Wan'da kitlesel yürüyüş: Sara’nın yoldaşları olarak örgütlenmeye devam edeceğiz

  • 20:04 25 Kasım 2025
  • Güncel
WAN - 25 Kasım kapsamında kitlesel bir şekilde yürüyen kadınlar, “104 ME’si çalınan İnanna’nın ardılları, erkek egemenliğine ilk başkaldıran Lilith’in torunları, Kürt özgürlük mücadelesinin öncüsü Sara’nın yoldaşları ve Mirabel Kardeşlerin kızkardeşleri olarak siz erkek egemen zihniyete sesleniyoruz; Yaşamak ve Yaşatmak için örgütlenmeye devam edeceğiz” mesajını verdi.
 
“Yaşamak ve Yaşatmak için Örgütleniyoruz” kampanya grubu öncülüğünde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirildi.Yüzlerce kadının Wan AVM önünde bir araya geldiği eyleme, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan Milletvekilleri Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ile Gülderen Varlı, demokratik kitle örgütleri, üniversite öğrencileri ile çok sayıda kadın katıldı.
 
TJA sergisinde el konulan kadınların fotoğrafları alanda
 
“Yaşamak ve Yaşatmak için Örgütleniyoruz” yazılı pankart açan kadınlar, “Ez jinim jiyan im”, “Xwe parastin hebûn e”, “Jin, jiyan, azadî”, “Li ser şopa Sarayan ber bi şoreşa jinê” yazılı dövizler taşırken, aynı zamanda TJA sergisine yapılan baskınla fotoğraflarına el konulan Sakine Cansız, Nagihan Akarsel, Hero Bahaddin ve katledilen kadınların fotoğrafları dataşıdı. Kadınlar yürüyüş boyu “Jin, jiyan, azadî” sloganı attı. 7’den 70’e kadınların katıldığı eyleme çevreden geçen yurttaşlar da alkışlarıyla eşlik etti.
 
Wan AVM’den Kent Meydanı’na yapılan yürüyüş sonrası basın açıklaması gerçekleştirildi.
 
Açıklama metni Kürtçe ve Türkçe olmak üzere iki dilde okundu. “Yaşamak ve Yaşatmak için Örgütleniyoruz” kampanya grubu adına metnin Kürtçesini KURDİGEH yöneticisi Evindar Akbulut okurken, Türkçesini ise İHAMED Eşbaşkanı Burcu Şeber okudu.
 
‘Nagihan, Cihan, Hevrin, Rojin için buradayız’
 
“Yaşamak ve Yaşatmak İçin Örgütleniyoruz!” kampanyası kapsamında iki ayı aşkın süredir saha çalışması yürüttükleri kaydedilen açıklamada, bu kampanya ile toplumsal özgürlüğün birincil şartı olan kadın özgürlüğünün sağlanmasını hedef edindikleri söylendi. Bugün kampanyanın finalini verdikleri belirtilen açıklamada, “Bizler bugün şüpheli şekilde yaşamını yitiren ve adaleti hala sağlanmayan Rojin Kabaiş’in, dünyada yankılanan kadın özgürlük çizgisinin öncülerinden Nagihan Akarsel’in, hakikatin tezahürü Cihan Bilgin’in, üniformalı faillerin teşhir gücü İpek Er’in, failleri cezasız bırakılmak istenen Şule Çet’in, militarizme karşı direnişin sembolü Hevrin Xelef’in ve yaşamak ve yaşatmak için bedeni toprakla birleşerek sonsuzlaşan tüm kadınların sesi olmak ve anılarını mücadele ile yaşatmak için buradayız. Sesimiz onların sesi, mücadelemiz onların yarım kalan hayatlarının devamıdır” denildi.
 
‘Her gün 140 kadın katlediliyor’
 
Kadınların şüpheli ölümlerinin tesadüf olmadığı vurgulanan açıklamada, “Her biri toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, cezasızlık ve özel savaş politikalarının, dinci, militarist ve erkek egemen düzenin sonucu olan şüpheli kadın ölümleri ve kadın katliamlarına karşı isyanımız her geçen gün artıyor. Bu politikalar sonucunda Kürdistan’da her geçen gün artan kadın cinayetleri, şüpheli kadın ölümleri, kaybettirilen kadınlar için derinleşen isyanımızı bulunduğumuz her alanda direnişe döküyoruz. Bu artışın gerçek sorumlusu, erkek şiddetini gizleyen, failleri koruyan, kadınları değersizleştiren ve itaat eden bir figüre indirgemeye çalışan sistemi koruyan zihniyettir. Bizler, bu zihniyeti ve bu zihniyetin ürünü olan hiçbir izahı, söylemi tanımıyor ve yok sayıyoruz. Erkek egemen zihniyet tarafından yalnızca 2025 yılının Kasım ayına kadar dünyada 86 bin kadın katledildi. Yani her gün 140 kadının katledildiği, şiddetin sistematikleştiği, kadın bedeninin sömürü aracı haline getirilmek istendiği, kadının metalaştırılmaya çalışıldığı dünyada, özgürlüğümüzü, kadın özgürlüğünü sağlamak, cinsiyet eşitliğini oluşturmak ve siyasetten bilime, eğitimden sağlığa gasp edilen tüm haklarımızı almak için buradayız. 104 ME’si çalınan İnanna’nın ardılları, erkek egemenliğine ilk başkaldıran Lilith’in torunları, Kürt özgürlük mücadelesinin öncüsü Sara’nın yoldaşları ve Mirabel Kardeşler'in kız kardeşleri olarak siz erkek egemen zihniyete sesleniyoruz; Yaşamak ve Yaşatmak için örgütlenmeye devam edeceğiz” ifadeleri yer aldı.
 
