Ayşegül Doğan: Milyonlar ‘baş aktör Abdullah Öcalan’ diyor

  • 16:19 13 Aralık 2025
  • Güncel
ŞIRNEX - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Kürt sorununun çözümünde milyonlarca Kürdün Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın baş aktör olarak belirlediğini belirterek, “Bunu kabul etmeden sorunu doğru teşhis edemezsiniz. Barışı sağlamaktan başka bir seçeneğimiz yok” dedi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Şirnex şubeleri ile Şirnex Barosu, İnsan Hakları Haftası kapsamında "İnsan haklarının dünü, bugünü ve geleceği" başlığı ile panel düzenledi. Panel öncesi demokratik kitle örgütleri, 29 Haziran 2007’de yaşamını yitiren Demokrasi Partisi (DEP) eski Milletvekili Orhan Doğan ve Kürt siyasetçi Şerafettin Elçi'nin Cizîr ilçesi Asri Mezarlığı'nda bulunan mezarlarını ziyaret etti. Cizîr (Cizre) Belediyesi Konferans Salonu’nda yapılan panele, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, İHD Eş Genel Başkanı Cihan Aydın, akademisyen Dilan Mızrak ve CHP Ankara Milletvekili Onur Konuralp konuşmacı olarak katıldı. Panelin yapıldığı salona "Mahpusların özgürlüğünü engelleyen, umut hakkını ortadan kaldıran idare ve gözlem kurulları iptal edilsin" ve "Mirov bi mafên xwe mirov e" yazılı pankartlar asıldı.
 
Panel, moderatör İHD Şirnex Şube Eşbaşkanı Şıvan Sakman’ın Rênas Jiyan’ın “Dê û Law” şiirini okuması ile başladı. Panelde ilk söz alan CHP Ankara Milletvekili Onur Konuralp, yaşanan insan hakları ihlallerinin temelinde Kürt sorununun olduğunu kaydederek, “Zor olan barışmak, barışı sağlamak. Şimdide bir süreç var ve hep birlikte zoru başarmaya çalışıyoruz. Bu süreçte yaşanan acılar göz ardı edilmemeli” dedi. Yaklaşık 80 sayfadan oluşan 29 maddenin yer aldığı bir demokratikleşme paketini önümüzdeki hafta CHP olarak Meclis’e sunacaklarını ifade eden Onur Konuralp, 29 maddeden 4 tanesinin Kürt sorununun çözümüne dair olduğunu diye konuştu.
 
‘Sayın Öcalan baş aktördür’
 
Kürt meselesinin inkarından Kürt meselesinin kabulüne kadar çok çetin bir mücadele verildiğini belirten Ayşegül Doğan, “Artık hiçbir anne ağlamasın istiyoruz. Ne asker ne de gerillalar yaşamını yitmesin. Hala yakınlarının kemiklerini arayan anneler var. ‘Bundan sonra nasıl bir araya geleceğiz? Nasıl güveni tesis edeceğiz?’ diye soranlar da var. ‘Meclis’teki Komisyon sorunlara çare olur mu?’ diye soranlar da var. Bir gerçeklik var, o da gerçek bir barış tutkusu ve onun için verilen mücadele” dedi. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde siyasetin rolüne değinen Ayşegül Doğan, “Her güne birkaç acı düşen bir ilçedeyiz. Böyle bir ülkede barış ve demokrasiyi konuşuyoruz. Barışı sağlamaktan başka bir seçeneğimiz yok. Hepimiz barış hakkından yoksunuz. Bir tek insan ben eşit değilim diyorsa –ki milyonlarca insan söylüyor– eşitlik yoktur. Milyonlar Sayın Öcalan’ı Kürt Halk Önderi olarak görüyor. Beğenir beğenmezsiniz bu bir hakikat. Sayın Öcalan baş aktör. Bunu kabul etmeden sorunu doğru teşhis edemezsiniz. 27 yıllık bir tecrit var. Sayın Öcalan’ın da insan haklarını konuşmamız gerek” ifadelerini kullandı.
 
‘Yasal düzenlemelere ihtiyaç var’
 
Kürdistan’da 1990’lı yıllarda yaşanan insan hakları ihlallerine değinen İHD Eş Genel Başkanı Cihan Aydın, yaşanan bazı faili meçhul olayları anlatarak, “Bizim dünümüz böyledir. Acılarla dolu. Bunları belgeledik ama bir türlü hakikat konusunda defteri açamadık. AİHM birçok vakayı kayıt altına aldı ve Türkiye’yi mahkum etti. Ama yüzleşme olmadı. Failler kim? Bu salonda herkes bu failleri biliyor. Devlet geçmiş ile yüzleşip yüzleşmeyeceğine karar vermeli. Annelerin yüreğinde yanan ateşi söndürebilirsek barış bir adım yanımızda olacak ama bunu sağlayamazsak bu sorun başka formlarda mutlaka karşımıza çıkacak” diye konuştu. İHD’nin her zaman insan haklarını savunduğunun altını çizen Cihan Aydın, “Barışı konuşmanın en temel yol araçlarından biri ifade özgürlüğüdür. Herkesin düşüncelerini korkusuzca ifade edebilmesi gerek. Bunun için sürecin ilerlemesi lazım. Yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Yeniden bir toplumsal sözleşme etrafından bir araya geleceksek siyasi mahpusların ayrım olmaksızın serbest bırakılması gerek” dedi. Dünyada çözüm süreçleri deneyimlerinden örnekler veren Cihan Aydın, sabotaja karşı hızlı tedbirler alınması gerektiğini kaydetti.
 
‘Nefret suçları ile mücadele etmek gerek’
 
10 Aralık İnsan Hakları Haftası’nın ortaya çıkma tarihine değinen Akademisyen Dilan Mızrak, “Halkların kendi kaderlerini tayin hakları en başat haktır. Ama devletler her zaman bu haktan korkmuştur. Bu çok korkulacak bir hak değil” dedi. Kültürel haklar ile ilgili bilgi aktaran Dilan Mızrak, “Kültürel kimlik hakkı geniş bir hak. Bunların tanınması gerek. Dilin her alanda kullanılmasını içeriyor. Kürtçe için kimi alanlar açıldı ama sorun devam ediyor. Kürt meselesi yakın zamanın sorunu değil, çok uzun süre önce başlayan bir sorun. Kültürel kimlik açısından sorunla çözülmezse yarın başka bir örgüt çıkar. Sadece hukuki açıdan sorunun çözümü yetersiz, pozitif barış için daha fazlası gerekli, nefret suçları ile mücadele edilmesi gerek” diye konuştu.
 
Panel, soru-cevap bölümüyle son buldu.