Kürtçeye statü şart: Dilin tanınması barışın anahtarıdır
- 12:57 10 Ekim 2025
- Güncel
WAN - Kürtçenin eğitim dili olması gerekliliğine dikkat çekmek amacıyla yapılan açıklamada, “Kürtçenin statü sahibi bir dil olarak tanınması, yalnızca Kürt halkının değil, Türkiye’de demokrasinin, eşit yurttaşlığın ve kalıcı barışın da ön koşuludur” denildi.
Van Barosu Kürtçe Dil Komisyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Hukuk Araştırmaları ve Eğitimi Derneği (DADSAZ) tarafından, Kürtçenin statüsü, kamusal alanda kullanımı ve eğitim dili olması gerekliliğine dikkat çekmek amacıyla, Van Adliyesi önünde ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen basın açıklamasında “ Statuya Kurdi, Perwerdehıya bı Kurdi”, Statuyê Kurdkî Perwerdeyê bu Kurdkî” yazılı pankart açıldı. Basın metnini Van Barosu Kürtçe dil komisyonu üyesi Avukat Ali Şapkacı okudu.
‘Dilin dışlanması, toplumsal hafızanın silinmesi’
“Kürt dilinin ve kimliğinin, uzun yıllardır siyasal iktidarların yürüttüğü asimilasyon politikalarının hedefi olmuştur denilen açıklamada, “ Bu politikalar, yalnızca dilin kamusal alanda kullanımını değil, aynı zamanda toplumun kültürel belleğini, eğitim sistemini ve adalet mekanizmasını da etkilemiştir. Kürtçenin okullarda, üniversitelerde, mahkemelerde ve idari kurumlarda kullanılmasının sınırlandırılması; dilin toplumsal varlığını zayıflatmayı ve kamusal görünürlüğünü ortadan kaldırmayı amaçlayan sistematik bir anlayışın sonucudur. Oysa bir dilin kamusal hayattan dışlanması, onu konuşan toplumun hafızasının ve kimliğinin silinmesi anlamına gelir. Bugün de birçok alanda devam eden bu politikalar, yalnızca Kürtlerin değil, Türkiye’nin demokratik geleceğinin de önünde duran en önemli engellerden biridir” ifadelerine yer verildi.
‘Kürtçe dilinin resmi statüye kavuşması’
Kürt kimliğinin tanınması ve Kürtçe’nin resmi statüye kavuşması ve bireylerin anadillerini yaşamın her alanında özgürce kullanıp geliştirilmesiyle mümkün olabileceği belirtilen açıklamada, “Anadilde eğitim hakkı, bu sürecin temel dayanağıdır. Dil hakkı, yalnızca kültürel bir talep değil, aynı zamanda evrensel bir insan hakkıdır. Bu hak, Evrensel Dil Hakları Bildirgesi, Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi, Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme, BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi birçok uluslararası metinle güvence altına alınmıştır” denildi.
‘Kürtçe dili güvence altına alınmalı’
Açıklamada son olarak şunları belirtildi: “Kürtçenin statü sahibi bir dil olarak tanınması, yalnızca Kürt halkının değil, Türkiye’de demokrasinin, eşit yurttaşlığın ve kalıcı barışın da ön koşuludur. Bu konuda atılacak adımların samimi ve köklü olması zorunludur; aksi halde yapılacak düzenlemeler, sorunu erteleyen yüzeysel girişimlerden ibaret kalacaktır. Biz hukukçular olarak; Kürtçenin eğitim dili ve kamusal yaşam dili olarak güvence altına alınması için mücadelemizi sürdüreceğimizi, dilin özgürleşmesinin toplumun özgürleşmesi anlamına geldiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.”