‘21’inci Yüzyılda İşçi Sınıfı Hareketi Sempozyumu’ sona erdi
- 19:29 23 Haziran 2024
- Emek/Ekonomi
İSTANBUL - “21'inci Yüzyılda İşçi Sınıfı Hareketi, Deneyimler, Eğilimler Sempozyumu” 2’nci gününde devam etti. Bugün gerçekleşen oturumlarda “Kapitalist sisteme karşı bir stratejiye ihtiyacımız var” sözleri ile toplumsal örgütlenme ile mücadele politikalarının üretileceği mesajı verildi.
Birleşik İşçi Hareketi (BİH), Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiyecilik ve Antrepoculuk İşçileri Sendikası (LİMTER-İŞ) ve Kadın İşçinin Sesi oluşumu tarafından düzenlenen “21’inci Yüzyılda İşçi Sınıfı Hareketi, Deneyimler, Eğilimler Sempozyumu” ikinci gününde İstanbul Şişli’de bulunan Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi Tiyatro Salonu’nda devam etti. “Birleşik İşçi Hareketi” pankartının açıldığı sempozyuma, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Çiçek Otlu, Özgül Saki ve Keziban Konukçu, Sosyalist Kadın Meclisi (SKM), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Polen Ekoloji, İnşaat İş Sendikası, Mayısta Yaşam Kolektifi’nin yanı sıra çok sayıda emek örgütü katılım gösterdi.
Sempozyumun ilk oturumunda “21’inci Yüzyılda İşçi Sınıfının Genel Durumu” , “21’inci Yüzyılda Kadın İşçi Mücadelesi Deneyimlerinde Güney Amerika”, “Sınıf Mücadelesi ile Kadın Hareketi Feminist Mücadele ilişkisi”, “Sermayenin Arayışları Yapay Zeka, Robotik Teknoloji Endüstri5”, “21’inci Yüzyılda İşçi Sınıfı Çelişkiler ve Sonuçlar”, ikinci oturumunda “Göç Mültecilik ve İşçi Sınıfı-Enternasyonalizm”, “2018’den Bugüne Dünyada ve Ortadoğu’da Halk İsyanları ve İşçi Sınıfı”, “Emekoloji İşçi Sınıfının Ekolojisi Ekolojik Yıkım Etkileri ve Mücadele”, “Yoksullaşma Krizi ve Etkileri” ve üçüncü oturumunda ise “Teori Ekseninde Devrimci Siyaset Yöntem”, “KÖH Ekseninde Devrimci Sınıf Siyaset ve Yöntemi”, “Sosyalist Kadın Çizgisinde Devrim Sınıf Siyaseti ve Yöntem”, “Ayaklanmalar Mücadeleler Işığında İşçi Sınıfının Devrimci Siyaseti Ne Söylüyor?” başlıklı konular ele alındı.
Kayıt dışı çalışma
Moderatörlüğünü Canan Kaplan’ın yaptığı ilk oturumda, “21’inci Yüzyılda İşçi Sınıfının Genel Durumu” başlık sunumunu Birleşik Metal İş Sendikası TİS Uzmanı İrfan Kaygısız yaptı. “İş sektöründe her parçalanma rekabeti beraberinde getiriyor” diyen İrfan, hem dünyada hem de Türkiye’de her anlamda sınıf rekabetinin olduğunu vurguladı. İrfan, son yıllarda emekliler, gençler ve öğrencilerin çalışma yaşamında çok yaygın olduğunu söylerken, 1 milyonun büyük bir bölümünün ise ayrıca kayıtsız olarak çalıştırıldığını kaydetti.
