Ekolojistler Qamişlo sınırında: Rojava çözümün modelidir

  • 15:23 5 Ocak 2025
  • Güncel
 
 
MÊRDÎN - Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırılara karşı Nisêbîn-Qamişlo sınırındaki nöbet eyleminin 24'üncü gününde sınır nöbetine katılan ekolojistler, yaptıkları açıklamada “Rojava’da inşa edilmeye çalışılan ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü yönetim biçimi Suriye ve diğer bütün bölge ülkeleri için de ulusal, dinsel, kültürel sorunların çözümü için model sunmaktadır” dedi. 
 
Türkiye ile ona bağlı paramiliter Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarına karşı Mêrdîn'in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde bulunan Qamîşlo sınırında devam eden sınır nöbeti 24'üncü gününde devam ediyor. Nisêbîn-Qamişlo sınır kapısı önünde sürdürülen nöbet eylemine çok sayıda kişi katılırken, sabah saatlerinden itibaren alanda toplanan kitle "Bijî Berxwedana Rojava", "Jin Jiyan Azadî" sloganları ve halaylar eşliğinde nöbet eylemini sürdürdü. 
 
Birçok ekoloji örgütü de beraberlerindeki heyet ile eyleme destek ziyaretinde bulundu. Ekolojistler, "Savaş en büyük ekolojik yıkımdır" pankartı açtı. Kitle nöbet eylemi boyunca gelen ziyaretçilere eylemin amacını anlatarak, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Ziyaretçiler ve eylemcilerin bir araya gelmesinin ardından saldırılara karşı açıklama yaptı.
 
‘Özgürlükçü bir yaşam temeli attılar’
 
 Ekolojistler adına konuşan Derya Akyol, halkların bir arada yaşama umudu olan Rojava’yı savunmaktan vazgeçmeyeceklerini belirterek, “Suriye’deki otoriter, baskıcı ve antidemokratik despotik rejimi, özellikle Kürtler olmak üzere bölge halklarına dönük inkâr ve katliam uygulamalarıyla tarihe geçen bir yönetim biçimi oldu. Suriye’de geliştirilen savaş ile birlikte, bu haksız savaşın bir tarafı olmayı kabul etmeyen Rojava bölgesi halkları demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü bir yaşam temeli attılar. Başta kadınlar olmak üzere, Arap, Süryani, Keldani, Türkmen, Ermeni ve Çerkezler her birlikte topraklarını savunarak yeni model inşasında mücadele ettiler ve bugün tüm dünyanın yakından takip ettiği Rojava Devrimi’ni gerçekleştirdiler” dedi. 
 
‘Devrimin tohumları atılırken özerk bölgelere saldırdılar’
 
Kuzey ve Doğu Suriye’deki devrimin egemenler ve egemen olma yolunda ilerlemeye çalışanlar tarafından kendi varlıklarına bir tehdit kabul edilip, saldırılar yapıldığını kaydeden Derya Akyol, “Devrimin tohumları atılırken, Suriye’nin çatışmalı süreçlerini, dış destekli cihatçı çeteler devir alarak özerk bölgelere saldırılar gerçekleştirdi. Bu saldırılara karşı enternasyonalist bir mücadele yürütülerek topraklar DAİŞ çetelerinden temizlenerek özgürleştirildi. 19 Temmuz 2012’de Kobanê’de başlayan devrim yürüyüşü günümüze kadar yıllardır tüm saldırılara karşın devam etmektedir. O günden bugüne, Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümünü reddeden ve Rojava’yı ulus-devlete bir tehdit olarak gören Türk hükümetinin de sık sık saldırılarına maruz kalmaktadır. Dün DAİŞ tarafından katliam boyutunda saldırılar gerçekleşirken bugün de BAAS rejimini deviren HTŞ tarafından farklı etnik kimlik ve inançlara dönük saldırılar gerçekleştirilmektedir” ifadelerini kullandı.
 
