Devletin savaşı çocuklara karşı

  • 09:06 20 Kasım 2025
  • Güncel
 
Rabia Önver
 
AMED- İHD Çocuk Hakları Komisyonu’nda yer alan Helin Rojin Acar, çocukların yaşam hakkını korumak yerine sistematik ihlallere göz yumulduğunu, özellikle Kürt illerinde yaşanan bu ölümlerin, ‘zarar vermeme’ ve ‘aktif koruma’ yükümlülükleriyle birlikte ayrımcılık yasağının da açık biçimde ihlal edildiğini söyledi.
 
Kürdistan’da devletin yürüttüğü savaş politikaları sonucu her yıl onlarca çocuk yaşamını yitiriyor. Çocuklar kimi zaman sokakta yürürken zırhlı araçların altında kalıyor, kimi zaman savaş atıklarıyla, kimi zaman da kolluk kuvvetlerinin doğrudan saldırılarıyla katlediliyor. Devlet ise bu sistematik ölümlere karşı tek bir adım atmıyor; failler cezasızlıkla ödüllendiriliyor. 
 
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2022 yılında açıkladığı verilere göre, son 15 yılda zırhlı araçların ve asker-polis araçlarının çarpması sonucu 21’i çocuk olmak üzere 44 kişi yaşamını yitirdi, 23’ü çocuk 94 kişi ise yaralandı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi’nin verileri de tabloyu ağırlaştırıyor: son birkaç yılda 9’u çocuk, biri engelli 18 kişi kolluk ve kamu araçlarının çarpması sonucu yaşamını yitirdi; 14’ü çocuk 50 kişi yaralandı. TİHV’in 2021 verilerine göre de benzer şekilde, 4’ü çocuk 6 kişi katledilirken, 6’sı çocuk 15 kişi yaralandı.
 
Bu veriler, devletin zırhlı araç politikasıyla çocukları doğrudan hedef haline getirdiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
 
2008'den bu yana yaşanan bazı olaylar şöyle:
 
*16 Şubat 2008: Şirnex'in Cizîr (Cizre) ilçesinde 16 yaşındaki Yahya Menekşe panzerin altında ezilerek hayatını kaybetti.
 
*29 Nisan 2009: Wan-Colemêrg otoyolunda yürüyen 7 yaşındaki Maziye Aslan, özel harekat polisinin kullandığı bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybetti.
 
*04 Haziran 2010 : Şirnex'te akrep tipi zırhlı polis aracının altında kalan 10 yaşındaki Diren Basan hayatını kaybetti.
 
*13 Haziran 2012 : Erzirom'un Qereyazi (Karayazı) ilçesinde ayakkabı boyadığı sırada zırhlı aracın çarpması sonucu 9 yaşındaki Yusuf Yılan hayatını kaybetti.
 
*12 Kasım 2013 : Riha'nın Kaniya Xezalan (Akçakale) ilçesine bağlı Çömlükçü kırsal mahallesinde askeri zırhlı aracın çarpması sonucu 16 yaşındaki Hasan Bakdur hayatını kaybetti.
 
*23 Nisan 2013 : Cizîr ilçesinde zırhlı polis aracının çarpması sonucu 17 yaşındaki Sinan Saltıkalp ağır yaralandı. Saltıkalp, 29 Ağustos 2013'te hayatını kaybetti.
 
*15 Nisan 2016: Riha-Dîlok karayolunda askeri zırhlı aracın çarptığı minibüste bulunan 17 yaşındaki Cuma Özkaplan hayatını kaybetti.
 
*7 Haziran 2016 : Cizîr'de 6 yaşındaki Bünyamin Bayram zırhlı polis aracında hayatını kaybetti.
 
*24 Temmuz 2016 : Wan'ın Rêya Armûşê (İpekyolu) ilçesinde polisin panzerle vurduğu 4 yaşındaki Taha Kılıç hayatını kaybetti.
 
*24 Ekim 2016 : Cizîr ilçesinde çevik kuvvet polisine ait zırhlı aracın çarpması sonucu 5 yaşındaki Hakan Sarak hayatını kaybetti.
 
