Şiddete karşı çözüm: Örgütlülük ve özsavunma

  • 09:05 20 Kasım 2025
  • Güncel
İZMİR - 25 Kasım’a doğru giderken kadınlar, erkek şiddetine karşı çözümün daha fazla örgütlenmek, kendini eğitmek ve özsavunmayı gerçekleştirmek olduğunu söylüyor. 
 
25 Kasım yaklaşırken, kadınlar artan kadın cinayetlerine, cezasızlık politikalarına ve erkek egemen sisteme karşı birlikte mücadele etme çağrısı yaptı. 
 
Kadın katliamları her geçen gün artarken, devletin cezasızlık politikaları, erkek şiddetini meşrulaştıran yargı kararları ve toplumsal eşitsizlik kadınları hedef haline getiriyor. JINNEWS’in Ekim Ayı Şiddet Çetelesi’ne göre enaz 29 kadın erkekler tarafından katledildi, 15 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Kadın katliamlarının artmasına karşı kadınlarda hem adalet sisteminin cezasızlık politikasına hem de toplumsal eşitsizliğe tepki gösteriyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken İzmir’deki kadınlar da, “Yasalar var ama uygulanmıyor, adalet sağlanmazsa kadın katliamları da sürecek” diyerek mücadele çağrısı yapıyor. 
 
Erkekler yüceltilerek kadınlar baskılanarak yetiştiriliyor
 
Kadın katliamlarının temelinde erkek egemen sistemin ve toplumsal cinsiyet rollerinin bulunduğunu vurgulayan Ayfer Karataş, kadınların toplumda var olma savaşı vermeye çalışan bireyler olarak yetiştirildiğini belirtti. Ayfer Karataş, “Bunun temeli aileden geliyor. Önce kadınları eğitmeli, sonra erkek çocuklarını ‘erkek yapar, yakışır oğluma’ zihniyetiyle büyütmemeliyiz. Benim ağabeylerim hala eskiler gibi olmasa da üzerimde hakları olduğunu, bana baskı uygulamaları gerektiğini ya da kontrol etmeleri gerektiğini düşünüyorlar ve öyle davranıyorlar. Bu işte bu dediğim gibi yetiştirmeden ana kucağında ilk gözümüzü açtığımız zaman bu şeyle büyütülüyoruz ve bunların etkisini de maalesef çok acı bir şekilde bazı kadınlar canlarıyla ödüyor sonra. Etkili bir çözüm gerekiyor. Umarım bir çaresi bulunur ve artık bu haberleri görmeyiz” şeklinde konuştu.
 
‘Adalet yoksa kadın katliamları sürecek’
 
Kadın katliamlarının önlenememesinin en büyük nedeninin adaletsizlik olduğunu söyleyen Münevver Çil ise “Adalet olmadığı sürece kadın katliamları devam edecek. Adalet istiyoruz, katledilmek istemiyoruz. Cezaların artması gerekiyor ki katiller için caydırıcı olsun. Öldürülmek istemiyoruz. Hiçbir kadın öldürülmeyi hak etmiyor. Mahkemelerde görüyoruz failler yakalandıktan kısa bir süre sonra serbest bırakılıyor. Tabi serbest bırakılan fail yarım bıraktığı işi tamamlıyor.  Bu yüzden cezaların artmasını talep ediyoruz” dedi.
 
‘Temel neden cezasızlık politikası’
 
Kadın katliamlarının bilinçli ve politik olduğunu dile getiren Hatice Tunç, katliamların temel sebebinin de cezasızlık politikaları olduğunu söyledi. Faile ceza verilmediği için failin kendinde kadınları katletmeyi hak gördüğünü ifade eden Hatice Tunç, “Eğer ceza verilseydi kadın katliamları bu kadar artmazdı. Özellikle genç kadınlar katlediliyor. Bunun devam etmesini istemiyoruz. Caydırıcı bir ceza gelirse katliamlar azalır” şeklinde dile getirdi.
 
‘Kadınlar kendini erkeklerden geride görmemeli’
 
Erkeklerin dünyadaki her şeyi inşa edenin kendileri olduğunu, güç sahibi olduklarını düşündüğünü belirten Hatice Tunç “En başta bu tabuların yıkılması gerekiyor. Erkek şiddetine karşı çözüm olarak ise kadınların daha fazla örgütlenmesi, kendini eğitmesi ve öz savunmasını gerçekleştirmesi gerekiyor. Eşitlikten bahsediyorsak erkekler de kendilerinde ne hak görüyorlarsa aynı hakları kadında da görmelidir. Hiç bir zaman da eşit olduğumuzu düşünmüyorum. Çünkü erkek kendini kadından daha üstün görüyor. Kadınlar da hiçbir zaman kendilerini erkeklerden geride görmemeliler” şeklinde konuştu.
 
‘Devlet faillerin ortağı’
 
Kadınların hem özel hem kamusal alanda baskı altında olduğunu belirten Barış Annesi Hediye Korkut, kadınların da rahatça dışarıya çıkmak istediğine değindi. Hediye Korkut, “Kadınlar olarak yükümüz oldukça ağır. Hem evde hem dışarıda kadınlar şiddet görüyor. Şiddet görmeyi istemiyoruz. Ama ne yazık ki kadınlar katlediliyor, kaybediliyor. Kaybedilen kadınlar için sokaklarda olmaya devam edeceğiz. Katledilmek, işkence görmek istemiyoruz artık. Kadın haklarının savunulması gerekiyor. Devlet yetkililerinin kadın haklarının savunulması konusunda bir adım atması gerekiyor. Devletin kaybedilen bir kadını 24 saatte bulacak gücü var. Demek ki devlet de faillerin ortağıdır ve cezalanmasını istemiyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Erkeğin dönüşmesi gerekiyor’
 
Şiddetin bireysel değil toplumsal bir mesele olduğuna dikkat çeken Tevgera Jinên Azad (TJA) Aktivisti Newroz Çelik, şiddetin; güç eşitsizliğinden, toplumsal cinsiyet rollerinin farklılığından, kadının ikincil konumda olmasından ve bunun kültürel kalıplardan beslendiğini söyledi. Erkeklerin dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Newroz Çelik, “Çevremizdeki fiziksel psikolojik ekonomik sosyal medya ya da sosyal çevreden, gelen şiddetlerin hepsinin birer insan hakları ihlali olduğunu belirtmek isterim. Bu soruna yalnızca cezalandırma olarak değil de aynı zamanda önleme, toplumda farkındalık yaratma, özgür eş yaşamdaki eşit temsiliyet üzerinden güçlendirme olarak çözüme gidilebileceğini düşünüyorum. Erkeğin erkeklik üzerindeki olan dönüşümünü tamamlaması ve şiddete uğrayan kadınlara karşı olan tutumunu demokratik toplum üzerinden inşa etmesi gerekiyor” şeklinde dile getirdi.
 
‘Yürüyüşe çağrı’
 
Şiddete uğrayan kadınlar için psikolojik destek, hukuki danışmanlık, işte ekonomik özgürlüğüne dayalı güçlendirmek için yardımlaşma ve bunun dışında toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesinin önemine dikkat çeken Newroz Çelik “Kadınların sesi olmak için. Bu 25 Kasım'da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde tüm kadınları yapacağımız yürüyüşe bekliyoruz” çağrısı yaptı.