‘Türkiye’nin saldırıları krize yol açıyor’
 
Türkiye’nin, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik hava saldırılarının Rojava halklarının demokratik kazanımlarını yok etmeye dönük olduğunu kaydeden Derya Akyol, “Bu tür saldırı ve işgal planlarının bölgedeki savaş ortamını yeniden alevlendireceği kesindir. Aynı zamanda Rojava’ya yönelik böylesi bir saldırının Türkiye’deki yankısının da benzer olacağı kesindir. Savaşın, çatışmaların bedelini en ağır şekilde yaşayan Suriye ve bölge halkları için yeni savaş ve işgal politikaları değil, sorunların demokratik müzakere ile barışçıl yöntemlerle çözümünü esas alan politikalara ihtiyaç olduğu her zamankinden daha açıktır. Savaşın insanlık suçlarının yanında, doğaya verdiği zararlar yaşamı daha fazla zorlaştırmaktadır. Özellikle askeri operasyonlar, altyapının yok edilmesine, ormanlık alanların tahrip edilmesine ve tarım arazilerinin kullanılamaz hale gelmesine neden olmuştur. Bu durum, halkın temel yaşam varlıklarına erişimini engellemekte ve bölgede büyük bir insani krize yol açmaktadır” dedi. 
 
‘Sorunların demokratik çözümü esas alınmalı’
 
Ortadoğu’daki karanlığın nasıl aydınlığa çıkacağının nüvesinin Rojava olduğunu kaydeden Derya Akyol, şunları söyledi: “Rojava’da inşa edilmeye çalışılan ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü yönetim biçimi Suriye ve diğer bütün bölge ülkeleri için de ulusal, dinsel, kültürel sorunların çözümü için model sunmaktadır. Bizler doğa savunucuları olarak, Suriye’de olduğu gibi Türkiye’de de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümünün, savaşın yarattığı ekolojik yıkımın rehabilite edilmesinin de yolu olarak görüyoruz. Ekolojik restorasyon, bölgede barışın ve demokratik bir kültürün temellenmesi ile mümkündür. Halkların kardeşçe, eşit bir şekilde yaşaması ile mümkündür. Buradan bir kez daha Rojava’ya yönelik saldırıların son bulmasını, Suriye’de de Türkiye’de de sorunların barışçıl demokratik temelde çözümünü esas alınması için Türk hükümetine ve bölge güçlerine çağrı yapıyoruz.” 
 
‘Rojava onur meselesidir’
 
Polen Ekoloji Kolektifi'nden Cemil Aksu, bölgedeki her türlü savaş politikasının bölgedeki yaşamı etkilediğini kaydederek, "Rojava'da ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü bir model var. Bu nedenle sadece Kürtler için değil dünya halkları için de Rojava bir onur meselesidir" dedi. Rojava'daki modelin korunması gerektiğini kaydeden Cemil Aksu, Şam üzerinden oluşturulmak istenen modelin emperyalistlerin istediği halklara faydası olmayan bir model olduğunu söyledi. Bu nedenle doğa ile barışık bir yaşamı kurmak isteyen Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi ile modelinin korunması gerektiğini belirterek, dünya kamuoyuna dayanışma çağrısında bulundu. 
 
‘Rojava insanlığın varlık gerekçesidir’
 
Ardından söz alan DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş Altın da, iktidara buradan "Bu duruş, bu irade ile neden on binlerce kişi Qamişlo sınırında yürüyor diye sormak istiyoruz" dedi. Kürt halkı ve diğer halkların yok edilmek istenmesinden vazgeçilmesi çağrısı yapan Beritan Güneş Altın, Rojava'daki yaşamın Ortadoğu'da olmadığına dikkat çekerek, "Rojava insanlık onurudur. Rojava insanlığın varlık gerekçesidir. Bizler özgür, eşit, demokratik ve ekolojik yaşam için burada olmaya Rojava'yı savunmaya devam edeceğiz" dedi.
 
Açıklama sloganlar eşliğinde son buldu.