Yaşadığı acılara rağmen ‘barış’ diyor
- 09:01 18 Aralık 2025
- Güncel
Neslihan Kardaş
ŞIRNEX – Cizîr’de 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında henüz 12 yaşındayken katledilen ve cenazesi günlerce derin dondurucuda bekletilen Cemile Çağırga’nın annesi Emine Çağırga, “Yaşadığımız tüm acılara rağmen ‘barış olsun’ diyoruz” dedi.
Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde 2015 yılında sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İlan edilen yasakla birlikte halk, en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamazken birçok kişi yaşamını yitirdi. Sokağa çıkma yasaklarında en unutulmayan ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran olaylardan biri ise henüz 12 yaşındaki Cemile Çağırga’nın katledilmesi oldu. Cemile Çağırga, evinin önünde keskin nişancılar tarafından katledildi. Ailenin ambulans talebine rağmen evlerine ambulans gönderilmedi. Cemile Çağırga’nın annesi, kızının cenazesini günlerce derin dondurucuda saklamak zorunda kaldı.
Cemile Çağırga’nın ailesinde yaşanan kaypılar bununla sınırlı değil. 90’lı yıllardan bu yana bitmeyen ölümler ve katledilmelerle karşı karşıya kalmış bir aile. O yıllarda evlerine yapılan saldırı sonucu aynı aileden 7 kişi yaşamını yitirdi. Katledilenler arasında Cemile Çağırga’nın ablası ve henüz 10 yaşında olan Fatma Çağırga da yer alıyor.
Cemile Çağırga’nın annesi Emine Çağırga, kızının katledildiği evde, kızının anıları ve acıları ile yaşıyor. Cemile’nin katledilişinin üzerinden 10 yıl geçerken Emine Çağırga, evinin kapısını bizlere açıyor. Bahçe kapısından girer girmez yaşanan acıların ağırlığı çöküyor üstümüze. Acı bir sessizlik hissediyoruz ve Emine Çağırga’nın yaşadıklarını kendisinden dinlemek için mikrofonumuzu ona uzatıyoruz.
1992’de kızı Fatma’yı kaybetti
Emine Çağırga, gözlerine oturan acı ile anlatmaya başlıyor ve ne kadar anlatırsa anlatsın hiçbir kelimenin yaşadıklarını anlatmaya yetmeyeceğini söylüyor. 1992 yılında evlerine yapılan saldırıyı anlatan Emine Çağırga, “Biz evimizden 7 kişiyi kaybederken 7 kişi de yaralandık. Benim hâlâ bacağımda ve kulağımda o zamandan kalma sakatlık var. İlk çocuğum olan ve henüz 10 yaşında olan Fatma’yı o saldırıda kaybettim. O dönemde de Cizîr’e yönelik saldırılar vardı ve biz de saldırılardan korunmak için evimizin bodrumuna sığındık. Devlet, ilk önce yapılan saldırıyı PKK’ye mal etmeye çalıştı ama eve düşen top parçasından devletin yaptığı kanıtlandı. O günden bu yana eşim defalarca gözaltına alındı, ona işkenceler yapıldı” dedi.
‘Cizîr’in yerle bir edileceğini bilemezdik’
Yaşanan sokağa çıkma yasağında Emine Çağırga’nın kızı Cemile’nin henüz 12 yaşında olduğunu, kızının o dönem hem okula hem de camiye, Kur’an kursuna gittiğini belirten Emine Çağırga, “Bir hafta sonu camiden döndü ve bana Cizîr’de sokağa çıkma yasağının ilan edildiğini söyledi. Biz ilk başta inanmadık ama öğretmenlerinin kendilerine öyle söylediğini anlattı. Biz Cizîr’in yerle bir edileceğini bilemezdik. Bizim bulunduğumuz mahallede bir şey yoktu ama Nur Mahallesi’nden çatışma sesleri duyuyorduk” diye anlattı.