*24 Nisan 2017 : Amed'in Bismil ilçesinde zırhlı aracın çarpması sonucu Hüseyin Barut hayatını kaybetti.
 
*4 Mayıs 2017 : Şirnex'in Silopiya (Silopi) ilçesinde evlerine giren zırhlı panzerin altında kalan 7 yaşındaki Muhammet Yıldırım ve 6 yaşındaki Furkan Yıldırım kardeşler hayatını kaybetti.
 
*9 Şubat 2017 : Mêrdîn'in Derik ilçesine bağlı Bahçebaşı kırsal mahallesinde okulundan eve dönen 7 yaşındaki Berfin Dilek, zırhlı aracın çarpması sonucu hayatını kaybetti.
 
*19 Haziran 2017 : Amed-Çewlig karayolunda özel harekat polislerini taşıyan zırhlı minibüsün, yolcu minibüsüne çarpması sonucu minibüste bulunan 10 yaşındaki Zilan Yamankılıç hayatını kaybetti.
 
*1 Ağustos 2017 : İstanbul Şişli'de sokakta akrep tipi zırhlı aracın çarpması sonucu 9 yaşındaki Raşit Oso hayatını kaybetti.
 
*21 Ekim 2017 : Sêrt'te zırhlı aracın çarptığı 7 yaşındaki Felek Batur olay yerinde hayatını kaybetti.
 
*5 Kasım 2017 : Êlih'in Korik Mahallesi'nde 5 yaşındaki Burak İlhan, bir askerin sivil araçla çarpması sonucu hayatını kaybetti.
 
*29 Aralık 2017: Amed'de Dicle Üniversitesi yakınlarında zırhlı polis aracının çarpması sonucu 5 yaşındaki Ferhat Dalkılıç hayatını kaybetti.
 
*29 Haziran 2018 : Şirnex'in Qileban (Uludere) ilçesine bağlı Andaç (Elemûn) köyünde 11 kişiyle birlikte gözaltına alınan 15 yaşındaki Ali Ölmez, içinde bulunduğu zırhlı aracın devrilmesi sonucu hayatını kaybetti.
 
*23 Eylül 2018 : Şirnex'in Hezex (İdil) ilçesinde, 18 Aralık 2017'de evinin önünde sivil polis aracının çarpması sonucu yaralanan 5 yaşındaki Umut Özalp, yaşam mücadelesini kaybetti.
 
*12 Eylül 2019 : Amed'in Rezan ilçesinde polis zırhlı aracının çarpması sonucu 6 yaşındaki Efe Tektekin hayatını kaybetti.
 
*8 Ağustos 2021: Bêdlis'in Xelat (Ahlat) ilçesinde zırhlı askeri aracın çarpması sonucu 10 yaşındaki Eyüp Kırtay hayatını kaybetti.
 
*3 Eylül 2021: Hezex'te zırhlı aracın çarpması sonucu 7 yaşındaki Miraç Miroğlu hayatını kaybetti.
 
*7 Haziran 2023 : Colemêrg ilçesine bağlı Gever (Yüksekova) ilçesinde uzman çavuşun kullandığı aracın çarpması sonucu 5 yaşındaki Erdem Aşkan hayatını kaybetti.
 
 
Amed İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk hakları komisyonunda yer alan Helin Rojin Acar, 20 Kasım Çocuk Hakları Günü kapsamında değerlendirmede bulundu.
 
‘Çocuklar korunmalı ve güvence altına alınmalı’
 
Devletin çocuklara karşı yükümlülükleri, hem uluslararası sözleşmelerle hem de ulusal yasalarla tanımlanmış kapsamlı ve çok yönlü bir sorumluluk alanı olduğuna işaret eden Helin Rojin Acar, bu yükümlülüklerin temelinin, çocukların bir birey olarak sahip olduğu hakların tanınması, korunması ve güvence altına alınarak oluşturulduğunu söyledi. Helin Rojin Acar, “Devletin çocuklara karşı yükümlülükleri bir iyi niyet beyanı değildir. Bu sorumluluklar, ulusal yasalarla ve Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi (ÇHS) gibi belgelerle tanımlanmış somut ve zorunlu görevlerdir. Devletin çocuklara karşı olan yükümlülüklerini klasik sınıflandırmada üç ana kategoride ele alabiliriz. Bunlar; saygı gösterme, koruma ve yerine getirme yükümlülükleridir. Bu sınıflandırmaya ek olarak, devletin yükümlülüklerini pozitif ve negatif yükümlülükler şeklinde ayırmak da mümkündür” dedi.
 