Kolektif bir yaşam modeli
Ardından “21’inci Yüzyılda Kadın İşçi Mücadelesi Deneyimlerinde Güney Amerika” başlığı altında konuşan DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, Brezilya ve Kolombiya’ya ziyaret gerçekleştirdiği sırada toplumun bütün kesimleriyle güçlü örgütsel bağlar olduğunu kaydetti. Özgül, Güney Amerika’da her mahallede komünal örgütlerin olduğuna dikkat çekerek, “Latin Amerika’da kadın hareketi ve sendika hareketi birbirine bağlı. İşçi sınıfı, kadın hareketi, diğer toplumsal isimleriyle kalıcı bağları meselesinde ortak bir çatı tanıma ihtiyacımız vardır” dedi. Özgül, katliam ve şiddet karşısında kadın örgütlerinin mücadelesinin altını çizerken, “Erkek şiddeti, cinsel saldırı, taciz tüm bu üretim süreçlerinden bağımsız değil. Her yıl binlerce kadın, katıldığı ortak konferans mücadele alanlarında bir araya geliyor. Kolektif olarak bir araya gelip günlerce tartıştığı mekanlar var. Oradaki halklar, emekçiler, kadınlar mücadele ediyorlar. Yaşamın ger alanını örgütlü bir toplumla birlikte mücadele yürütüyorlar” sözlerini ekledi.
‘Rekabet savaşı ile birlikte haklar gasp ediliyor’
“21’inci Yüzyılda İşçi Sınıfı Çelişkiler ve Sonuçlar” başlığında sunum yapan ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, kapitalist sistemde krizin oluşmasının en temel sebeplerinden bir tanesinin işsizlik olduğunu belirterek, krizlerin ortadan kalkması için de işsizliğin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.
‘Yoksulluk düne göre daha ağır durumda’
Soru cevap kısmıyla süren sempozyuma kısa bir ara verildikten sonra ikinci oturumla devam edildi. İkinci oturumda “Yoksullaşma Krizi ve Etkileri” başlık adı altında ilk sunumu Sosyalist Kadın Dergisi editörü Arzu Demir yaptı. Arzu, emekçilerin yoksulluk krizini yaşadığını ancak kapitalist sistemle birlikte sömürünün de inşa edildiğini belirtirken, “AKP hükümeti dönemiyle birlikte işçilerin ve emekçilerin alım gücü oldukça azalırken, aynı zaman da tüketim de hızla artış gösterdi. 2016-2022 arasında yurtiçi hasıla yüzde 4,4 büyümüş. Fakat bu büyümeden işçi sınıfının nasibine bir şey düşmüyor. İşçi sınıfından sermaye sınıfına ifade ettiğim gibi mutlak çöküşe ulaşmaya geçiyoruz. Yani milli gelirde ücretlerin payındaki hızlı daralmayla karşı karşıya geliyoruz. Dolayısıyla işçilerin emekçilerin yoksulluğu düne göre daha da ağır. Daha ağır bir krizi olarak karşımıza çıkıyor ve çok daha geniş bir kesime yaymış oluyor” diye konuştu.
‘Ortak akla ihtiyaç var’
Daha sonra söz konuşan Gazeteci-Yazar Ercüment Akdeniz, “Göç Mültecilik ve İşçi Sınıfı-Enternasyonalizm” başlıklı konuyu ele aldı. Ercüment, şöyle konuştu: “İşçi sınıfının göç sorunlarını konuşurken burada bir saptama oluyor. Dünya mültecilerine ‘olabildiğince engelleyelim ama yerine nitelikli, ucuz, güvencesiz göçmenleri getirelim’ diyorlar. Türkiye’de göçmenlerin ikamet hakkı da olmak üzere yerlilerle tam anlamıyla eşit haklara sahip olmaları gerekiyor. Göçmenlerin, göçmen işçilerin ve emekçi sınıfların haklarını korumak ve mücadele etmek için kapitalist sisteme karşı bir stratejiye ihtiyacımız var. Ortak ve stratejik bir akla ihtiyaç var. Bunların önüne geçmek ortak örgütlenme ile sağlanır.”
Toplumsal mücadele vurgusu!