‘Evimiz taranmış, kızım öldürülmüştü…’
Yasağın ilk günlerinde evlerinin avlusunda komşuları ile birlikte olan Emine Çağırga, kendilerine ateş edilmeye başlandığını kaydetti. Kendilerine yapılan saldırıdan sonra herkesin bir yere dağıldığını, kızı Cemile Çağırga’nın ise kapının önüne düştüğünü ifade eden Emine Çağırga, yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Üç defa seslendim kızıma. Kızımdan hiç ses gelmedi ve son olarak ‘ay anne’ diyerek yaşamını yitirdi. Kızımı içeri taşıdık. Eşim evde değildi. Onu aradık ve Cemile’nin öldürüldüğünü söyledik. Biz ne olduğunu bile anlamamıştık, evimiz taranmıştı ve kızım öldürülmüştü. Hava sıcaktı, ne yapacağımızı bilemedik. Kızımın bedeninin üzerine buz parçaları koyduk. Bizler emniyeti, savcılığı, hastaneyi aradık, kimse bize ambulans göndermedi. Bize ‘yasak var, biz ambulans göndermiyoruz’ dediler.”
‘Kızım üç gün derin dondurucuda kaldı’
O gün yaşadığı acı ve çaresizlik hâlâ gözlerinden okunan Emine Çağırga, “Çaresiz kaldık, ne yapacağımızı bilemedik… Kızımı banyoya götürüp yıkadık. Kınayı çok sevdiği için ellerine ve saçına kına yaktım. Evde kefenledik ve bir battaniyeye sardık. Devlet ambulans göndermediği için hastaneye veya başka bir yere götüremedik. Komşularımızdan derin dondurucu dolaplarını istedik ve kızımın cenazesini dolaba koyduk. Kızım üç gün derin dondurucuda kaldı. Aramadığımız bir yer kalmadı… Üç günün sonunda kızımın cenazesini iki kişinin ana caddeye kadar getirmesini, oradan da ambulansın alacağını söylediler. Oğlum kız kardeşinin cenazesini götürürken bile onlara ateş ediliyordu. Kızımı alıp Şirnex merkeze götürdüler. Üç günün sonunda bizi aradılar ve bir kişinin oraya gitmesini, Cemile’yi Şirnex’te defnedeceklerini söylediler. Bizler onu Cizîr’de defnetmek istediğimiz için oraya gitmeyi kabul etmedik. 9 gün sonra yasaklar bitti ve 24 kişi ile kızımın cenaze namazı kılındı ve defnettik” ifadeleriyle yaşadıklarını dile getirdi.
‘PKK üzerine düşeni yaptı’
Emine Çağırga, çok acı çektiğini, yüreğinin çok yandığını, sokağa çıkma yasaklarında 3-4 yeğenini de kaybettiğini hatırlatarak acılarının bir tane olmadığını vurguladı. Emine Çağırga son olarak 27 Şubat’tan bu yana başlayan sürece dikkat çekerek, “Bütün bunlara rağmen biz hâlâ barış olsun diyoruz. Yeter artık, annelerin gözleri kurudu. Ben buradan herkese sesleniyorum; herkes el ele tutuşsun, barış istesin. Bu savaş ne zamana kadar sürecek? İnsan ne yaşarsa yaşasın, içi rahat ve huzurlu olmadıktan sonra hiçbir şeyin anlamı yok. Ben de artık barışın sağlanmasını istiyorum. Süreç başladığından beri devlet tarafından atılan somut bir adım hâlâ yok. PKK üzerine düşeni yaptı. Silahlarını yaktı, Türkiye’den çekildi. Buna karşılık devlet de bir adım atsaydı. Siyasi tutsaklar için bir yasa çıkarsaydı. Barış için başka devletlerin araya girmesine gerek kalmasın, kendi barışını kendisi sağlasın. Bizler ‘artık hiçbir annenin yüreği yanmasın’ diyoruz ama Türkler bunu söylemiyor. Kürt, Türk, Arap, Ermeni hepimiz kardeşiz. Artık kimsenin acı çekmesini istemiyoruz” dedi.