‘Kürt illerine ayrımcılık uygulanıyor’
 
Zırhlı araç ölümleri ve polis şiddetinin ağır bir ihlal olduğuna dikkat çeken Helin Rojin Acar, “Devletin birincil yükümlülüğü ‘zarar vermemek’, yani negatif yükümlülüktür. Devletin, kolluk güçleri dâhil tüm kurumları, çocukların yaşam hakkını ve fiziksel bütünlüğünü ihlal etmemekle doğrudan yükümlüdür. Bir zırhlı aracın bir çocuğu ezmesi, bu zarar vermeme görevinin net bir ihlalini teşkil etmektedir. Devletin sorumluluğu bununla bitmez. Aynı zamanda pozitif yükümlülük, yani çocukları aktif olarak koruma sorumluluğu da vardır. Bu sorumluluk, çocukları sadece üçüncü kişilerden değil; kendi görevlilerinin orantısız şiddetinden veya yerleşim yerlerindeki tehlikeli araç kullanımından da koruyacak tedbirler almayı gerektirir. Bu noktada iki temel ilke daha çiğnenmektedir. Bu şiddet vakalarının ve ölümlerin sistematik olarak Kürt illerinde gerçekleşmesi, ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini gösterir” sözlerini kullandı.
 
‘Sözleşmelerindeki yükümlülüklerini de yerine getirmemektedir’
 
Zırhlı araçların şehir içi kullanım şartlarından toplumsal olaylara müdahaleye kadar olan alanlarda, bu ilkelerin gözetilmesindeki eksikliğin gözler önünde olduğunu belirten Helin Rojin Acar, “İhlaller, şiddetle ve yaşam hakkının ihlaliyle sınırlı değil. Yoksulluk nedeniyle çalıştırılan çocuklar ise devletin 'yerine getirme' yükümlülüğünü yerine getirmekte yetersiz olduğunu kanıtlıyor. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, her çocuğun 'yeterli bir hayat seviyesine' ve 'ekonomik sömürüye karşı korunma' hakkına sahip olduğunu güvence altına alır. Milyonlarca çocuğun işçi olduğu bir ülke gerçeği, bu durumun münferit bir tercih değil; sistemik bir sorunun yansıması olduğunu göstermektedir. Devlet sadece çocuk işçiliğini yasaklamakla yükümlü değildir. Ailelere yeterli sosyal ve ekonomik desteği sağlayarak yoksulluğu ve sonuçlarını aktif olarak önlemekle de yükümlüdür. Türkiye, bu alanda ILO’nun ilgili sözleşmelerindeki yükümlülüklerini de yerine getirmemektedir” sözlerini kullandı.
 
‘Çocuk hakları ülkemizde hâlâ yeterince karşılık bulmuyor’
 
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin, sahadaki gerçeklik ile tarihin çocuk haklarına dair eksiklerin görülmesi ve giderilmesi noktasında adımların atılması gerektiğini vurgulayan Helin Rojin Acar, hukuki ve politik anlamda çocuk haklarına ilişkin en önemli mesajın eşitlik olduğunu söyledi. Helin Rojin Acar, “Son olarak 20 Kasım bizlere, çocukların yalnızca korunması gereken bireyler değil; aynı zamanda hak öznesi olduklarını hatırlatmalıdır. Çocukların kendilerine dair kararlara katılım hakkı, ülkemizde hâlâ yeterince karşılık bulmuyor. Oysa çocukların görüşlerinin alınması, duyulması ve karar süreçlerine dahil edilmesi, hem sözleşmenin açık bir yükümlülüğü hem de demokratik toplumun gereğidir. Bu nedenle, 20 Kasım çocukların sesini güçlendiren ve onları edilgen değil; yaşamlarına dair söz hakkı olan yurttaşlar olarak konumlandıran bir politik anlam taşımalıdır” ifadelerini kullandı.