışmaların ve ortaklaşmaların olduğunu ve bundan etkilendiklerini söylemek mümkün. Yarım asırı aşkın süredir gerçekleşen mücadele pratiğinin ve toplumsal krizlere çözüm arayışında üretmeye çalıştığımız  ve dergi pratiğinde somutlaşan bilgi yapılanmalarının oldukça etkili olduğunu da belirtmeliyiz. Bunu hem farklı platformlarda yaşanan buluşmalarda duyuyor, hem bu süreçte yürüttüğümüz ortak çalışmalarda görüyoruz. Elbette ki eleştiriler de mevcut. Bunları da ortak temellerde buluşarak birlikte aşabilmek enternasyonal kadın mücadelesini yürütebilmek adına çok kıymetli" şeklinde belirtti.
 
'Okuyucudan destekler ve eleştiriler alıyoruz'
 
Okuyuculardan hem eleştirilerin hem de desteklerin geldiğini söyleyen Aycan, "Zaten Jineolojî’nin temel iddiası bilginin toplumsal özüyle buluşması, sistemin tekelinden çıkması. O nedenle dergimiz, yalnızca dergi okuyucularının değil, tüm kadınların, mücadele edenlerin destekleri, eleştirileri, deneyimleri ve tartışmaları ile gelişiyor, yöntemini ve dilini oluşturuyor. Bu bir anlam arayışı süreci ve bizler de hala bu arayışın içindeyiz. Dilimizde, sözümüzde, iddialarımızda dönüştürülmesi, geliştirilmesi gereken çok fazla şey var. Bunları okuyuculardan aldığımız dönütler de belirliyor. Derginin güncel politik tartışmalara, temel sistem krizlerine dönük çok güçlü yanıtlar olduğunu ifade edenler, dergiyi bilim kuram alanında bir nefes gibi gördüğünü söyleyenler ve yıllardır deneyimlerinden, mücadele pratiğinden kadın mücadelesine çok büyük katkılarda bulunmuş bir hareketin, yaşamın bilimi ve dilini kurabilme adına da somutlaştırdığı bir çalışma olarak dergiyi önemli bir ihtiyacı karşılar nitelikte gören yaklaşımlar söz konusu. Bunlar çok kıymetli, zira dergi tüm kadınların ortak sözünü üreteceği bir alan olarak varlığını sürdürüyor" sözlerine yer verdi.
 
'Dünyanın bir çok yerinde atölyeler gerçekleşiyor' 
 
Dergiden önce jineolojî tartışmalarının olduğunu hatırlatan Aycan, jineolojinin kavramsal olarak ortaya çıkmasından itibaren, onlarca atölye ile yüzlerce kadının kadın hakikatine yolculuk yaparak tarihin derinliklerine indiğini dile getirdi. Atölyelerin çok fazla alanda ve şehirde gerçekleştiğini vurgulayan Aycan, "Güncel koşullara göre ilgi oldukça iyi. Amed, Van, Urfa, Mardin, İstanbul, İzmir hatta dünyanın farklı yerlerinde de atölyeler gerçekleşiyor. Üniversite öğrencileri, öğretmenler, hukukçular, mühendisler, sağlıkçılar, sendikalar da, dernekler de örgütlenen kadınlar, mahallelerde bir araya gelen kadınlar, atölyelerde kendi doğalarını, varoluşlarını, deneyimlerini ve bilgilerini, kültürlerini açığa çıkarıyor. Anlam arayışı ve hakikat tartışmaları yapıyor. Kimi zaman aynı atölyeler yıllarca sürüyor kimi zaman daha kısa süreli, karma gruplarla cinsiyetleri yeniden tartıştığımız, çarpıtılan bilme biçimlerimizi, algılayışlarımız ortaya koymaya çalıştığımız atölyeler yapıyoruz. İlgi ve merak yalnızca jineolojî ya da atölyelere değil, esasında kendimize de. Çünkü bizler atölyelerde kendimize, tarihimize, hakikatimize bir yolculuk gerçekleştiriyoruz, bu bizi ve dolayısıyla toplumu dönüştürmek adına önemli bir kapı açıyor" şeklinde ifade etti.
 
 Aycan son olarak sözlerine şunları ekledi: "8 Mart mücadele pratiğinin somutlaştığı, kadın tarihinin en önemli günlerinden biri ve bir simge niteliğinde. Bizim de mücadelemizde anlamı oldukça önemli ve bunu sahiplenen bir yerden dergimiz yayın hayatına 5 yıl önce 8 Mart'ta başladı. 8 Mart hem kadın mücadele tarihinde yeni bir yaşam alternatifi kurmak iddiasıyla sembolize olan ve dünya kadınlarını bir araya getiren gün olarak, hem de dergimizin doğum günü olarak büyük bir anlamı ifade ediyor. Sizler aracılığıyla tüm dünya kadınlarının 8 Mart'ını kutluyoruz. Yaşamı yeniden inşa ettiğimiz, özgür bir dünyayı mümkün kılmak için mücadeleyi yükselttiğimiz günler umuduyla diyoruz."