‘Düzeni koruyanlardan hesap sormaya devam edeceğiz’
 
Kadına yönelik şiddetin siyasi ve toplumsal bir mesele olduğu dile getirilen açıklamada, “Kadınların yaşam alanlarının daraltıldığı, özgürlüklerinin hedef alındığı bu zamanlarda sessiz kalmak kabul edilemez. Bizler, devletin ve kurumların yükümlülüklerini yerine getirmediği, şiddeti önleme mekanizmalarının kâğıt üzerinde bırakıldığı her anın yeni bir kadın cinayetine zemin oluşturduğunu görüyor ve buna dur diyoruz. Karanlıkta bırakılan Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünü aydınlatmak için, Nadira için, Gülistan için, Semra için, Şule için buradayız. İsmini bir kağıda sığdıramayacağımız tüm kadınlar için gerçekleri açığa çıkarmaya, faillerden ve bu düzeni koruyanlardan hesap sormaya devam edeceğiz. Kadınların yaşam hakkı, adaletle güvence altına alınana kadar mücadelemiz sürecek. Hiçbir kadın yalnız değildi, hiçbiri sessizce unutulmayacak” denildi.
 
‘Barış ve demokratik toplumu kadınlar inşa edecek’
 
Cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten, kadınların emeğini görünmez kılan, şiddeti normalleştiren, özel savaş kapsamında kadını köleleştiren, failleri cesaretlendiren düzenin değişmeden kadınların özgür olamayacağı kaydedilen açıklamada, “Bizler şunu çok net söylüyoruz; Kadınların özgürlüğü, toplumun özgürlüğüdür. Kadınların hayatı siyasettir. Kadınların mücadelesi, özgürlük ve adalet mücadelesidir. Ve biliyoruz ki; bu düzen değişecekse bunu kadınlar değiştirecek. Ahlaki ve politik toplumu, barış ve demokratik toplumu, demokratik ve özgür bir yaşamı kadınlar inşa edecek. Birbirimizin yaşamına sahip çıkarak, dayanışmayı büyüterek, şiddetin karşısında örgütlü bir güç olarak var oldukça bu düzeni biz kadınlar değiştireceğiz. Bizler asla susmuyoruz, itaat etmiyoruz, geri çekilmiyoruz. Bu mücadele yalnızca bugünün değil, dünün ve yarının yani her günün mücadelesidir. Çağrımızı yineliyoruz! Kadına yönelik şiddeti önlemek için tüm kurumların sorumluluklarını yerine getirmesini, cezasızlık politikasına son verilmesini, şiddet faillerinin korunmamasını, kadınların özgürlük alanlarını daraltan tüm yasal ve idari uygulamaların kaldırılmasını talep ediyoruz. Rojin için, katledilen ve kaybedilen her kadın için, yarım kalan hayatlar için, yaşamak ve yaşatmak için örgütleniyoruz” sözlerine yer verildi.
 
‘Devrettikleri bayrağı en yüksek seviyeye çıkaracağız’
 
Açıklamanın ardından söz alan DEM Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Biz biliyoruz ki kadınlar üzerinden hayata geçirilen erkek devlet aklı ile yürütülen politikalar aslında bin yıllardır varlığını sürdürüyor. Bizler Sakine Cansızlara, Nagihan Akarsellere bu mücadeleyi yürütmenin sözünü verdik. Rojbin Çetinler, Figen Yüksekdağlar, Leyla Güvenler, Ayşe Gökkanlar ve sayamadığımız yüzlerce arkadaşımız sırf kadın özgürlük mücadelesi yürüttüğü için şu an cezaevinde. Bu topraklarda kadın öncülüğünde eşitlik, özgürlük, adalet inşa edilene kadar biz onların devrettiği bayrağı en yüksek seviyeye çıkaracağız” dedi.
 
Konuşmanın ardından kadınlar yaşamını yitiren kadınlar anısına 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirdi.
 
Eylem ardından “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla son buldu.