Gülşen Kurt: Halk, devletin bir an önce adım atmasını bekliyor

  • 09:02 14 Temmuz 2025
  • Güncel
WAN - DEM Parti’nin “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” kapsamında başlattığı halk toplantılarına ilişkin değerlendirmede bulunan DEM Parti İl Eşbaşkanı Gülşen Kurt, toplantıların temel amacının barışa katkı sunmak olduğunu vurgulayarak, “Halk, devletin bir an önce somut adımlar atmasını bekliyor” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”ne ivme kazandırmak amacıyla başlattığı halk buluşmalarına kararlılıkla devam ediyor. Türkiye ve Kürdistan coğrafyasını kapsayan bu büyük halk seferberliği, toplumsal barışı inşa etme hedefiyle dikkat çekiyor. Wan’da da yürütülen çalışmalar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı’dan yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın toplumsallaştırılması ekseninde ilerliyor. DEM Parti öncülüğünde sürdürülen ev ziyaretleri, mahalle toplantıları ve açık halk buluşmaları, bölge halkından yoğun ilgi görüyor. Mahalle mahalle örgütlenen toplantılarda barışın toplumsal zemini yeniden inşa ediliyor; onlarca kişi bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunuyor, çözüm ve ortaklaşma arayışlarını büyütüyor.
 
DEM Parti'nin planlamasına göre, Temmuz ayı sonuna dek 2 binin üzerinde halk toplantısı ve buluşma gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda yürütülen organizasyonlar, sadece bir politik faaliyet olmanın ötesine geçerek, halkın doğrudan katılım sağladığı demokratik müzakere zeminlerine dönüşmesi. 
 
DEM Parti Wan İl Eşbaşkanı Gülşen Kurt, halk toplantılarına dair değerlendirmelerde bulundu.  
 
‘Bu sürece sadece Kürt halkı dahil olmamalı’ 
 
Yıllardır Kürt halkının sömürgeci asimilasyon politikalarına karşı mücadele ettiğini vurgulayan Gülşen Kurt, 27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile tarihi bir sürecin başladığını belirtti. Bu sürecin yalnızca tarihi değil, aynı zamanda son derece önemli ve herkesin sorumluluk alması gereken bir dönem olduğunun altını çizen Gülşen Kurt, şunları söyledi: “O günden bugüne, bizler parti olarak hem Türkiye genelinde hem de Kürdistan’da birçok toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıları halkla birebir buluşmalar, STK’larla görüşmeler ve farklı kesimlerle bir araya gelerek sürdürdük; bugün hâlâ devam ettirmekteyiz. Biliyoruz ki bu süreç sadece Kürt halkının değil, ezilen tüm halkların eşit ve özgür bir yaşamı inşa edebilmesi için dahil olması gereken bir süreçtir. Yıllardır süren savaş politikalarının Kürt sorununda yarattığı yıkım; sadece savaş, yoksulluk ve işsizlikle sınırlı kalmamış, aynı zamanda eşitsizlik ve baskı dolu bir yaşamı da beraberinde getirmiştir.”
 
‘Tek güç Sayın Öcalan’ın paradigması’
 
Kürt halkının, Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununu hem hukuki hem de siyasi alanda çözebileceğine güçlü bir destek verdiğini ifade eden Gülşen Kurt, “Özellikle Kürt halkı, ilk günden bu yana Öcalan’ın çağrısının arkasında durduğunu, milyonların katılımıyla açıkça ortaya koymuştur. Bu çağrı yalnızca Kürt halkına değil; Türkiye halklarına, Ortadoğu halklarına ve dünya genelinde yaşayan tüm ezilen halklara yönelik bir çağrıdır. Tüm ezilen halkların kurtuluşuna işaret etmektedir. Bu çağrı, Ortadoğu’nun ve dünyanın birçok yerinde yankı bulmuş ve sahiplenilmiştir. Çünkü sürdürülen savaş politikalarının karşısında durabilecek tek gücün, sayın Öcalan’ın paradigması, yani üçüncü yol çizgisi ve demokratik modernite anlayışı olduğunu somut bir şekilde görmekteyiz” dedi.  
 