Polen Ekoloji Hareketi’nden Cemil Aksu da “Emekoloji İşçi Sınıfının Ekolojisi Ekolojik Yıkım Etkileri ve Mücadele” başlığına dair sunum yaptı. İşçi sınıfının ekoloji mücadelesiyle neden ilgilenmesi gerektiğini dile getiren Cemil, “İşçi sınıfı ekonomik krizlerden, siyasal krizlerden etkileniyor. Her geçen gün ekolojik krizinin etkilerini en şiddetli şekilde görüyoruz. Bugün karşı karşıya kaldığımız sorunlar açısından sınıfsal temelde bu konuda bilgi politikasını üretmek zorundayız. Toplumsal mücadelede politikalar üretmek gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Kadın Devrimi Programı
Oturuma verilen aradan sonra son oturuma geçildi. 3’üncü oturumda ilk olarak Çiçek Otlu “Sosyalist Kadın Çizgisinde Devrim Sınıf Siyaseti ve Yöntem” başlığı altında aktarımlarda bulundu. Çiçek, “Kadın Devrim Programı” oluşturduklarını hatırlatırken, “Kadın Devrim Programı’nda kendi yol arayışımızı kendi yol çizgimizi kurmaya çalıştık. Sadece sermaye egemenliğine karşı mücadelenin yetmeyeceğini biliyoruz. Erkek egemenliğe karşı mücadelenin çizgisini oluşturmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu yol arayışımızda önemli bir nokta olduğunu söylemek gerekiyor. Kapitalizmin temel çelişkisini söylüyoruz. En önemlisi evde, sokakta yaşamın her alanında erkek egemenliğinin bürokrasisine maruz kalıyor olmak. Ne kadar söz söylersek söyleyelim, kapitalizme karşı mücadelenin sermaye egemenliğine karşı yürütüldüğünü söylersek söyleyelim, işte orada erkek egemenliği ile ilişkili işbirliği başlamış oluyor. Bizler sosyalist kadınlar olarak bu ülkede erkek faşist zihniyete karşı mücadele edeceğiz. Bence kadınlar kendi özgürlük mücadelesinde devrimi yaratacak” mesajını verdi.
‘Kurdistan Sömürgedir’ tezi
Son olarak ise “KÖH Ekseninde Devrimci Sınıf Siyaseti ve Yöntem” başlıklı sunum yapan Cengiz Çiçek, Kürdistan tarihi ve Kürt devrimci hareketine işaret ederek, şöyle dedi: “Günümüz ulus devletler dünyasına kadar kendisini var etmiş, getirmiş ama bu tarihsel halk içerisinde imparatorluk ve ulus devlete geçiş aşamasında Kürdistan’da bir ara sınıfı oluşmuş. Kürt ulus bilincinin kültürel olarak yaşamı edebi olarak birçok yönden de besleyen, kalıcılaştıran canlı tutuyor. Kürt özgürlük hareketinin tarihi sömürge tezi ile başlar. Sayın Abdullah Öcalan’ın ‘Kürdistan sömürgedir’ tezi ile birlikte sömürgeciliğe karşı askeri, zihinsel, toplumsal, kültürel ve birçok alanda mücadele yürütürken açıkçası kendi toplumsal dünyasının özgünlüğünü, ilişkilerini yaratır. Kürdistan sömürgedir tezi tek başına sadece Türk sömürgeciliğe karşı yürütülmüş bir silahlı mücadeleyi ifade etmiyor. Onun altında, bir ideolojisi var ve Kürdistan toplumunun değerlerine dönük çok ciddi yorumlar, çok ciddi çıkarımlar var. Kürt özgürlük hareketinin, Kürt halkının önünde Sayın Öcalan‘ın savunmalarından yola çıkarak birçok şey belirtebiliriz.”
İkinci gününde devam eden ve 3 oturumdan oluşan sempozyum alkış ve sloganlarla son buldu.