İHD’den ajanlaştırmaya dair açıklama: 10 ayda 9 başvuru

  • 14:38 11 Kasım 2025
  • Güncel
WAN - İHD Wan Şubesi’nin ajanlaştırma politikalarına dair yayınladığı raporda, 10 ayda 9 kişinin ajanlaştırma nedeniyle başvuruda bulunduğu belirtilerek başvuruların takipçisi olunacağı vurgulandı.  
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Wan Şubesi, bölgede emniyet tarafından artan ajanlaştırma politikalarına dair “Baskı ve tehdit yöntemleriyle ifade alma, mülakat yapma, ajanlaştırma olaylarıyla ilgili” raporunu açıkladı. İHD Şube binasında yapılan açıklamaya ajanlaştırma politikalarına maruz bırakılan kişiler de katıldı. 
 
Raporu İHD Wan Şube Hukuk Komisyonu üyesi ve Yönetim Kurulu üyesi Kemal Tibelik okudu. 
 
10 ayda 9 kişi başvurdu 
 
2025 yılının ilk 10 ayında 9 kişinin “ajanlaştırma, baskı ve tehdit” gerekçesiyle İHD’ye başvuru yaptığının belirtildiği raporda, “Ajanlaştırma faaliyetlerine ilişkin hem şubemiz tarafından hem de genel merkezimiz tarafından defalarca veriler derlenip kamuoyu ile paylaşılmış gerekli başvurular yapılmıştır. Bu tür uygulamalar, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal uygulaması ile devletin baskı politikası haline gelmiş ve Türk Ceza Kanunu’nda tanımlı tehdit, hakaret, işkence, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, görevi kötüye kullanma gibi birden fazla suçu da teşkil etmektedir. Özellikle 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından bu alanda yaşanan hak ihlallerinin arttığı, şikayetlerin etkili bir şekilde soruşturulmadığı ve faillerin cezalandırılmadığı, yapılan başvurulardan ve basına yansıyan haberlerden de anlaşılmaktadır. Türkiye’deki genel cezasızlık politikasının bu tür başvurularda da temel bir yaklaşım olduğu görülmektedir” denildi. 
 
‘Hiçbir başvuruya soruşturma açılmadı’
 
Uluslararası sözleşme ve kanunlara vurgu yapılan raporda, temel insan hakları ihlallerine değinildi. Bu kişilerin yaşadıklarını kimi zaman aileleriyle dahi paylaşamamakta, gizlemekte ve can güvenliklerini bu şekilde sağlayacaklarını düşünmekte olduklarına vurgu yapılan raporda, “Savcılıklara yapılan suç duyuruları da çoğu zaman yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan, failin kimliğine ulaşılamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararıyla sonuçlanmakta, kişinin can güvenliğini sağlamaya dönük koruma tedbirlerine başvurulmamaktadır. Bu nedenlerle, yasal yollara başvurmaktan çekinip Türkiye’yi terk ederek başka bir ülkede yaşamaya zorlanan kişiler vardır. İnsan Hakları Derneği olarak devletin cezasızlık politikasının son bulması ve bu tür vakalarda sorumluluğu bulunan faillerin cezalandırılması amacıyla birçok girişimde bulunmaktayız. Bu amaçla derneğimize yapılan başvurular derneğimiz tarafından İçişleri Bakanlığı’na, Kolluk Gözetim Komisyonu’na ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na bildirilmekte buna karşın etkili bir soruşturmanın halen yapılmadığı görülmektedir. Şubemiz tarafından yapılan 9 başvurunun hepsi için Kolluk Gözetim Komisyonu’na başvuru yapılmış; ancak başvurulardan hiçbiri kabul edilmemiş ve şüpheli kolluk görevlileri hakkında hiçbir soruşturma başlatılmamıştır” ifadeleri kullanıldı. 
 
İki yılda 87 kişi ajanlaştırılma başvurusu yapmış 
 
İHD Dokümantasyon Birimi verilerine göre, 2022-2024 yılları arasında İHD Genel Merkez ve şubelerine toplam 87 ajanlaştırma ve kaçırılma başvurusu yapıldığı belirtilen raporda, “Başvurucuların şikayetlerine baktığımızda; kendisini polis olarak tanıtan kişiler başvurucularla ‘sohbet etmek, çay içmek, arkadaş olmak’ gibi tekliflerle bir araya gelmeye çalışıyor, bu işten ekonomik çıkar sağlayabilecekleri belirtiliyor, bu sohbete katılan fakat isteklerini kabul etmeyen başvurucuları ailesiyle, işiyle, sağlık durumuyla, özel hayatıyla tehdit ediyor, gözaltı ve tutuklamayla korkutuyor. Gözaltı merkezlerinde ise gözaltındaki başvurucu, yasal ifade alma işleminden önce ve avukatı olmaksızın belirli aralıklarla mülakat odasına götürülüp kayıt dışı ifade vermeye zorlanıyor. Gözaltındaki kişiler, tutuklanmakla veya dışarı çıksa bile her an peşinde olacakları ve kendisini rahat bırakmayacakları tehdidi ile korkutuluyor. Bazen de bu keyfi uygulamalar, kişinin kaçırılması, işkence ve kötü muameleye maruz kalmasıyla sonuçlanıyor, kişi tanımadığı insanlarca bir otomobile bindirilerek, gözleri kapalı bir şekilde kaçırılıyor, günlerce darp ediliyor ve tenha bir yerde salıveriliyor. Raporumuz içeriğinde verilen bilgiler, başvuru özetleri ve resmi mercilerin mevcut tutumu bir arada değerlendirildiğinde bu tür vakaların münferit olaylar değil sistematik bir yöntem olarak kullanıldığı açıkça görülmektedir. İnsan haklarının temel değerleriyle çelişen, kanunların ve uluslararası sözleşmelerin yasakladığı bu tür uygulamalara derhal son verilmesi gerektiğini bir daha vurguluyor ve bu yöndeki hak ihlallerinin son bulması yönündeki ısrarlı takibimizin devam edeceğini ifade ediyoruz.
 
Öneriler sunuldu 
 
Raporda önerilere ise şu şekilde yer verildi: “Cumhuriyet Başsavcılıkları başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu, TİHEK, Valiliklerin İnsan Hakları Kurulları insan hakları ihlalleriyle ilgili kuruluş amaçlarını yerine getirmeli, resen raporda bahsedilen ihlallerin takibini yaparak etkin bir adli ve idari soruşturma yürütülmesine katkı sunmalıdır. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu kolluğun denetlenmesine yönelik olarak bir alt komisyon kurmalı ve başvuruları değerlendirmelidir. Güvenlik ve istihbarat birimleri faaliyetlerini hukuka uygun bir biçimde sürdürmeli, kişilerden baskı ve tehdit yöntemleriyle delil elde etme yönteminden vazgeçmeli, TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu alt komisyon kurarak istihbarat örgütlerinin yasa dışı faaliyetleri konusunda araştırma yapmalıdır. İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Kolluk Gözetim Komisyonu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi kriterlerine uygun biçimde faaliyet göstermeli, kolluğun hesap verebilirliğini sağlamalıdır.”