‘Toplantıların amacı; barışa katkı sunmak’
 
Demokratik bir yaşam modeline örnek olarak Rojava’daki yaşam modelini örnek gösteren Gülşen Kurt, “Tüm halkların eşit ve özgür bir şekilde birlikte yaşadığı bu model, başta Kürt halkı olmak üzere ezilen tüm halklara örnek teşkil etmektedir. Bizler bu barış çağrısıyla ülkenin içinde bulunduğu sorunların başında Kürt sorununun çözümsüzlüğü olduğunu biliyoruz. Eğer ülkede yoksulluk, işsizlik, kadın cinayetleri, göç, emek sömürüsü varsa, bunun temel nedeni çözülemeyen Kürt sorunudur. Bu sorunun çözümünde sadece Kürt halkı değil, tüm ülke halkları sorumluluk almalıdır. Toplantılarımızın en temel amacı da budur: halka giderek köy köy, mahalle mahalle barışa katkı sunmak. Her bireyin bu süreçte kendini sorumlu hissetmesi gerekmektedir” diye konuştu.
 
 ‘Toplantılarda büyük bir sahiplenme ile karşılaşıyoruz’
 
Gittikleri yerlerde büyük bir sahiplenme ile karşılaştıklarını anlatan Gülşen Kurt, başta kadınların, annelerin ve gençlerin bu sürece sahip çıktığını gözlemlediklerini kaydetti. Bu sahiplenmenin edeninin ise savaşların en büyük bedelini kadınların ve çocukların ödemesi olduğunu belirten Gülşen Kurt, “Barışı dillendiren çalışmaların çoğunda da öncü kadınlar oluyor. Özellikle çocuklarını kaybeden annelerin ‘ben çocuğumu kaybettim, başka anneler kaybetmesin’ sözleri bizim için büyük bir güç ve umuttur. Halkımızın büyük çoğunluğu bu ülkeye barışın gelmesi, eşit ve özgür bir yaşamın inşası için çaba göstermektedir. 27 Şubat’ta Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı, Kürt sorununun demokratik ve siyasi yollarla çözülmesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur. Bu konuda hem teorik hem pratik olarak çözüm gücüne sahip olduğunu göstermiştir” şeklinde konuştu.
 
‘Halk, devletin bir an önce adım atmasını beklemektedir’
 
Gülşen Kurt, PKK’nin silahlarını imha etmesi sürecin inşasının bir parçası olduğuna işaret etti. Buna karşılık devletinde adım atması gerektiğinin önemine değinen Gülşen Kurt, “Halk, devletin bir an önce adım atmasını beklemektedir. Kürt halkı bu barış sürecine büyük bedeller ödeyerek gelmiştir. Devletin atması gereken somut adımlar vardır. Mecliste bir komisyon kurulmalı, bu komisyona hem iktidar hem muhalefet temsilcileri dâhil olmalı, yasalar çıkarılmalı ve özellikle siyasi ve hasta tutsaklar için düzenlemeler yapılmalıdır. Bu komisyonun yasal zemine oturtulması ve etkin çalıştırılması gerekmektedir” sözlerine yer verdi.
 
 ‘Bu ülkenin barışa ihtiyacı var’
 
Bir yandan müzakere yürütürken bir yandan da mücadelelerini büyüterek sürdürdüklerinin altını çizen Gülşen Kurt, “Halka giderek bu süreci daha da güçlendirmekteyiz. Gerçekten Kürt halkı olarak ve tüm ezilen halklar olarak bu ülkede haksızlığın, hukuksuzluğun ve eşitsizliğin bitmesi için demokratik bir yaşamın ve barışın inşası için mücadele etmeliyiz. Bu mücadelenin öncülüğünü yine kadınlar ve gençler yapacaktır. Her bireyin bu barış ve demokratik toplum inşasına katkı sunması gerekmektedir. Çünkü biliyoruz ki savaşlar yıkımdır, sömürüdür, talandır. Bu ülkenin barışa ihtiyacı vardır” sözlerini kaydetti.
 
 ‘Herkesin sürece katılması gerekiyor’
 
Gülşen Kurt ülkenin barışa ihtiyacı olduğunu bir kez daha vurgulayarak, “Bu nedenle sokak sokak, köy köy, mahalle mahalle gezerek barış çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Ve herkesin bu bilinç ve sorumlulukla sürece katılması gerektiğini bir kez daha söylüyoruz” dedi.